Giresun Aksu Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışan Radyoloji Teknisyeni Üyemiz Hatice Yazar’ın 8 Kasım Dünya Radyoloji Günü dolayısıyla Giresun Temsilciliğimiz adına yaptığı açıklama aşağıdadır:
Wilhelm Conrad Röntgen 127 yıl önce 08.11.1895 yılında röntgen ışınlarını bulmuştur. Günümüzde bu ışınlar “Röntgen ışınları” olarak anılmaya başlanmıştır. Wilhelm Conrad Röntgen, bilinmezliğine dayanarak adını verdiği X ışınlarına gereğinden fazla maruz kalınca parmaklarını kaybetti. 1896 da ise el grafileriyle tıp da kullanılacağını anlaşılınca ilk söylediği “Ölümümü gördüm” olmuştur.
Ülkemizde X-ışınları 1896 yılında kendisi de bir hekim olan Esat Fevzi Bey tarafından kullanılmıştır. O gün bugün sağlık alanında teşhis ve tedavi de tüm insanlığa sunulmuştur. Bilimsel çalışmalarla X Işınının dolayısıyla radyasyonun fayda/zarar ikilemi üzerinde durulmuş, teşhis ve tedavide kullanırken faydanın zarardan çok olması halinde insanlık adına kullanılması uygun bulunarak Radyasyondan korunmada, bütün faktörlerin değerlendirilerek mümkün olan en düşük dozun alınmasının sağlanması yani ALARA prensibi kabul edilmiştir.
Ülkemizin de kabul ettiği bu ALARA prensibine rağmen ne acıdır ki radyasyon alanlarında çalışanların ve bu alandan sağlık sunumu alan insanların önüne kâr hırsı geçmiştir.
Sağlık alanında ilk hizmet alımı taşeronlaştırma ve özelleştirme görüntüleme alanında olmuştur.
Karlı alan olan radyoloji ünitelerinin özelleştirilmesine ve hizmet alım yoluyla taşeronlaştırılmaya başlandı.
Sağlığın her alanında olduğu gibi halkın ve radyasyon çalışanlarının sağlığını hiçe sayılarak ucuz emek yaratılarak, özel sektörün insafına bırakıldı. Bunu hücrelerimizdeki protein yıkımını önlemek – sağlıklı hücrelerin yenilemesine destek olmak için, her gün düzenli olarak verilen süt-yoğurt hakkımızın elimizden alınması izledi.
Akademik gelişime açık nitelikli lisans eğitimi veren okul düzeyine çıkarılma talebimiz verilen sözlere rağmen tutulmadı. Dört yıllık sağlık meslek liselerini kapatıp iki yıllık yetersiz ön lisans eğitimi hak gördünüz.
Yoğun iş temposuyla çalışmamız yetmiyormuş gibi günlük 5 saat çalışmamızı 7 saate çıkardınız. Böylece % 40 daha fazla iyonize radyasyona maruz kalmaya mahkum ettiniz.
Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO), Uluslararası Çalışma Örgütünce (İLO) riski yüksek meslekler olarak tanımlanan radyasyon çalışanlarının bugüne kadar çalışma ortamlarında uluslararası standartlara uygun iyileştirmeler yapmadığınız gibi radyasyon riskini içeren ücretlendirme de vermediniz.
Maaşa ek olarak verdiğiniz döner-teşvik vb. ek ödemeleri ise emekliliğimize yansıtmadınız. Bu yüzden performans-teşvik vb. ek ödeme değil emekliliğe yansıyan tek ödeme taleplerimizden vazgeçmiyoruz.
Fiili hizmetlerimiz 365 gün üzerinden her yıl 3 ay (90 gün) idi. İş günü üzerinden hesaplanarak 40 ila 50 güne yani iki ayın da altına düşürdünüz. Her yıla üç ay fiili hizmetlerimizi ısrarla geri istiyoruz.
Bizler yapmayın, radyasyon vitamin değildir diye haykırırken iyonize radyasyon alanlarında çalıştığımız halde beş yılı geçen fiili hizmetlerimizi de artık saymıyorsunuz.
İyonize radyasyonun, çalışanların sağlığına verdiği zararları hep göz-ardı ettiniz. Erken emeklilik hakkımızı elimizden alarak yaş haddine bağladınız. Mezarda emeklilik reva gördünüz.
Özellikli birim ve acile verdiğimiz hizmetlerimizi yok saydınız. Verdiğiniz acil farkını da icra yoluyla geri alarak acil polikliniklerinde verdiğimiz sağlık sunumunu angaryaya çevirdiniz.
