Suriye Katliamlarının Baş Sorumlusu Ebu Muhammed El-Golani’nin Katliamlarını Durdurmadan Türkiye Hükümeti Tarafından Davet Edilmesi Kabul Edilemez!
8 Aralık 2024’te Şam yönetiminin devrilmesi, Hey’etu Tahriri’ş Şam (HTŞ) çatısı altındaki cihadist (radikal selefi İslamcı) güçlerin iktidarı ele geçirmesiyle birlikte, Suriye’de yaşayan toplulukların kıyıma uğradığına tanık oluyoruz. Başta Aleviler olmak üzere Hristiyan, Dürzi ve Ermenilere yönelik başlatılan insanlık onuru ayaklar altına alan katliam ve infazlar kamuoyunu rahatsız edecek bir hal almıştır. Suriye’de sivillere yönelik başlatılan bu katliam tüm dünyanın gözü önünde cereyan etmektedir. Eski El Kaide ve IŞİD mensubu olan Ebu Muhammed El-Golani’nin başını çektiği ve askeri-siyasal olarak sorumlu olduğu HTŞ çatısı altında toplanmış olan Selefi-Cihadist örgütler kendisi gibi düşünmeyen, inanamayan, yaşamayan halklara karşı soykırım suçu işlemeye devam etmektedir. Basın yayın organlarına düşen haber ve videolarda özellikle son üç ayda Alevilere yönelik katliamların insanlık onurunu ayaklar altına aldığı ve suçun niteliğinin soykırıma vardırıldığı, sivillerin yaşam hakkının ciddi şekilde tehdit edildiği gözlenmektedir.
4 Mart 2025’te Lazkiye’nin yoksul Alevi mahallesi Datur’da (Datour) HTŞ’ye bağlı Cihadist gruplarla bizzat HTŞ tarafından yönlendirilen silahlı militanların sivillere saldırısıyla başlayan ve 5 Mart’ta Ceble kırsalına sıçrayan katliamlar, 6-7-8 Mart tarihlerinde apaçık bir Alevi soykırımına dönüşmüştür. Bölgeden gelen haberler bu Alevilere yönelik aşağılama ve katliamların sistemli bir şekilde devam ettiği yönündedir.
Yapılan soykırım; Alevilerin, bir lider ya da hareketle özleştirilmesine dayandırılarak meşru gösterilmeye çalışılmaktadır. Oysa 8 Aralık’ta Suriye Yönetiminin düşmesi ve cihatçı örgütlerin yönetime geçmesi ile Alevilere yönelik başlayan saldırılar sistematik bir hal almış, 6 Mart ve sonrasında bölgeden gelen bilgilere göre on binlerce Alevi (bebek, çocuk, genç, yaşlı) Suriye Uluslararası Gözlem Evi’ne göre; bin beş yüz civarında Alevi işkence edilip ve aşağılanarak katledilmiştir, katledilmeye devam edilmektedir. Bu saldırılara direnmeye çalışan, bu aşağılanmalara, işkencelere ve katliamlara karşı çıkan bazı Alevi gruplar ortaya çıktığında ise uluslararası alanda Alevilerin eski yönetimin savunucuları ve yeni yönetime saldıran terörist örgütler olarak yansıtılmaktadır. Alevilere yönelik yapılan bu karalamalar, aşağılamalar, yargısız infazlar ve katliamlar hiçbir gerekçe ile kabul edilemez. Gerçekliğin üstünü örtmek için kullanılan bu gerekçeler yapılan soykırımı meşrulaştırarak yeni katliamların da önünü açmakta, Alevilere yönelik nefret söylemlerini beslemektedir.
Yaşanan olaylar nedeni ile Hatay ve çevre illerde yaşayan ve Suriye’deki soydaşları yüzer yüzer öldürülen Alevi yurttaşlar büyük keder ve yas duyguları içinde depremin üstüne gelen bu ağır nefret söylemleri ve katliamı çaresizlik içinde izlemeye zorlanmaktadır.
Bunun baş mimarı olan Golani’nin bugün Türkiye’ye gelecek olması, Alevi yurttaşlarımızın acılarının derinleşmesine ve öfkelerinin büyümelerine sebep olmuştur. Suriye ile çok uzun ve birçoğu da yapay sınırlarımız olsa da oradaki halkla tarihi ve kültürel bağlarla birleşmişiz. Sınırların iki yakasında Kürt, Türk, Ermeni, Alevi, Müslüman Hristiyan birçok etnik köken ve inanca mensup akraba ve kardeşler yaşamaktadır. Sınırın hangi tarafında olursa olsun yaşanan her olay sınırların öbür tarafında yaşayan her insanın yüreğinde büyük acılar yaratmaktadır.
Yetkililere SES’leniyoruz!
- Tüm etnik ve dinsel çeşitliliklerin “eşit yaşam hakkının güvence altına alınması”
- Soykırım yaşanan bölgelere derhal “uluslararası gözlemcilerin konumlandırılması” için baskı unsuru olun.
- İnsani yardımların bölgeye ulaştırılması için iktidar olarak gereğini yapmaya zorlayın. Uluslararası kuruluşların, STK’ların ve DKÖ’lerin yardım ulaştırılmaları için kanallar açılmasını sağlatın.
- Nüfusun açlık ve hastalık tehlikesine karşı en temel insani gereksinimlerinin karşılanmasını sağlatın.
Tüm bunları yerine getirmeyeceklerse, siyasi, askeri, diplomatik, ekonomik her türlü ilişkinin kesileceğini Türkiye ve Dünya halklarının huzurunda deklare edin.