Zam yağmuru devem ediyor, hayat pahalılığı her geçen gün artıyor. Ancak TÜİK yaşadığımız gerçek enflasyonu düşük gösterme oyunlarına yenilerini eklemeyi sürdürüyor.
Hatırlanacağı üzere, seçim öncesinde, 20 Nisan tarihinde gerçekleştirilen Filyos Gaz İşleme Tesisi Karadeniz Doğalgazının Devreye Alma Töreni düzenlenmiş, törende konuşan Cumhurbaşkanı iktidarının “ilk seçim müjdesini” açıklamıştır.
24 Nisan 2023 tarihinden 31 Mayıs 2023 tarihine kadar olan doğalgaz faturalarının tamamının, 1 Mayıs 2024 tarihine kadar gelecek olan doğalgaz faturalarının ise 25 metre küpe kadar olan kısmının Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bütçesinden yani devlet tarafından karşılanmasını içeren Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ise 1 Mayıs tarihli Resmî gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.
İktidar sözcüleri seçim döneminde her fırsatta “vatandaşın doğalgaz faturasını biz karşılıyoruz” propagandasına sarılmıştır. Ancak söz konusu doğalgaz müjdesi bugün açıklanan TÜİK enflasyon verileri ile yalan olmuştur.
Çünkü TÜİK 28 Mayıs seçimlerinden bir gün sonra doğalgaz fiyatını enflasyon hesabından düşürme kararı almıştır. Buna göre enflasyon sepeti içinde payı yüzde 2,9 doğalgaz fiyatının mayıs ayı enflasyon hesabında 0 (sıfır) olarak kabul edileceği açıklanmıştır. TÜİK kararına göre 2023 Haziran-2024 Mayıs dönemini kapsayan 11 ayın enflasyon hesabında ise doğalgaz fiyatının 25 metre küplük kısmı sıfır kabul edilecektir.
Doğalgaz Faturasını Devlet Değil, Düşük Gösterilen Enflasyonla Ücretliler Ödeyecek!
TÜİK bu kararını Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat) ile yapılan yazışmalar sonucunda aldığını açıklamıştır. Dayanak olarak ise sayfasından paylaştığı 16 Aralık 2022 tarihli Eurostat dökümanını göstermiştir. Oysa söz konusu Eurosat dokümanında TÜİK’in doğalgazı sıfırladığı enflasyon hesabını destekleyici bir dayanak yer almamaktadır.
Kaldı ki dünyanın neresinde olursa olsun enflasyon hesabında temel amaç tüketicilerin harcanabilir hane halkı gelirini değil, fiyat artışlarını hesaplamaktır. Bu nedenle hazineden karşılanan geçici gelir desteklerinin, toplumun farklı kesimleri için sağlanan sübvansiyonların enflasyon hesabı dışında bırakılması yani bunların enflasyon hesabında sıfır ya da indirimli olarak gösterilmemesi temel bir kuraldır.
Nitekim TÜİK de bugüne kadar sübvansiyon ve gelir desteklerini işin içine katmadan enflasyon hesabı yapmayı sürdürmüştür. Bunun için örneğin çiftçilere sağlanan kimi sübvansiyonlar, esnafa verilen destekler, dar gelirli aileler için zaman zaman uygulanan doğalgaz, elektrik, su bedelinin, kimi sosyal sosyal yardımların Hazineden karşılanması gibi gelir destekleri enflasyon hesabına katılmamıştır.
Tüm bunlara rağmen TÜİK dün hayata geçirdiği operasyon ile gerçek enflasyonu iki kez perdelemiştir. Birincisinde yaşanan gerçek enflasyon her zaman olduğu gibi en az yarı yarıya düşük gösterilmiştir. Ancak bu yetmemiş, son operasyon ile bu çarpık rakamdan enflasyon sepeti içinde payı yüzde 2,9 olan doğalgaz fiyatı düşülmüştür.
Doğalgaz fiyatının sıfır kabul edildiği TÜİK’in yeni hesap oyunu soncunda mayıs ayı enflasyonu sadece %0,04 artarken yıllık enflasyon %39,5 olmuştur.
