Sendikal Mücadelemiz Yargılanamaz!

10. Dönem 7. Merkez Temsilciler Kurulumuz, aralarında Eş Genel Başkanımız Selma Atabey ve önceki dönem Eş Genel Başkanımız Gönül Erden’in tutuklu bulunduğu ve önceki dönemlerde MYK üyeliği yapmış, önceki dönem Ankara Şube Eş Başkanı ve yönetim kurulu üyelerimiz olmak üzere toplamda sekiz arkadaşımızın yargılandığı davanın 3 Ekim 2022 günü Ankara Adliyesinde görülecek üçüncü duruşması öncesinde bugün Kahya Otel’de basın toplantısı düzenledi.

KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik ile KESK’e bağlı sendikaların genel merkez ve Ankara şube yöneticileri ile üyelerimizin de katıldığı açıklamada konuşan Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım yöneticilerimizin yarın görülecek duruşmasına katılım çağrısında bulundu.

Yıldırım sözlerine şöyle devam etti: “Aralarında Eş Genel Başkanımız Selma ATABEY ve önceki dönem Eş Genel Başkanımız Gönül ERDEN’in tutuklu bulunduğu ve önceki dönemlerde MYK üyeliği yapmış, önceki dönem Ankara Şube Eş Başkanı ve yönetim kurulu üyelerimiz olmak üzere toplamda 8 arkadaşımızın yargılandığı davanın üçüncü duruşması 3 Ekim 2022 günü Ankara Adliyesinde görülecektir. Önceki duruşmalarda görüldüğü üzere kendilerine atıfta bulunulan suçlar arasında sendikamızın pandemi döneminde yaptığı eylem ve etkinliklerin suç unsuru olarak yer aldığını üzülerek izledik. Biz biliyoruz ve anlıyoruz ki yıllardır halkın sağlık hakkına ve sağlık emekçilerin yaşadığı sorunlarına sahip çıkmak özellikle pandeminin başlangıcında herkesin korktuğu ve sustuğu dönemde taleplerimiz için yaptığımız eylem ve etkinlikler birilerini iyice rahatsız etmiş olmalı. Ayrıca ana akım medyada, haberlerde şubelerimiz ve işyerlerimizden pandeminin yönetilemediğini, yaşamak ve yaşatmak istiyoruz şiarıyla isyanımızı duyurmamız, kimilerini had bildirme, intikam alma arayışına itmiş olmalı. Bilinmeli ki; KESK ve bağlı sendikalar kurulduğu günden beri emekçilerin haklarını ısrarlı bir şekilde savunmuş ve halkın nitelikli kamu hizmeti alması mücadelesi vermiştir. Sağlık ve Sosyal Hizmet iş kolunda örgütlü olan sendikamız SES, kurulduğu günden beri nitelikli, ücretsiz, erişilebilir ve anadilinde sağlık ve sosyal hizmet mücadelesi yürütmeye amaç edinmiş ve bugünde aynı amaçla mücadelesine devam etmektedir. Kurulduğumuz günden beri sendikal mücadelemizi marjinalleştirme, bizleri de ötekileştirme çabalarıyla da mücadele etmekteyiz. 2007’de, 2009’da ve 2012’de KESK ve KESK’e bağlı sendika yöneticilerine yönelik gözaltı ve tutuklamalar yapılmış, fakat hem anayasa mahkemesi hem de AHİM’in bu konuda yapılan haksız gözaltı ve tutuklamaların hukuka aykırı olduğunun tespitini yapmıştır. Bu şekilde toplu açılan davaların birçoğunda arkadaşlarımızın tamamı beraat etmiştir.  Yukarıda anlattığımız yargısal süreç esasında siyasi iktidarın emek, barış ve demokrasi mücadelesi yürüten sendikamıza, sendikal örgütlülüğümüze yönelik yargı baskısının kesintisiz olduğunu göstermektedir. Her dönem doğruları söylemekten imtina etmeyen sendikamız ve yöneticileri yine hukuksuz bir yargı süreci ve asılsız iddialar ile yıpratılmak istenmektedir. Siyasi iktidar bu dava ile sendikamızın emek mücadelesini suç konusu yaparak mücadelemize zarar vermek istemektedir. Üstelik ortada suç teşkil eden hiçbir delil olmadığından bu oluşturdukları suç unsurlarını yine yaratıkları iftiracı tanıklar üzerinden yapmaya çalışmaktadır. İddianamede yer alan suçlamaların tarihsel seyri bile ortada bir iftira olduğunu kanıtlar niteliktedir. SES tarihi emekçilerin ve toplumun sağlık hakkı mücadelesinin tarihidir. SES tarihi aynı zamanda emeğin özgürleştiği demokratik bir sistem yaratma mücadelesidir. Bu davayla sağlık hakkı, sendikal haklar ve kadın mücadelesi de yargılanmak istenmektedir. Salgın döneminde hakları verilmeyen sağlık emekçileri için aktif mücadele eden sendikamızın faaliyetlerinin dava konusu yapılmasını kabul etmiyoruz. İktidarın yapması gereken halka ücretsiz ulaşılabilir nitelikli ve anadilinde sağlık hizmeti sunmak, sağlık emekçilerinin haklarını vermektir. Hak mücadelesi veren emek örgütlerini yıpratma çabası sonuç vermeyecektir. Bu hukuksuz davada yargılanan tüm arkadaşlarımız serbest kalıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz. Bu mücadelede; işkolumuzdaki emek ve meslek örgütleri başta olmak üzere, tüm demokrasi güçlerini 3 Ekim 2022 günü Pazartesi (yarın) 22. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmaya hep birlikte katılım sağlamak üzere 09:30 da Ankara Adliyesi ana giriş kapısı önünde buluşmaya davet ediyoruz.”

