Merkez Yönetim Kurulumuz 14 Mart Sağlık Haftasına giderken taleplerimizin karşılanması için yapacağımız eylem/etkinlik programını bugün genel merkezimizde gerçekleştirdiği basın toplantısıyla açıkladı.
Merkez Yönetim Kurulu adına taleplerimizi ve eylem takvimimizi açıklayan Eş Genel Başkanımız Nazan Karacabey şöyle konuştu:
14 Mart’a giderken ve 14 Mart günü mücadele hattımızı “YOKSULLUK EN BÜYÜK HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR” şiarı ile hayata geçirmeye çalışacağız.
14 Mart”a giderken içinde bulunduğumuz dönemin en belirgin özelliği halkın giderek yoksullaşmasıdır.
TÜİK, Şubat 2024’e ait enflasyon hesabını paylaştı. Enflasyon şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 4,53, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 67,07 olarak gerçekleşti.
2024 Şubat döneminde en yüksek fiyat artışı yıllık yüzde 94,8 ile lokanta ve otellerde oldu. İkinci en yüksek fiyat artışının görüldüğü harcama grubu yıllık yüzde 91,8 artışla eğitim olurken üçüncü harcama grubu ise yüzde 81,3 ile sağlık oldu.
Sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda çalışan emekçilerin sorunlarının halkın yaşadığı yoksulluktan farklı olmayacağı gerçeği ile mücadelemizin toplumun her kesiminde karşılık bulmasını bekliyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin özlük mali ve demokratik haklarının talebi aynı zamanda halkın nitelikle erişilebilir ücretsiz ana dilinde sağlık hakkını da kapsamaktadır.
2020 yılı itibariyle küresel çapta 65,1 milyon sağlık işgücü var. 2022 yılında Türkiye genelindeki devlet hastaneleri, üniversite hastaneleri ve özel hastanelerde toplam 1 milyon 350 bin 528 personel görev yapıyor.
2030 yılına gelindiğinde; demografik ve ekonomik dönüşümler, artan sağlık talepleri ve sağlık sistemlerinin büyümesi gibi nedenlerden dolayı başta düşük ve orta gelirli ülkeler olmak üzere dünya genelinde 10 milyon sağlık işgücü açığı yaşanacağı tahmin edilmektedir.
Sorunlarımıza çözüm talep ederken her gün aratan yeni sorunlar ve çözülemeyen kronik sorunlarımızın ağırlığı altında sağlık ve sosyal hizmet emeği üretiyoruz. Sağlık hizmetlerinde özel hastaneleri ilaç firmalarını kısaca sermayeyi kayıran bu sağlık sistemi çalışanların ve halkın sağlık hakkını görmekten giderek uzaklaşmaktır.
Sağlık ve sosyal hizmet alanında ki istihdam açığı tüm dünyanın sorunu haline gelmiştir. Ülkemizde ise onca açılan tıp fakülteleri ve yüksek okullara rağmen mezun olan gençlerimiz açılacak sınavlarla üçer beşer yapılan atamalar için yeni sömürü alanlarına mahkum edilmektedir. Ücret rejiminin adaletsizliği ve atanamama kaygısı genç sağlık emeğinin yurtdışına göçüne yol açmaktadır. Sağlık hizmetlerinin piyasalaştırılması, koruyucu sağlık hizmetlerinin verilmemesi, kışkırtılmış sağlık talebi sonucu büyüyen fabrikalar gibi işleyen sağlık işyerlerinde milyonlarca sağlık emekçisi eksik istihdam angarya ve iş yükünü yanında sağlıkta şiddetle ve mobbingle baş etmeye çalışmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın 2023 Yılı Kurumsal Mali Durum ve Beklentiler Raporu’ndaki “beyaz kod” verileri dikkat çekti. Raporda, 2023’ün ilk 6 ayında “beyaz kod” sistemine 9 bin 35 adet sağlıkçının başvurduğu ve 7 bin 66 başvurunun da hukuki yardım kapsamında değerlendirildiği belirtildi.Sağlık
Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri parça parça yapılan en son seyyanen verilen zamların emekliliğe yansımaması geçinme kaygısıyla çalışmaya mahkum etmektedir.
Bizim istediğimiz ücret rejimi; çalışırken ve emeklilikte insanca yaşam koşullarına yetecek ücret uygulamasıdır. İş kolumuzdaki en düşük ücreti alan çalışanın emekliliğe yansıyan temel ücreti en az 3 asgari ücret seviyesine yükseltilmelidir. Bunun üzerine; yapılan işin riski ve niteliği, eğitim durumu, hizmet yılı gibi kriterler eklenerek giydirilmiş ücret belirlenmelidir. Bu temel ücret modeli yardımcı hizmetler sınıfı, idari hizmetler sınıfı, sağlık hizmetleri sınıfı ve her meslek için ayrı ayrı belirlenmelidir. Yani hizmetliden profesörüne kadar temel ücretler net bir kritere bağlanmalı ve üstüne yukarıda yazdığımız kriterler ile giydirilmiş ücretler belirlenmelidir. Tüm ücretler emekliliğe yansıtılmalıdır.
Temel ücret dışındaki sabitleme dışında; temel ücret artışına yönelik tartışmalar, özlük hakları, sosyal haklar, demokratik hakların tamamı toplu sözleşme masasında belirlenmelidir.