“Doğalgazın Mayıs’ta tamamı, sonraki 11 ay ise 25 metre küpe kadar olan kısmı bedava” denilen seçim müjdesinin faturası yeni bir enflasyon sepeti oyunu ile bordroluların omuzlarına yıkılmıştır. İktidar seçim öncesinde verdiği “müjdeyi” aradan bir ay geçmeden enflasyon ile ücretli kesimlerin cebinden geri almaya başlamıştır. Yargı kararlarına rağmen aylardır madde sepetini yayınlamamakta direnen TÜİK’in son hesap oyunu ile emekçilerin emeğini çalan bir kurum haline dönüştürüldüğü bir kez daha ispatlanmıştır.
“Yeni hesap oyunu” ile maaşları-ücretleri TÜİK enflasyonuna endekslenen milyonlarca ücretli, emekli daha ilk aydan mağdur edilmiştir. Bu mağduriyet önümüzdeki aylarda katlanarak sürecektir.
Rakamlar ortadadır. Yılın ilk dört ayı için %15,21 olan TÜİK enflasyonun ilk beş ay için %18, ilk altı ay için ise en az %20 civarında olması bekleniyordu. Ancak sıfır doğalgazlı yeni hesap oyunu ile aylık enflasyon binde 4 olarak açıklandığı için beş aylık enflasyon %15,26’da kalmıştır.
Hesaplama oyunu önümüzdeki 11 ayda da benzer şekilde süreceği için yılın ilk altı ayının enflasyonunun %15’ler civarında kalması muhtemeldir. Bu durum başta aylıkları altı aylık enflasyona göre artırılan SSK ve BAĞKUR emeklileri olmak üzere milyonlarca kişinin reel gelirinin TÜİK rakamlarına göre bile son iki ay içinde en az %5 daha erimesine yol açacaktır. Örneğin mevcut maaşı 10 bin TL olan bir işçi emeklisi TÜİK rakamlarına göre altı aylık enflasyonla emekli aylığının %20 artarak 12 bin TL olması beklerken TÜİK’in yeni enflasyon hesabı soncunda eline geçecek aylık 11 bin 500 TL civarında kalacaktır.
“Memur ve memur emeklileri için bu noktada altı aylık enflasyonun rakamlarının, dolayısıyla enflasyon farklarının önemi yok. Çünkü Cumhurbaşkanı seçimlerden önce en düşük memur maaşının önümüzdeki temmuzda 22 bin lira olacağını vaat etti” diyenleri duyar gibiyiz.
Doğrudur. Bu vaat seçimlerden önce Cumhurbaşkanı tarafından açıklanmıştır.
Ancak unutulmasın ki yine seçimlerden önce mayıs ayı doğalgaz faturalarının tamamının, sonraki 11 ayın doğalgaz faturalarının 25 metre küpe kadar olan kısmının devlet tarafından karşılanacağı vaadini veren de aynı Cumhurbaşkanıdır.
Yine 2021 yılının ocak ayında memura, emekliye toplu sözleşme ve enflasyon farkına ek olarak %2,5 refah payı verileceğini vaat edip, bunu altı aylık enflasyon farkından düşen de aynı iktidardır.
21 yıldır devam eden iktidarın pratiğinin çalışanlara, halka bugün kaşıkla verilenin yarın kepçe ile geri alınması üzerine kurulu olduğunu ispatlayan onlarca örnek daha saymak mümkündür. Nitekim bu politikaların sonucunda emeğin milli gelirden aldığı pay sadece son dört yılda 8 puan düşmüştür.
Öte yandan TÜİK’in yeni enflasyon hesabının önümüzdeki 11 ay boyunca süreceğinin altını tekrar çizmekte fayda görüyoruz. Başka bir deyişle bugüne kadar yaşadığımız gerçek enflasyon TÜİK tarafından açıklanan sanal rakamların en az iki katı iken önümüzdeki 11 ay boyunca bu fark daha aratacaktır. Gerçek enflasyon ile TÜİK enflasyonu arasındaki makasın daha fazla artması tüm çalışanlar gibi altı milyon kamu emekçisinin ve emeklisinin de reel gelirinin daha fazla erimesi demektir.
KESK olarak, bu gerçeklerden hareketle tüm emekçileri iktidarın vaatlerine takılmadan insanca yaşamaya yetecek ücret ve güvenli gelecek mücadelesini yükseltemeye çağırıyoruz.
KESK Yürütme Kurulu