Çalışma koşullarının daha iyi olması ve eş değer işe eşit ücret talebi için 8 Mart 1957’de New York’ta dokuma işçisi kadınların başlattığı isyan devam ediyor. 167 yıl önce gerçekleşen 8 Mart direnişine gerekçe olan erkek egemenliği bugün de kapitalizmle iş birliği içinde. Erkek egemen siyasal iktidarlar kadınların emeğinin, kimliğinin, bedeninin üzerinde tahakküm kurarak kadın emeğini yok sayarak yoksullaştırıyorlar, düşük ücretlerle güvencesiz çalıştırılan kadınlar; eşitsizliğe, ayrımcılığa, şiddete maruz bırakılıyorlar. Yaşamın her alanına uygulanan tecrit, biz kadınları aileye, kocaya, devlete ve sermayeye mahkum ediyor. Pandemi ile birlikte üzerimize iyice yıkılmış olan bakım emeğinin yükü kadınları eve hapsediyor. Depremle birlikte ise bedenlerimizi, kentlerimizi ve doğanın her bir parçasını rant alanına dönüştürerek bir kez daha biz kadınları sömürmeye devam ediyor. Yarattığı ölüm, yıkım, göç ve kayıplarla hayatlarımızı alt üst eden savaş politikaları da kadınların ve çocukların yaşam hakkını yok sayıyor. Haksız hukuksuz olarak bir gecede feshedilen İstanbul Sözleşmesiyle gittikçe artan tacize, tecavüze, cinsel istismara ve yaşamımızı kuşatan erkek devlet şiddetine karşı uygulanan cezasızlık politikaları ve haksız ceza indirimleri ile biz kadınların hayatları gasp ediliyor.
Başta sağlık kurumları olmak üzere; tüm kamuyu, inanç sömürüsüyle toplumsal cinsiyet eşitsizliğine iten bir anlayışla dizayn eden erkek devlet aklı; bizi de kamusal alanlardan uzaklaştırıp eve hapsetmek istiyor. Kadınları, yoksullaştıran, kentlerimizi elimizden alan, doğamızı katleden, güvencesizleştiren bu sistemin her türlü zorbalığına ve baskılarına karşı; Mücadele tarihimizden ve haklılığımızdan aldığımız güçle haklarımıza, hayatlarımıza sahip çıkıyoruz.
Bu 8 Mart’ta da ataerkil kapitalizmin sömürüsünden, eril zihniyetin tahakkümünden kurtulana dek kadın özgürlük mücadelesini büyütüyoruz. Biz yaşamı ören kadınlar iş yerinde, evde, sokakta ve toplumun her alanında yaşamlarımıza uygulanan tecridi birlikte mücadele ederek yıkacağız.
SES’li kadınlar olarak bir kez daha haykırıyoruz. Haklarımızdan, hayatlarımızdan, bedenlerimizden, kimliklerimizden, kentlerimizden, iş yerlerimizden vazgeçmiyoruz.
Yaşasın 8 Mart Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma Günü!
JİN JİYAN AZADİ! KADIN YAŞAM ÖZGÜRLÜK!
8 Mart Taleplerimiz:
- Gece nöbeti çift vardiya sayılsın, gebelik pozitiften itibaren, kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri nöbetten muaf edilsin talebiyle alanlardayız!
- Ücretli ebeveyn izinleri uzatılsın talebiyle alanlardayız!
- 7/24 kurumsal ücretsiz anadilinde kreş hakkı için alanlardayız!
- Tüm kadınlara, HPV aşısı ücretsiz sağlanarak ulusal aşı programına dahil edilmesi için alanlardayız!
- Esnek çalışma modellerine, cinsiyetçi iş bölümüne ve ücret eşitsizliğine karşı güvenceli iş talebi ile alanlardayız!
- İş yerlerimizdeki, şiddete ve mobbinge karşı ILO 190’ın imzalanması için alanlardayız!
- İstanbul Sözleşmesine geri dönülsün, 6284 sayılı yasa etkin uygulansın talebiyle alanlardayız!
- Sağlık ve sosyal hizmet eğitimi veren kurumlarda ve hizmet içi eğitimlerde, toplumsal cinsiyet eşitliği ve ayrımcılık eğitimi verilmesi için alanlardayız!
- Sağlık ve sosyal hak olan kürtaj hakkını engelleyen fiili uygulamalardan vazgeçilerek; güvenli ve parasız olarak sağlanması için alanlardayız!
- Yoksulluk sınırının üzerinde; emekliliğe yansıyacak temel ücret hakkımız için alanlardayız!
- KHK’ler ile haksız hukuksuz işten çıkarılan emekçiler işlerine iade edilsin diyerek alanlardayız!
- Sağlık iş kolu, ağır ve tehlikeli işler kapsamına alınsın diyerek alanlardayız!
- Doğum kontrol yöntemlerine ulaşım zorluklarının ortadan kaldırılarak bu yöntemlere kadınların ücretsiz ulaşımının sağlanması için alanlardayız!