Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi Kararına Karşı Temyiz Başvurumuzu Yaptık İstanbul Sözleşmesi Yaşatır! Haklarımızın Seçim Masalarında Pazarlık Edilmesine İzin Vermeyeceğiz!

Facebook
Twitter
WhatsApp

Sendikamız adına İstanbul Sözleşmesinin feshi kararına karşı açtığımız davanın reddine ilişkin Danıştay kararı 6 Şubat depreminin hemen ertesinde ve artçı depremler devam ederken tebliğ edilmiştir.

On binlerce kişiyi kaybettiğimiz 6 Şubat depremi ve devam eden depremler silsilesinde Maraş, Antep, Malatya, Diyarbakır, Urfa, Kilis, Osmaniye, Adana ve Hatay’ı kapsayan geniş bir bölgede büyük bir yıkım yaşanmıştır. Henüz pek çok kaybımıza ulaşılamamıştır. Yine henüz öncelikli olarak deprem bölgesinde ve deprem göçüyle birlikte Türkiye genelinde depremden etkilenenlerin barınma, sağlık, beslenme gibi en yaşamsal ihtiyaçları bile karşılanmış değildir.

Tüm dünyada depremde dahil afetlerden en çok etkilenenler kadınlar olmaktadır. Kadınların üzerine yüklenen toplumsal cinsiyet rolleri, eşitsizlikleri derinleştiren politikalar depremin kadınlara verdiği zararı büyütmektedir. Bugün deprem bölgesinin tamamında kadınlar bu eşitsizliklere karşı yaşamda kalma mücadelesi vermektedir. Barınma, beslenme, hijyen, hasta/yaşlı/çocuk bakımı krizine tüm olanaksızlıklar içinde kadınlar yanıt üretmeye çalışmaktadır.

Kadın sağlık ve sosyal hizmet emekçileri de deprem bölgesinde ve göç ettikleri illerde yaşama tutunmaya çalışırken çocuk, hasta, yaşlı bakımını sürdürmeye çalışmakta ve aynı zamanda kurumları tarafından göreve başlamaya zorlanabilmektedir. Göreve geri çağrılan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerine veya deprem bölgesine geçici görevlendirilecek emekçilere güvenli barınma olanağı ve çocuk bakımı için kreş olanağı sağlanmamaktadır.

Depremle birlikte kadınların, mülteci kadın ve LGBTi+’ların şiddetle mücadele mekanizmalarına erişmekte yaşadığı güçlük artmıştır.

Kadın örgütlerinin alan çalışmalarıyla deprem bölgesinde kadına yönelik şiddet mekanizmalarının nasıl işletileceğinin cevabının olmadığı, diğer illere yaşanan göçle birlikte zaten yetersiz olan kurum kapasitelerinin kadınlara güvence oluşturmadığı açığa çıkmıştır.

İlgili Bakanlıkların ise afet koşullarında da şiddete karşı koşulsuz mücadele edildiği/edileceğine dair bir açıklaması olmamıştır. Deprem öncesi kadına yönelik şiddete karşı nasıl mücadele edilemediğini ASM’lerde, hastanelerde, evinde, sokakta öldürülen kadın sağlık emekçilerinden dolayı bilmekteyiz. Kadına yönelik şiddetle mücadele etmekle yükümlü kurumların olası afet durumlarında çalışmalarına devam edebilmeleri için acil eylem planlarının olması ve bu planı vakit kaybetmeden hayata geçirmeleri gerekmektedir. Ancak ilgili bakanlıklar, şiddetle mücadele ile görevli kurumların güncel durumu ve afet durumu acil eylem planlarını açıklamamıştır.

Danıştay, şiddete karşı mekanizmaların yeterli olup olmadığını depremden etkilenen kadınlara sorsun.

Bu süreçte kadına yönelik şiddete karşı mücadele mekanizmaları da enkaz altında kalmıştır.  Danıştay’ın İstanbul Sözleşmesi kararındaki “kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve şiddet mağdurlarının korunması amacıyla iç hukukumuzda, Anayasa ve 6284 sayılı Kanun başta olmak üzere birçok düzenlemenin olduğu, bu düzenlemelere dayalı uygulamaların da belirlenen plan dahilinde hayata geçirildiği” değerlendirmesinin hiçbir gerçekliği bulunmamaktadır. İktidarın derinleştirdiği eşitsizlik politikaları kadınların daha fazla şiddete uğramasına neden olmakta, tedbir mekanizmalarının yetersizliği kadınların yaşamlarına neden olmaktadır. Kaldı ki tek adam iktidarı sürekliliğini sağlayabilmek için gerici ittifakını genişletme çabasına girmiş, Cumhur İttifakının genişletilme görüşmelerinde 6284 sayılı kanunun kaldırılmasına ilişkin teklifler gündeme gelebilmiştir.

Danıştay, kadınları şiddetten koruyacak mekanizmaların hayata geçirilip geçirilmediğini Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinde çalışan kadın sağlık emekçilerine sorsun!

11 Mart tarihinde mesai saatlerinde, Yedikule Göğüs Hastalıkları Hastanesinde, sağlık emekçisi bir kadın bir asistan tarafından cinsel saldırıya uğramış, kadının şikayeti yıllardır aynı hastanede yaşanan şiddet ve tacize karşı herhangi bir işlem yapılmadığını açığa çıkarmıştır. Yedikule Hastanesinde yaşanan cinsel saldırı ve kadına yönelik şiddete göz yumulması münferit değildir. Çünkü kamu kurumları da dahil olmak üzere erkek şiddeti çeşitli şekillerde meşrulaştırılmakta ve cezasız bırakılmaktadır.

Deprem koşullarında İstanbul Sözleşmesinin kadınlar için yaşamsal önemi bir kez daha görünür olmuştur.

Bilindiği üzere İstanbul Sözleşmesi’nin amacı “kadınları her türlü şiddete karşı korumak ve kadına karşı şiddeti ve aile içi şiddeti önlemek, kovuşturmak ve ortadan kaldırmak; kadına karşı her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasına katkıda bulunmak ve kadınları güçlendirmek de dahil olmak üzere, kadınlarla erkekler arasında önemli ölçüde eşitliği yaygınlaştırmak; kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin tüm mağdurlarının korunması ve bunlara yardım edilmesi için kapsamlı bir çerçeve, politika ve tedbirler tasarlamak; Kadına karşı şiddet ve aile içi şiddetin ortadan kaldırılması için bütüncül bir yaklaşımın benimsenmesi maksadıyla kuruluşların ve kolluk kuvvetleri birimlerinin birbiriyle etkili bir biçimde işbirliği yapmalarına destek ve yardım sağlamak.” olarak belirlenmiştir.

Bugün kadınların ihtiyacı afet dönemlerini de kapsayacak ve eşitliği sağlayarak şiddeti önlemeye yönelen bütüncül politikaların oluşturulması ve hayata geçirilmesidir. Bugün kadınların ihtiyacı olan İstanbul Sözleşmesidir, 6284 sayılı Kanundur. Mevzuatın etkili şekilde uygulanmasıdır.

İstanbul Sözleşmesi yaşatır diyerek Danıştay’ın Sendikamızın açtığı davada vermiş olduğu ret kararına karşı temyiz başvurumuzu yaptığımızı, kadına yönelik şiddete karşı mücadeleyi sürdüreceğimizi, haklarımızdan taviz vermeyeceğimizi kamuoyu ile paylaşırız. 21.03.2023

MERKEZ YÖNETİM KURULU

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×