Tüm Kamu Emekçilerini Sendikal Hak ve Özgürlüklerimizi Tamamen Yok Etmeyi Hedefleyen Barajlara Karşı Birleşmeye Çağırıyoruz!
AKP iktidarı TBMM’ye sunulan bir torba yasaya eklediği düzenleme ile yirmi yıllık iktidarında alabildiğine sınırladığı sendikal hak ve özgürlüklere bir darbe daha indirmeyi hedeflemektedir.
Buna göre 6. Dönem “toplu sözleşme” ile getirilip, Danıştay tarafından yürürlükten kaldırılan %1 barajı mevcut yasaların arkasından dolanmak sureti %2’ye çıkarılmak istenmektedir.
Bilindiği üzere 6. Dönem mutabakatla taraflar sadece ekonomik kayıpların altına değil, temel sendikal hak ve özgürlüklerden olan sendikal ayrımcılığın altına da imza atmıştır.
Mutabakatla 2022’de 400 TL olarak ödenecek olan toplu sözleşme ikramiyesinden sadece kurulu olduğu hizmet kolundaki kamu görevlisi sayısının en az yüzde 1’den fazlasını üye kaydeden sendikalara üye olan kamu görevlilerinin yararlanması hükmü eklenmiştir. Böylece 192 sendikaya üye 56 binden fazla kamu emekçisi daha baştan sadece farklı sendika seçtikleri için cezalandırılmak istenmiştir.
Konfederasyonumuz daha ilk gün kamuoyuna ve tüm kamu emekçilerine yönelik yaptığı açıklamada her şeyden önce mevcut 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme yasasının 28. Maddesinin, “Toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamaz” fıkrasına aykırılık içeren bu maddenin bizim açımızdan yok hükmünde olduğunu ifade etmiştir.
Konfederasyonumuz KESK söz konusu baraj düzenlemesinin sadece mevcut 4688 sayılı yasanın 28 maddesine değil, anayasaya ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmelere, sendikal hak ve özgürlüklere ilişkin çok sayıda AİHM kararına aykırı olduğuna da dikkat çekmiştir.
Konuya ilişkin net tutumumuz 08.09.2021 tarihinde sendikamız DİVES üzerinden Danıştay’da açtığımız dava ile yargıya taşınmıştır. Danıştay 12. Dairesi, dilekçe içeriği DİVES ile neredeyse birebir örtüşen aynı içerikli bir başka başvuruyu 08.12.2021 tarihinde oybirliğiyle karara bağlamıştır.
Buna göre Danıştay kararında, “4688 sayılı Kanun’un 28. maddesinde yer alan, toplu sözleşme ikramiyesi hariç olmak üzere, toplu sözleşme hükümlerinin uygulanmasında sendika üyesi olan ve sendika üyesi olmayan kamu görevlileri arasında ayrım yapılamayacağı yolundaki hükmün farklı şekilde yorumlanarak, toplu sözleşme ikramiyesinden yararlanmada, hizmet kollarına ilişkin olarak üye olunan sendikalar açısından, “toplam kamu görevlisi sayısının en az %1’inden fazla sendika üyesi kaydeden sendikalar’’ şeklinde kriter getirilmesi suretiyle sendikalar arasında ayrıma yol açılması, açıkça sendikal özgürlüğe bir müdahale oluşturarak sendikaların kuruluş amaçlarının gerçekleştirilmesini önleyici şekilde üye kaybına sebebiyet verecek nitelik taşıdığı gibi, aynı hizmet kolunda çalışıp aynı işi yapan sendika üyesi kamu görevlileri arasında, sadece farklı sendikalara üye olmaları nedeniyle eşitsizlik yaratması itibarıyla çalışma barışını da olumsuz yönde etkileyeceğinden, dava konusu düzenlemede mevzuata ve hukuka uygunluk bulunmamaktadır.”
Tespitinde bulunarak %1 barajına ilişkin düzenlemenin YÜRÜTÜLMESİNİN DURDURULMASI” kararı vermiştir.
%1 Olmadı, Şimdi De %2 Barajı Getirmek İstiyorlar!
Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararına rağmen önceki gün AKP vekilleri tarafından TBMM’ye sunulan bir torba yasa ile bu kez %2 barajı getirilmesi hedeflenmektedir.
‘’Elektrik Piyasası Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’’ adlı torba yasanın 11. ve 12. maddeleri ile:
- Bulunduğu hizmet kolunda yüzde ikisinden daha fazlasını üye kaydetmiş kamu görevlileri sendikaları üyelerine toplu sözleşme ile belirlenecek tutarda “toplu sözleşme ikramiyesi” ödenmesi öngörülmektedir.
- Hizmet kolunda çalışan kamu görevlilerinin yüzde ikisinden daha az üye kaydetmiş kamu görevlileri sendika üyelerine ise “toplu sözleşme desteği” verilmesi öngörülmektedir.
- %2 barajını aşan sendikaların üyeleri mevcutta 2119 gösterge rakamına göre aldıkları mevcutta 707 TL “toplu sözleşme ikramiyesinden” yaralanmaya devam edecektir. %2 barajının altında kalan sendikaların üyelerine ise bunun üçte birine denk gelen (750 gösterge rakamına göre 250 TL) “toplu sözleşme desteği” ödenmesi hedeflenmektedir.
Öncelikle yukarıda da dikkat çektiğimiz üzere 2022-2023 yıllarını kapsayan olan 6. Dönem toplu sözleşme metninde ‘’ yüzde 1’’ baraj şartı olarak yer alan düzenleme hakkında açılan davalar sonucunda Danıştay tarafından yürütmenin durdurulması kararı verilmiştir.
