Göreve başladığımızdan bugüne kadar daha güzel bir dünya düşledik. Kimsenin hakkının yenmediği, ötekileştirilmediği, insanca koşullarda çalıştığı bir düzen için mücadele ettik. Kuruluşundan bugüne kadar KESK’e bağlı sendikaların değişik kademelerinde görevler üstlendik. Toplumun daha iyi Sağlık, Eğitim Ve Kamu hizmeti alabilmesi için yürüyüşler, grevler, eylemler yaptık. Egemenlerin ülkemizdeki ve bölgedeki savaşlara müdahil olmasına karşı her zaman barış ve kardeşliği savunduk. Kadın cinayetlerini başta Soma olmak üzere işçi katliamlarına, doğanın talan edilmesine hiçbir zaman duyarsız kalmadık. Mücadelemiz insanlığın kardeşçe bir arada yaşadığı, zulmün, savaşların olmadığı bir dünya içindi.
Ancak 15 Temmuz sonrası yaşanan karşı darbe sürecinde sisteme muhalif olan bizler de hedef tahtasına konduk. Bazılarımız ihraç edildi. 9 Eylül günü 11 binden fazla öğretmen arkadaşımız açığa alındı. Gözaltına alındık, tutuklandık. Son olarak da 29 Ekim’de çıkarılan KHK ile KESK üyesi yüzlerce mücadele arkadaşımız kamu emekçisi görevden ihraç edildi. Bizler bu topraklarda emeğin hakları, Barış ve demokrasi için mücadele etmenin zor, bedelinin ağır olduğunu o kadar iyi biliyorsak, son sözü söyleyenlerin de mücadele edenler olduğunu o kadar iyi biliyoruz. Ekmeğimize, işimize göz koyanlar bilsin ki asla boyun eğmeyeceğiz, asla yalvarmayacağız. KHK ile görevden uzaklaştırılan, diken üstünde iş yerlerinde çalışan ve halen açıkta bekleyen kamu emekçisi arkadaşlarımızı birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Saldırıların çok boyutlu olarak sürdüğü bugünlerde; Cumhuriyet gazetesi yazarlarının gözaltına alınıp tutuklanması ve devamında HDP milletvekillerinin geçmişten ders çıkarılmamışçasına, HDP Genel Merkezi ve milletvekillerinin evleri basılarak HDP Eş Başkanları Selahattin DEMİRTAŞ ve Figen YÜKSEKDAĞ ile milletvekillerinin gözaltına alınıp tutuklanması ülkenin kaos ortamına sürüklenmesine zemin hazırlamaktadır. Bu durumun ülkenin birlikte yaşam umuduna hiçbir katkısı olmayacaktır. HDP milletvekilleri, basın ve muhalif kesim üzerindeki baskının son bulması ve demokratik ortamın oluşması için hükümetin duyarlı olması gerektiğini düşünüyoruz. Bizler bu gelişmeleri susarak, sineye çekerek, sıranın bize gelmesini bekleyerek kazanamayız. Çünkü Sözün bittiği yerde değil değerlendiği yerdeyiz. Biz çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakmak için yola çıktık. Mücadelemizi sürdüreceğiz ve mutlaka kazanacağız
SES GAZİANTEP YÖNETİM KURULU