“Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin Ekonomik ve Sosyal Durumu” Anketimizin Sonuçlarını Açıkladık

Facebook
Twitter
WhatsApp

Merkez Yönetim Kurulumuz bugün genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek “Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin Ekonomik ve Sosyal Durumu” Araştırması Anketimizin sonuçlarını açıkladı.

19 Nisan-9 Mayıs 2022 tarihleri arasında 2063 katılımcı ile online olarak gerçekleşen “Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin Ekonomik ve Sosyal Durumu” anketimizin sonuçlarını açıklayan Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik hakları ile halkın sağlık ve sosyal hizmet haklarında sürekli gerileme ve kayıplar yaşadıklarına vurgu yaptı.

Anket sonuçlarını açıklayan Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım 29 Mayıs 2022 tarihinde sağlık emek ve meslek örgütleriyle birlikte Ankara’da gerçekleştireceğimiz “Emek Bizim Söz Bizim, Sağlık Hepimizin” mitingine de çağrı yaptı.

Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım’ın konuşması aşağıdadır:

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik hakları ile halkın sağlık ve sosyal hizmet haklarında sürekli gerileme ve kayıplar yaşamaktayız.

Bugün kamu çalışanları içinde en düşük temel ücreti işkolumuz emekçileri almaktadır. Yoğun çalışma koşulları, bitmeyen nöbetler, angarya çalışma, liyakatsiz yöneticiler eliyle uygulanan mobbing gibi birçok sorun ile uğraşırken bir de geçinme derdi çekmekteyiz. İşyerlerinde gezerken “Geçinemiyoruz!” “Tükendik!” “Ölüyoruz!” çığlıklarını duyuyoruz sürekli. Duyduğumuz bu çığlıkların işyerlerinden genel yansımasının ne olduğunu bütünlüklü olarak görmek ve kamuoyu ile paylaşmak istedik. Bu nedenle;

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak 19 Nisan-9 Mayıs 2022 tarihleri arasında, sosyal yaşantımızdaki gerilemeyi ve alım gücümüzdeki değişimi ortaya koymak için 2063 katılımcı ile online “Ekonomik ve Sosyal Durum” anketi düzenledik.

Araştırmamıza katılan sağlık ve sosyal hizmet emekçileri %19,24’ü 1. Basamak, %30,54’ü Devlet Hastaneleri’nde, %26,81’i ASHB (aile ve sosyal hizmetler bakanlığı), %9,36’sı ise Üniversite Hastaneleri’nde çalıştıklarını belirtmişlerdir.

Katılımcıların yaş ortalaması 41 iken ortalama çalışma sürelerini ise; 17 yıl 7 ay olarak beyan etmişlerdir. 31 yıl + süre çalışanlar ise katılımcıların %12,55’ini oluşturmaktadırlar.

Araştırmamıza katılanların cinsiyete ve medeni duruma göre dağılımlarına bakıldığında katılımcıların %53,08’i erkek, %46,68’i kadın, diğer ise 0.24 olarak beyan etmişlerdir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ortalama çocuk sayıları 1,25 olup, %35,53’ü 2 çocuğu, %30,59’u çocuğunun olmadığını beyan etmiştir.

Araştırmamıza katılan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %63,21’i lisans, %13,28’i yüksek lisans ve %5,24’ü doktora mezunu olup, katılımcılarının %97’sinden fazlası TÜİK tarafından açıklanan resmi enflasyon verilerinin kendi yaşamlarıyla örtüşmediğini belirtmişlerdir.

Türk-İş tarafından Nisan 2022 yoksulluk sınırı 17.340 TL iken, açlık sınırı 5,323 olarak açıklanmıştır. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %60,11’nin maaş aralığı 7 bin 500-10 bin TL’dir. Yani kısacası sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin neredeyse tamamı yoksulluk sınırının altında ve açlık sınırına yakın ücretlerle yaşam mücadelesi vermektedirler.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %99,56’sı gelirini yeterli bulmamaktadır.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %42,66’sı şu anki enflasyon rakamlarına göre insanca geçinebilmek için gelirlerinin 20 bin TL ve üzerinde olması gerektiğini söylemektedir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %71,45’i son bir yılda ekonomik koşullarının çok kötüye gittiğini beyan ederken, geriye kalan %27,19’u ise kötü olduğunu belirtmişlerdir. Yani sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %98,64’ü artık geçinememektedir, ekonomik durumları hiç iyi değildir.

Hemşirelerin %59,59’u, sağlık teknikeri/teknisyenlerinin %56,54’ü ekonomik sorunlardan kaynaklı ek nöbet tutmak zorunda kalmaktadır.