Yıldırım’ın ardından dava süreci hakkında bilgi veren Hukuk Danışmanımız Öztürk Türkdoğan ise “Bu davanın politik bir arka planı var, bu iddianameden açıkça anlaşılıyor. SES’in kurulduğundan bu yana halk sağlığını önceleyen bir çizgisi var. Covid döneminde yapılan açıklamaların suçlama konusu yapılması ileride çok konuşulacaktır. Açık ve gizli tanıkların dinlenmesi ertelenerek mahkeme süreci uzatılmaya çalışılıyor. Davanın seyri adil yargılama ve savunma hakkına aykırı bir şekilde yürütülüyor. İtirazlarımızı yaptık. Hukuk Türkiye’de uzun zamandır usulsüzlüklerle yürütülüyor. Arkadaşlarımızın özgürlüklerine kavuşması için yarın elimizden geleni yapacağız” diye konuştu.

Basın toplantısında konuşan KESK Eş Genel Başkanı Mehmet Bozgeyik de Türkiye’de hukuk krizi yaşandığına vurgu yaparak, sözlsrine şöyle devam etti: “SES’in sağlıkta yıkıma karşı verdiği mücadeleyi kamuoyu çok iyi biliyor. AKP ülkeyi yalan ve dolan siyaseti üzerinden yönetmeye çalışıyor. AKP’nin cemaatten devraldığı siyasallaşmış bir yargıyla karşı karşıyayız. Tüm muhalif kesimlere yönelik bir baskı ortamı var. Seçime gittiğimiz süreçte AKP kaos yaratarak varlığını sürdürmeye çalışıyor. Emekten, özgürlükten yana, laiklik mücadelesini yükselten ortak mücadeleyi yükseltmemiz lazım. Uluslararası emek örgütleri de dayanışmayı büyütüyor. Emek ve demokrasi güçlerini arkadaşlarımızın yarınki duruşmasına, dayanışmaya çağırıyoruz.”

 

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×