Sağlıklı olmanın vazgeçilmez belirleyenleri barınma, yeterli ve dengeli beslenme, temiz hava, temiz suya erişim, atıkların izolesi, sağlıklı bir çevrede yaşama ve sağlıklı çalışma koşullarıdır. Artan enflasyon, düşen alım gücü yaşadığımız derinleşen kriz artık halkımızı adeta nefes alamaz, yoksullukla baş edemez hale getirmiştir. Bu nedenle “Yoksulluk Elbette En Büyük Halk Sağlığı Sorunudur” demekteyiz.
Konut hakkı, bir sosyal haktır ve sosyal hak olduğu için, bizlere devletten, konut edinebilmek için bazı pozitif davranışlarda bulunmayı talep etme hakkı vermektedir. İşte tüm bu nedenlerle biz yoksullaşan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri en temel insan hakları arasında yer alan konut hakkımız için iktidara bu yükümlülüklerini hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
Hastanelerimizin neredeyse tamamında kamusal hizmet olarak verilen yemeklerin yenemeyecek nitelikte olduğu ve sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ya parayla aldıkları ya da evlerinden getirdikleri gıdalarla beslenme sorunlarına çözüm aradıklarını biliyoruz. Geçmiş yıllarda yemek firmalarının tehditlerine şiddetlerine maruz kaldık. Doyurucu nitelikli beslenme talebimiz temel taleplerimiz içinde yer alacaktır.
Sağlıkta dönüşüm programı, sağlık sisteminin organizasyonu, katkı katılım payları, sigorta primleri, cepten ödemeler, kent merkezlerine uzak şehir hastanelerine ulaşım zorluğu bugün halkın sağlık hakkına erişiminin temel sorunlarıdır. Sosyal hizmetin hak temelli olması gerekirken bağımlılık ilişkisi ve sadaka kültürüne dönüşmüş olması dönüşen sağlık ve sosyal hizmet politiklarının sonucudur.
Kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri şiddet ve ücret adaletsizliğine daha fazla maruz kalmaktadır. Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından yayınlanan ortak rapora göre, sağlık ve bakım sektöründe çalışan kadınlar, erkeklerden ortalama %24 daha az kazanıyor ve bu rakam, diğer sektörlerdeki cinsiyete dayalı ücret açığından daha büyük bir farkı temsil ediyor.
Ev içi görünmeyen emek ve bakım yükü, ücretli emekteki ayrımcılık kadın sağlık emekçileri için tükenmişlik ve çalışma hayatından geri çekilme riskini taşımaktadır.
14 Marta giderken dört temel başlıkta oluşturduğumuz mücadele programımızda mücadele başlıklarımızın tamamı hep birlikte yoksullaştığımız gerçeğinin altını çizmektedir. 14 Mart eylem etkinlik takvimimiz aşağıdaki gibidir.
1-YOKSULLUĞUN KAMUSAL SAĞLIK VE SOSYAL HİZMET ALANINA ETKİLERİ
- Emekliliğe yansıyacak yoksulluk sınırının üzerinde temel ücret.
- Barınma hakkı (Büyükşehirler ve turizm kentlerinde kiraların yüksekliği) Kamusal ve nitelikli beslenme hakkı
- Eksik personel istihdamı nedeniyle angarya çalışma (fazla mesai ve nöbetler)
- Sağlık emekçilerine yönelik şiddet
- Sağlıkta dönüşüm programı, sağlık sisteminin organizasyonu, katkı katılım payları, sigorta primleri, cepten ödemeler, kent merkezlerine uzak şehir hastanelerine ulaşım zorluğu…
- Sosyal Hizmet politikaları ve bağımlılık
2-MART 2024: YOKSULLUK VE KADIN (ANA TEMA)
- Sağlık ve sosyal hizmet alanında görülmeyen kadın emeği
- Kadın bakım emeği ve toplumsal cinsiyet yükü
- Kadın yoksulluğu
11 – 16 MART 2024: YOKSULLUK EN BÜYÜK HALK SAĞLIĞI SORUNUDUR!
Bu başlıkta 2 hafta boyunca işlenen aşağıdaki taleplerimiz;
- Yoksulluk sınırı üzerinde emekliliğe yansıyan temel ücret (başlangıç olarak 375 sayılı KHK ek 9. Maddeye göre ödenen aylık sabit ek ödeme ile 15 Temmuz 2023 tarihinden itibaren ödenmeye başlanan ilave ek zam ödemelerinin emekliliğe yansıtılması)
- Angarya ve fazla çalışmanın önüne geçmek için OECD ortalamasında kadrolu güvenceli personel istihdamı
- Kamusal nitelikli ve sağlıklı yemek
- Barınma için kira desteği
- Şiddetin sebeplerinin işkolundaki emek ve meslek örgütleri ile Sağlık Bakanlığı’nın kolektif çalışması ile bütün boyutları ile tespit edilmesi ve çözüm konusunda ortak çalışmalar yapılması
Yapılacak eylemler;
14-20 MART 2024: İSTANBUL MİTİNGİ ve İŞ BIRAKMA
Tüm illerde belirli yerlerde toplanarak il/ilçe sağlık müdürlükleri önüne yürüyüş ve basın açıklamaları yapılacaktır.
Ankara’da Bilkent şehir hastanesi acili önünde toplanarak Sağlık Bakanlığı önüne yürüyüş ve açıklama,
İstanbul’da geleneksel hale gelen 14 Mart yürüyüşü Edirne, Tekirdağ, Kırklareli, Kocaeli, Sakarya illerinden üyelerimizin katılımı ile gerçekleştirilecektir.
Tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini ve halkımız ,yoksulluğun en büyük halk sağlığı sorunu olduğunu vurgulayacağımız eylem etkinlerimizle ortak mücadeleye davet ediyoruz.