Araştırmamıza katılanların %24,10’u emekliliğini hak etmesine rağmen, %86,12’si ekonomik nedenler, emeklilikte yaşa takılma ve özellikle çocuk okutmaları nedeniyle emekli olamadıklarını beyan etmiştir.

Araştırmamıza katılanların ‘evinize hangi sıklıkla kırmızı et giriyor’ sorusuna her gün diyenler %1,60, haftada en az 1 öğün % 33.49, ayda en az 2-3 öğün % 41,40, 6 ayda en az 3-4 öğün %19.83, hiç tüketemiyorum diyenler %3,63 olarak ifade edilmiştir.

Yine ‘hangi sıklıkla meyve ve sebze tüketiyorsunuz’ sorusuna her gün diyenler %25.16, haftada 1-2 öğün %54.19, ayda 3-4 öğün %14.98, daha az sıklıkta diyenler %5.67 olarak ifade edilmiştir.

Araştırmamıza katılan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %89,09’u tatile çıkamadıklarını, %29,53’si sinema, tiyatro ya da konsere hiç gidemediklerini, %21,38’i yılda bir kez, %20,07’si ise altı ayda bir kez gidebildiklerini ifade etmişlerdir.

Araştırmamıza katılan sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %46,63’ü kirada oturduklarını beyan ederken, kiracı sağlık emekçilerinin %96,26’sı artık ev sahibi olmayacaklarını belirtmiş ve ömürleri boyunca tasarruf etseler bile kendi evlerinde oturma umutlarını yitirmişlerdir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %63,31’i işlerinden memnun değilken, teknik hizmetler kadrosunda görev yapanların %87,50’si, hemşirelerin %69,73’ü, hekimlerin %69,33’ü ve ebelerin %68,75’ünün işlerinden memnun olmamaları sağlık sisteminin çökmek üzere olduğunu gözler önüne sermektedir.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin işlerinden memnun olmama nedenleri incelendiğinde;

Ø Ekonomik nedenler

Ø İş yükü

Ø Mobbing, baskı

Ø Fiziksel, psikolojik ve sözlü şiddet

Ø Amirlerin keyfi uygulamaları

Ø Çalışma koşulları ve mesleki yönetmeliklerde yetersiz bakış açısı ile oluşturulan görev

tanımlamaları

Ø Değersizleştirme siyasal, sosyal nedenler,

Ø Meslek yasasının olmaması ve buna bağlı alanımızda yaşanan hak ihlalleri

Ø Siyasetçilerin hedef gösteren beyanları

Ø Bulaşıcı hastalık riski

Ø Görev tanımına uygun olmayan iş yapmamak

Ø İdarenin insafına kalan meslek tanımı

Ø Sınıfsal ayrım

Ø Hiç bir zaman son dönemdeki kadar değersizleştirildiğimiz olmamıştı

Ø İdarecilerin liyakat sahibi olmaması

Ø Adam kayırma

Ø Malzeme eksikliği

Ø İzinsiz ve tatilsiz bir yaşam

Ø Uyku bozukluğuna yol açan bir meslek olması,

gibi nedenler ön plana çıkmaktadır.

Sağlık kurumlarının şirketleştirildiği, performans-güvencesizlik-şiddet kıskacında kölece çalışma koşullarına mahkûm edildiğimiz apaçık ortaya çıkmaktadır.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %33,49’u yurtdışına gitme konusunda kararsızken, %70,7’si yurtdışına gitmeyi düşünmektedir. Sağlık lisansiyerinin %77,23’ü, hemşirelerin %76,83’ü sağlık teknikeri/teknisyeninin %72,21’i ve hekimlerin %57,81’i fırsatını bulsa yurtdışında çalışmayı düşünmektedirler. İmkân bulduğunda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %85,46’sı yurtdışına gidecektir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %86,86’sı imkânı olsa başka mesleği yapmak istemektedir. Teknisyenlerin %92,31’i, memurların %92,06’sı, hemşirelerin %91,92’si ebelerin %88,39’u ve hekimlerin %79,55’i imkân bulduklarında mesleklerini bırakacaklarını ifade etmiştir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %99,56’sı bugün itibariyle ülkenin ekonomik durumundan memnun olmadığını beyan ederken, çok kötü, hiç memnun değilim alım gücüm inanılmaz düştü, memnun değilim ama neden kaynaklandığını az çok bildiğim için bu kötü günleri atlatacağımıza inanıyorum, rezalet, bir ekonomi bu kadar kötü yönetilir, bu ülkeyi temiz dürüst insanlar gelirse belki düzelir ve düzelecek gibi beklenti ve umudunu yitirmeyen Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin de olduğunu belirtelim.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri yaklaşık gelirlerinin %19,75’ini gıda ve alkolsüz içecekler grubuna harcarken, %17,19’unu konut, su, elektrik, gaz ve diğer yakıtlar grubuna, %11,60’ını ulaşım grubuna, %9,96’sını ise bebek, çocuk bakımı ve kreş gibi zaruri harcamalarına ayırdıklarını beyan etmektedirler. Özellikle %2,89 lokanta ve oteller ile %2,54 eğlence ve kültür harcamalarının oransal olarak düşük olması sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik durumlarının sadece günlük zorunlu ihtiyaçlarını karşılayacak düzeyde olduğunun bir göstergesidir.

