Türkiye Cezaevlerinde her geçen gün daha da ağırlaşan, hiçbir hukuk normu ile açıklanamayacak, aksine hukuk normlarına aykırı ve hiçbir vicdani ilke ile bağdaşmayacak, can yakıcı bir hakikatle karşı karşıya kaldığımız anlatılmaktadır. Ağır hastalığı olan tutuklu ve hükümlüler siyasi bir ısrarla serbest bırakılmamakta, adeta ölüm cezasına mahkum edilmektedirler. Bir kısım ağır hasta tutsaklar da artık yaşamını yitirmek üzere iken serbest bırakılmakta ve tedaviye erişim hakları engellendiği için cezaevinden çıktıktan sonra çok kısa bir sürede yaşamlarını yitirmektedirler. Şartlı tahliye hakkı gelmesine rağmen, hasta tutsaklar İdare ve Gözlem Kurullarının kararları ile tahliye edilmemektedir. Bunlara eklenebilecek çok sayıda örnek, cezaevlerinde yaşam hakkının ihlal edildiğini göstermektedir.
Cezaevlerinde; sağlık hakkında erişimde yaşanan adaletsizlik, uygun nitelikte sağlık hizmeti sağlamaya elverişli olmayan fiziki koşullar ve tecrit uygulamalarının getirdiği olumsuzluklarla birlikte çok ağır bir tablonun varlığı görülmektedir.
Belirtmek isteriz ki yaşam hakkını korumak devletin pozitif yükümlülükleri arasındadır. Devlet bu konuda, insan yaşamını korumak için gerekli olan adımları atmak zorundadır. Devlete düşen bu yükümlülükler çerçevesinde; hasta tutsakların derhal serbest bırakılmasıdır.
Hastalıklarının tedavisi cezaevinde mümkün olmayan, hastalığının son evresine gelmiş, kendi kendine bakamayacak durumda olan, acil olarak serbest bırakılması gereken hastaların cezaevinde tutulmaya devam edilmesine bir an önce son verilmelidir.
Bizler her daim onurlu bir yaşamı ve yaşam hakkını savunan sağlık örgütü olarak tüm hasta tutsaklara uygulanan bu işkencenin durdurulmasına ve temel insan hakkı olan tedaviye erişim hakkının tesisi için derhal tüm hasta tutsakların salıverilmesini talep ediyoruz.