20 yıldır Konfederasyonumuz KESK bünyesinde Toplu Sözleşme ve Hukuk İşleri Uzmanı olarak emek veren arkadaşımız İsmet Aslan, hukuksuz bir şekilde gözaltına alınıp tutuklanmış ve Marmara 5 No’lu L Tipi Cezaevi’ne gönderilmiştir. Gizli tanık ifadeleriyle tutuklanan Aslan’ın dosyasına gizlilik kararı getirilmiş, adaletin şeffaflığı bir kez daha gölgelenmiştir.
Cilt kanseri bir türü olan Mycosis Fungoides hastalığıyla mücadele eden Aslan, cezaevi koşulları nedeniyle tedaviye erişim sağlayamamakta, sağlık durumu her geçen gün kötüleşmektedir. Cezaevi idaresi, hayati önem taşıyan ilaçlarını güvenlik gerekçesiyle kendisine 2 ay boyunca vermediği için hastalığının ilerlemesine sebep olmuş, şimdi aynı zamanda ışın tedavisi görmesi de gerekmektedir. Bu tedavinin de hijyen koşullarında olması gerekirken cezaevlerinin bu tür tedaviler için uygun koşullarının olmadığı açıktır.
Fiziksel ve psikolojik şiddetin yanı sıra sağlık hizmetinden yararlanmak da mahpuslar için ayrı bir şiddet aracı haline gelmiştir. Çoğu cezaevinde sağlık hizmetleri cezaevi gerçekliğiyle ilgisi olmayan aile hekimliği ile sürdürülmekte, hastanelerin çoğunda mahkûm koğuşları kurulmamakta ya da var olanlar kapatılmakta, hastalar insanlık dışı koşullarda nakil edilmekte, muayeneler kelepçeli gerçekleştirilmekte, hastalar ayrımcı uygulamalara tabi tutulmakta tetkik ve tedavi olanaklar geciktirilmekte, bizzat devletin kurumlarından alınan sağlık raporları uygulamaya konmamakta; dahası kendisi bizzat şiddet kaynağı haline gelen sağlık hizmetleri konusunda Sağlık Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı adeta üç maymunu oynamaktadır.
Konu ile ilgili insan hakları ve demokratik kitle örgütlerinin görüşme ve inceleme talepleri, raporları ilgili merciler tarafından görülmeyerek duyulmayarak sesiz kalınarak insanlık suçu işlemeye devam edilmektedir.
Adli tıp kurumu da bilimsel olmayan, hukuksuz ayrımcı, hantal uygulamaları ile hasta tutsaklar ile ilgili aldığı/almadığı kararlar ile kendisi de bir cezalandırma kurumu haline gelmiştir. Ölümcül/ terminal evrede olanlar dâhil birçok hasta tutsağın cezaevlerinde bırakılarak ölmelerine yol açmaktadır. Adli tıp kurumu da yaşanan insanlık suçuna ortak olmaktadır.
Yaşam hakkının ve temel insan haklarının açıkça ihlali olan bu durumun son bulması tüm hasta tutsaklar için bir an önce tutuksuz yargılama sürecine gidilmeli, KESK emekçisi İsmet Aslan’ın tedavi hakkı derhal sağlanmalıdır.
Sağlık hakkına müdahaleyi kabul etmeyen, her koşul da mücadele edenlerin örgütü SES olarak nerede olursa olsun sağlık ve yaşam hakkı ihlallerine, hukuksuzluklara karşı SES çıkarmaya ‘’Yaşamak ve yaşatmak istiyoruz’’ demeye devam edeceğiz.
SES MERKEZ YÜRÜTME KURULU