Ayrıca sosyal hayatlarının yok denecek kadar düşük olduğu, dışarıda aileleriyle yemek ya da kültürel etkinliklere katılamadıklarının en can alıcı göstergesidir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin %89,24’ü kredi veya kredi kartı borçları ile ancak hayatını idame ettirmektedir. Teknik hizmetlilerin %93,75’i, sağlık teknikeri/teknisyenlerinin %92,12’si, memurların %92,06’sı ve hemşirelerin %91,92 ile hekimlerin %78,27’si borçla geçindiğini belirtmiştir.

Değerli basın emekçileri;

Türkiye geneli 71 ilden ve 2063 kişinin cevap verdiği anket verilerimiz yukarıdaki gibidir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri ağır çalışma koşulları, uzun nöbetler, eksik istihdam, sağlıkta şiddet, özlük haklarının aşındırılması ve yoksulluk sınırının da altında kalan aylık gelir nedeniyle zor durumdadır. Hepsi birden ‘Geçinemiyoruz’ demektedir.

Ödediğimiz yüklü vergiler yetmezmiş gibi 14 kalemde alınan katkı, katılım için ilave ücretler, aylar sonrasına verilen randevular, elektronik sıralar ile sağlık hizmeti hem erişilmez hem de pahalı hale gelmiştir. Artık halkımız için gerçek anlamda yeterli sağlık hizmeti verilememektedir. Sağlık sistemi çalışanı ve hastasına karşı yetmezlik içindedir.

Bu nedenle;

Sağlık emekçilerinin taleplerini karşılayacak, emekli maaşına da yansıyacak yeterli aylık gelir ve çalışma koşullarının iyileştirilmesi amacıyla ivedilikle planlama yapılmalı ve yaşam pratiğine geçirilmelidir. Bir an önce TBMM’sine getirilecek düzenlemede

unvan, kadro, derece, kıdem gözetilerek tüm sağlık çalışanı meslek grupları adına iyileştirme yapılmalıdır. Ek gösterge 3600, 7200, özel hizmet tazminatı oranlarında artış esas alınmalıdır. Ankette de ortaya çıktığı gibi kurumlarımızda liyakat esas alınmalı, baskı, mobbing, ihraçlar, güvenlik soruşturmaları, sözlü ve fiziki şiddet ve bunlara yol açan sebepler ortadan kaldırılmalıdır. Pandeminin başından beri özveri ile pandemi ile mücadele ederken bir yandan da haklarımız için defalarca kez iş bıraktık. İş yerleri önünde, alanlarda açıklamalar, mitingler, kol yürüyüşleri gerçekleştirdik. Yürüttüğümüz mücadele sonucunda Sağlık Bakanlığı ve iktidar tarafından vaatlerde bulunuldu, sözler verildi. Ancak halen verilen vaatler yerine gelmiş değil. Biz de haklarımızı alıncaya kadar mücadeleye devam edeceğiz.

Bu mücadele tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için,

Bu mücadele bu ülkede yaşayan ve sağlık hizmetlerine erişemeyen milyonlar için,

Bu mücadele bağımlılık ilişkisi yaratan ve milyonlarca yurttaşı kapısına mahkûm eden sosyal hizmet politikalarının hak temelli sağlanması içindir.

Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik hakları ile halkın sağlık ve sosyal hizmet hakkını bir kez daha talep etmek için 29 Mayıs 2022 günü işkolumuzdaki emek ve meslek örgütleri ile birlikte beyaz miting gerçekleştireceğiz.

Bu tablodan rahatsız olan tüm sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini, “başka bir sağlık, başka bir sosyal hizmet mümkün” diyen halkımızı ve örgütlü yapılarımızı “Emek Bizim, Söz Bizim! Sağlık Hepimizin!” demeye, Ankara’yı hep birlikte beyaza boyamaya davet ediyoruz.

Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçilerinin Ekonomik ve Sosyal Durumu Anketimizin Sonuç Raporu için tıklayınız 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]