Her yıl 5 binin üzerinde mezun olan meslektaşlarımız kamu hastanelerinin ihtiyacı olmasına rağmen istihdam etmiyorsunuz. Bu arkadaşlarımız atanmayı beklerken işsizlikten kurtulmak için aldığı eğitimin dışında işlerde çalışmak zorunda kalıyorlar ya da özel hastanelerin insafına terkedilerek yoksulluk sınırının altında asgari ücretle çalışmaya mahkûm bırakılıyorlar.
Sağlıkta nitelikli personel eksikliğini gidermek için güvenceli kamusal tam istihdam talebimize bugüne kadar hep duyarsız kaldınız.
Teknisyen başına düşen günlük çekim sayısının 300’ün üzerine çıkmasına zemin hazırladınız.
Daha çok iyonize radyasyona maruz kalarak geleceğimize genetik hastalıkları miras bırakmamıza, yaşadığımız sürece kanser başta olmak üzere, birçok kronik hastalıklarla yaşamamıza göz yumdunuz.
Oysaki Avrupa’da tekniker başına düşen günlük hasta sayısının 15-25’i, çekim sayısının 50’yi bulmadığını en iyi sizler biliyorsunuz.
Yılda iki kez yaptığınız göstermelik kalite denetlemelerinde “Hastaları çekime tek tek alıyorsunuz değil mi?” diye soruluyor. Sorarım size bir tekniker günde asgari 80-120 hastaya 300’ü aşan çekim yaparken her hastanın 6 ila 10 dakika arası nitelikli çekim süresi gerçeği ortadayken tek tek alınabilir mi? Bu insanüstü çalışmamızı nasıl göz-ardı edersiniz?
Sağlık hakkı, sağlıklı yaşam hakkı bir ihsan, bir lütuf değil, herkesin olduğu gibi radyasyon çalışanlarının da en temel en insani hakkıdır. Haklarımızı elimizden alarak sağlıklı yaşam hakkımızı da elimizden aldınız.
Özel sektörün de şehir hastanelerinin de rantçı, ucuz emek sömürüsüne, “paran kadar sağlık, paran kadar yaşa” dayatmasına daz karşı çıkıyor ısrarla, “Sağlık en temel en insani haktır, satılamaz özelleştirilemez” diyoruz.
Bir insanın ortalama ömründen 16 yıl daha az ömür sürdürdüğümüz bilimsel bir gerçek iken, sağlıkta intihar eğilimi en yüksek 3 meslek gurubundan birinin de biz radyasyon çalışanları olduğunu bile bile haklarımızı hala gasp etmeye devam ediyorsunuz.
Pandemi şartlarında fedakarca çalışan, çalışırken hastalanan, ölen radyasyon çalışanlarına pandemi sonrası ödülünüz şua izinlerimizi önce kısıtlamak sonra da gizli niyetinizin kaldırmak olduğunu biliyoruz.
Evet bugüne kadar haklarımızı gasp etmekle yetinmediniz, ucuz emek yaratarak bizleri piyasanın insafına bırakmaktan vazgeçmediniz.
Şimdi de nizamnameleri kaldırarak şua iznimize göz diktiniz.
Bilimsel verilere dayanarak iyonize radyasyonun zararlı etkilerinden arınmak için yıl içinde kullandığımız vazgeçilmez en temel hakkımız sağlık iznimizi (şua iznimizi) işgünü/saat hesabıyla önce azaltmak, sonra da ilk fırsatta kaldırmak için anayasayı-kanunları ve en önemlisi de biz radyasyon çalışanlarının sağlığını yok sayarak yönetmelikler çıkardınız.
Şua iznimizi kısıtlayamayacaksınız, şua iznimizi kaldıramayacaksınız, izin vermeyeceğiz.
Biz radyasyon çalışanları tıbbın gören gözüyüz, biz radyasyon çalışanları halka teşhis ve tedaviyi sunan sağlık ekibinin vazgeçilmez parçasıyız. Biz iyonize radyasyonun zararlarını bile bile yetersiz ve yoğun çalışma şartlarında halkın sağlığı için kendini feda eden bir meslek gurubuyuz. Şua izinleri lütuf ya da ödül değil radyasyondan arınmak için verilen en temel sağlık hakkıdır.
Her şeye rağmen fedakarca sağlık hizmeti sunmaya devam eden radyoloji çalışanlarımızın 8 Kasım Dünya Radyoloji Günü’nü kutluyor, iyi ki varsınız diyoruz.