Bugün Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan veriler hayat pahalılığında son 20 yılın rekorunun kırıldığını gösteriyor.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından bugün açıklanan verilere göre enflasyon nisanda aylık %,7,25, dört aylık %31,71, yıllık ise %69,97 artmıştır. Ulaştırma enflasyonu yıllık %105,86 artarken, gıda enflasyonu ise yıllık %89,10’a tırmanmıştır.
Sadece tüketici enflasyonu değil, üretici enflasyonu da rekor üstüne rekor kırmaktadır. TÜİK verilerine göre Üretici Enflasyonu (Yİ-ÜFE) aylık %7,67, yıllık %121,82 artmıştır. Akaryakıt ürünlerine, elektriğe, doğalgaza yapılan fahiş zamlar sonucunda üretici enflasyonu Elektrik-Gaz-Buhar ana harcama grubunda yıllık %247,50, enerji ana grubunda %229,68 artmıştır.
Bilindiği üzere üreticilerin giderlerinde, maliyetlerinde yaşadıkları artışı ürün fiyatlarını artırarak nihai olarak tüketiciye yansıtması kaçınılmaz bir durumdur. Dolayısıyla üretici enflasyonundaki bu olağanüstü artış iğneden ipliğe zam sağanağının önümüzdeki günlerde de devam edeceğini, dolayısıyla tüketici enflasyonunun yükselmeye devam edeceğini göstermektedir.
Öte yandan bağımsız iktisatçılardan oluşan Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAGRUP) bugün açıkladığı veriler TÜİK rakamlarının vatandaşlar olarak yaşadığımız gerçek enflasyonu gizlemek için takla attırılan rakamlardan ibaret olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır. Nitekim ENAGRUP verilerine göre yıllık enflasyon %156,86’ya ulaşmıştır.
Her şeyden önemlisi yaşamsal ihtiyaçlarımız için kullandığımız her şeye zam sağanağı devam etmesine, enflasyon rekor üstüne rekor kırmasına rağmen ülkeyi yönetenler hayat pahalılığını engellemeye dönük hiçbir önlem almamakta, hiçbir program açıklamamaktadır. Bunun yerine 84 milyon sadece dilek ve temennilerden ibaret açıklamalarla oylanmak istenmektedir.
“Bütçe disiplininin bozulacağı” gerekçesi ile ücreti daha yılın ilk iki ayında eriyen asgari ücretliler, emekliler, işçiler, kamu emekçileri göz göre göre sefalete terk edilmektedir.
Bayram başta emekliler olmak üzere milyonlarca yurttaşa adeta zehir edilmiştir. Milyonlarca emeklinin 2018 yılında 1.000 TL olan bayram ikramiyesi aradan geçen dört yılda sadece 100 TL artışla 1.100 TL olmuştur. Buna rağmen Temmuz ayında maaşlara yansıtılacak olan TÜİK enflasyon farkı milyonlarca emekliye, kamu emekçilerine “maaş zammı müjdesi” diye yutturulmak istenmektedir.
Kısacası maaşları-ücretleri yaşanan gerçek enflasyon ile uzaktan yakından ilgisi olmayan TÜİK enflasyonuna endekslenen milyonlarca çalışan yıllardır kaybetmeye devam etmektedir.
Bir kez daha altını çiziyoruz. Enflasyona göre maaş zammı “sıfır” zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.
İğneden ipliğe, ekmekten suya zam devam eden zam sağanağı sonucunda TÜİK enflasyonu bile daha yılın ilk dört ayında %31,71 artmıştır. Yaşadığımız gerçek enflasyon ise bunun en az iki katıdır.
Araştırma birimimiz KESK-AR verilerine göre dört kişilik bir ailenin açlık sınırı 5.529 TL’ye, yoksulluk sınırı 18.012 TL’ye ulaşmıştır.
Buna göre:
- Yaklaşık on milyon asgari ücretli çoktan açlık sınırının altında kalmıştır.