Buna rağmen iktidar yüzde 2 baraj şartını öngören bu “yeni” düzenleme ile açıkça Danıştay kararını çiğnemektedir. Mevcutta “toplu sözleşme ikramiyesinin” üçte birine denk gelen, yasalaşması halinde önümüzdeki yıllarda bu farkın daha da açılacağı “toplu sözleşme desteği” yutturmacası ile yasaların arkasından dolaşmayı hedeflemektedir.
231 Sendikanın 188’i %2 Barajına Takılıyor!
Söz konusu düzenlemenin yasalaşması halinde aşağıdaki tablolardan görüleceği üzere 2 Temmuz 2022 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan ÇSGB tebliğini esas aldığımızda 11 hizmet kolunda kurulu bulunan toplam 231 sendikanın tam 188’i %2 barajı altında kalacaktır. Söz konusu sendikalara üye 81 bin 828 kamu emekçisi, mevcutta toplu sözleşme ikramiyesinin üçte birine denk gelen “destek” ile yetinmek zorunda bırakılacaktır.
Tüm bunlara rağmen yapılmak istenen düzenlemenin amacı ’Sendikal algının güçlendirilmesi ve sendika üyeliğinin desteklenmesi’’, ’Uluslararası, Anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının temin edilmesini sağlamak’ gibi sunulmaktadır.
Oysa bunun adı kamu emekçilerinin aklıyla dalga geçmektir.
Çünkü getirilmek istenen düzenleme sendikal algıyı güçlendirmek bir yana bu algıyı ortadan kaldırmaya, sendikalar arasındaki mevcut ayrımı daha da derinleştirmeye dönüktür.
Bu ülkenin kamu emekçilerinin, emeklilerinin bitip, tükenmeyen bu aldatmacalara karnı toktur. Ne kadar cilalanırsa cilalansın %2 barajını geçen sendikal düzenleme ile Anayasal ve başta ILO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının tamamen ortadan kaldırılmasının hedeflendiği açıktır.
Anayasamızın 51. Maddesinde yer alan sendika kurma hakkı açıkça ihlal edilmekte, sendika seçme ve örgütlenme özgürlüğünü en temel hak sayan ILO 87. ve 98 sayılı sözleşmeleri yok sayılmaktadır.
Nitekim aşağıdaki tablodan da görüleceği üzere:
- 6 hizmet kolunda %2 barajını aşan 18 sendikanın tamamı sayısal olarak en büyük 3 konfederasyona (Memur Sen, Kamu Sen ve KESK) bağlı sendikalardır.
- Eğitim, Öğretim ve Bilim Hizmetleri ve Yerel Yönetim Hizmetlerinde %2 barajını aşan 8 sendikanın tamamı sayısal olarak en büyük 4 konfederasyona (Memur Sen, Kamu Sen, KESK ve Birleşik Kamu İş) bağlı sendikalardır.
- Sağlık ve Sosyal Hizmetler işkolunda sayısal olarak en büyük 3 konfederasyona (Memur Sen, Kamu Sen ve KESK) bağlı sendikalara ek olarak sadece 2 bağımsız sendika (Hekim-Sen ve Hekim Birliği) %2 barajını aşabilmektedir.
- Büro, Bankacılık ve Sigorta Hizmetleri işkolunda sayısal olarak en büyük 3 konfederasyona (Memur Sen, Kamu Sen ve KESK) bağlı sendikalara ek olarak sadece 3 bağımsız sendika %2 barajını aşabilmektedir.
- Diyanet ve Vakıf Hizmetleri işkolunda ise Memur Sen ve Kamu Sen’e bağlı sendikalara ek olarak sadece 4 sendika (2’si bağımsız) %2 barajını aşabilmektedir.
Bağımsız sendikaları ve sendikal anlayışı tamamen yok ederek tek tip sendikacılığın önünü sonuna kadar açmayı hedefleyen bu tablonun “sendika üyeliğinin desteklenmesi’’ olarak yutturulmak istenmesi kabul edilemez.
’Uluslararası, Anayasal ve yasal düzenlemeler çerçevesinde temel hak ve özgürlükler kapsamında güvence altına alınmış örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının temin edilmesini sağlamak’ için yapılması gereken ilk iş sendikal hak ve özgürlüklerin, örgütlenmenin önünü daha da tıkayan değil, açan düzenlemeleri, grev hakkı ile tamamlanmış bir gerçek bir toplu pazarlık sistemini derhal hayata geçirmektir.
Dolayısıyla sorun sadece %2 barajını aşmış olmak ya da aşmamış olma meselesi değil, yıllardır alabildiğine tahrip edilmiş sendikal hak ve özgürlükleri tamamen ortadan kaldırma, iktidar güdümlü sendikacılığı daha da büyütmeyi, diğer sendikaları hedefe koyma sorunudur.
Kısacası sorun sadece %2 barajı altında bırakılmak istenen sendikaların ve üyelerinin değil, sendikal hak ve özgürlükleri savunan, iktidarların kapı kulu olmayı reddeden tüm sendikaların, konfederasyonların ve kamu emekçilerinin sorunudur.
Bunun için KESK olarak, tüm sendikaları, konfederasyonları, hangi sendikaya üye olursa olsun tüm kamu emekçilerini bu hukuksuzluğa karşı tek ses olmaya, birlikte mücadele etmeye çağırıyoruz.
Başta kamu emekçileri olmak üzere hiç kimse şüphe etmesin ki KESK olarak hukuk mücadelesi de dahil her platformda kamu emekçilerinin hak ve çıkarlarını korumaya devam edeceğiz.
KESK Yürütme Kurulu