- Bugün itibari ile ortalama 4 bin 674 TL olan ortalama kamu emekçisi emeklisi maaşı da açlık sınırı altında kalmıştır.
- Yirmi yıl önce asgari ücretin 3 katına denk gelen ortalama kamu emekçisi maaşı ise bugün 1,1 katına yani neredeyse asgari ücret seviyesine gerileyerek 6.623 TL’de kalmıştır. Dolayısıyla ortalama kamu emekçisi maaşı ile açlık sınırı arasındaki makas alabildiğine kapanmıştır.
Tablo ortadadır. Altı milyon kamu emekçisine ve emekliye TÜİK enflasyonu dayatılan 6. Dönem “toplu sözleşme” çoktan kadük olmuştur.
Gittikçe ağırlaşan koşullarda hiç kimsenin altı milyon kamu emekçisinin ve emeklinin yılın başında yapılan %7,5 sefalet zammı ile yetinmesini istemeye hakkı yoktur.
Maaş artışlarımızı TÜİK enflasyonuna göre belirleyen “toplu sözleşmelere” imza atarak kamu emekçiklerinin ve emeklilerinin sefalete itilmesine sebep olanlar bugün aylık ya da üç aylık eşel mobil sistemi önermektedir.
Oysa sürekli dikkat çektiğimiz üzere yaşadığımız gerçek enflasyon TÜİK tarafından açıklanan verilerin en iki katı bir hayat pahalılığı yaşandığını ispatlamaktadır. Bu durumda aylık ya da olmadı üç aylık TÜİK enflasyon rakamlarının maaşlara yansıtılmasını talep etmek milyonlarca emekçiyi “ölümü gösterip sıtmaya razı etme” politikasının bir ürünü olmaktan öteye geçemeyecektir.
Tek çözüm Temmuz ayını beklemeden tüm kamu emekçilerinin, emeklilerin maaşlarını insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çekmekten, evrensel sendikal normlara uygun grev hakkı ile tamamlanmış gerçek bir toplu sözleşme sistemini hayata geçirmekten geçmektedir.
Bunun için:
- Tüm tüketim maddelerine yapılan zamlar geri alınmalı, KDV tamamen kaldırılmalıdır.
- Tükettiğimiz her şeye zam olarak yansıyan akaryakıt ürünlerinde ÖTV ve KDV sıfırlanmalıdır.
- İlk aşamada: Sadece geçtiğimiz dört ayda yaşadığımız kayıpların telafi edilmesi için maaşlarımız 2022 yılının başından itibaren geçerli olmak üzere seyyanen 2 bin 200 TL artırılmalı, ardından maaşlarımıza dört aylık enflasyon farkı (%24,21) eklenmelidir.
- İkinci aşamada: Temmuz ayında en düşük kamu emekçisi maaşı; kira, yakacak, ulaşım gibi sosyal ödemelerle yoksulluk sınırının üzerine çıkarılmalıdır.
- Asgari Ücret Tespit Komisyonu Aralık ayı beklenmeden hemen toplanmalı, asgari ücret insanca yaşamaya yetecek bir seviyeye çıkarılmalıdır.
- Bayramlarda tüm çalışanlara net asgari ücret tutarında bayram ikramiyesi verilmelidir.
- Halkın, emekçilerin cebinden alıp, beşli çeteye, yandaşlara aktarmanın aracı olan Kamu Özel İş birliği Projeleri, Döviz Garantili İhaleler sonlandırılmalıdır.
- Özelleştirmeler iptal edilmelidir. Başta enerji üretim ve dağıtım şirketleri olmak üzere özel sektöre peşkeş çekilen tüm işletmeler, fabrikalar kamulaştırılmalıdır.
Hangi sendikaya üye olursa olsun ya da olmasın, tüm kamu emekçilerini insanca yaşamaya yetecek bir maaş talebine sahip çıkmaya, emeğin haklarını korumak için birlikte mücadele etmeye, “Gerçek Sendikacılığın Evinde” KESK’te birleşmeye davet ediyoruz.
KESK Yürütme Kurulu