AKP milletvekillerince 2018 yılı Kasım ayında “Torba Yasa” olarak TBMM’ye sunulan yasa tasarısının 5. Maddesinde OHAL KHK’leri ile ihraç edilen veya güvenlik soruşturması nedeniyle kamuda çalışması engellenen hekimlerin çalışma ve eğitim hakkını ihlal eden bir düzenleme yer almakta idi.  Tasarı bu nedenle sendikamız Türk Tabipleri Birliği tarafından eleştirilmiş, tasarıya karşı eylem ve etkinlikler yapılmıştı.

13 Kasım tarihinde maddenin TBMM Genel Kurulunda görüşüleceği açıklanması üzerine Anayasal hakları ihlal edilerek OHAL KHK’leri ile kamu görevinden ihraç edilen üyelerimiz Onur Erden ve Mihriban Yıldırım, tasarı maddesi ile ilgili eleştirilerini demokratik bir biçimde ifade etmek üzere, TBMM önüne gitmiş, fikirlerini ellerinde tutukları dövizlerle ifade etmek istemişlerdi.

“Yaşamak ve Yaşatmak istiyoruz” “Eğitim ve Çalışma Hakkımız Engellenemez” diyen üyelerimiz gözaltına alınmış, haklarında Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası uygulanmıştı.

Hukuk büromuzun idari para cezasına yaptığı itirazın reddedilmesi üzerine üyelerimiz adına Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) bireysel başvuruda bulunuldu.

Anayasa Mahkemesi üyemiz Onur Erden’in başvurusuyla ilgili olarak toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Anayasa Mahkemesi’nin 31.03.2022 tarihli 2019/5403 sayılı kararı 26 Mayıs 2022 tarihinde resmi gazetede yayınlandı.

Anayasa Mahkemesi: Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkına yönelik müdahale kanunilik şartını taşımıyor.

Bilindiği üzere Ankara’da özellikle OHAL ilanından bu yana toplantı ve göster yürüyüşü hakkına yönelik müdahaleler kesintisiz olarak devam ediyor. Bu müdahaleler uzunca bir süre Ankara Valiliğinin hukuka aykırı şekilde alınan süresiz yasaklama kararlarına dayanarak yapılmakta idi.

Üyelerimizin Kabahatler Kanunu kapsamında idari para cezası ile cezalandırılmasının hukuki gerekçesi olarak Ankara Valiliğinin “zeytindalı operasyonu” gerekçesiyle aldığı yasaklama kararı gösterilmişti. Üyelerimiz, OHAL süresinde OHAL Kanununa dayanarak ve “zeytindalı operasyonu” gerekçe gösterilerek alınmış yasaklama kararı gerekçe gösterilerek OHAL kalktıktan sonra idari para eczası ile cezalandırılmıştır.

Anayasa Mahkemesi kararında üyelerimize yönelik müdahalenin kanunilik unsuru taşımadığını tespit etti. Anayasa Mahkemesi kararında

38. 2935 sayılı OHAL Kanunu ve burada öngörülen tedbirlerin yalnızca OHAL’in devam ettiği süre ve yerlerde uygulanabileceği açıktır (bkz. §§ 19, 20). Bu durumda Valiliğin 21/1/2018 tarihli yasaklama kararının verildiği tarihte ülke genelindeki OHAL devam ediyor ise de 19/7/2018 tarihinde sona ermiştir. Başvurucu hakkında; söz konusu yasaklama kararının OHAL’in sona erdiği 13/11/2018 tarihli eylem nedeniyle hükmedilen idari para cezasına kanunilik şartını karşılayan bir dayanak oluşturduğunu kabul etmeye imkân bulunmamaktadır. Nitekim Valiliğin 21/1/2018 tarihli kararı 2935 sayılı Kanun’a dayanarak alınmıştır ancak 13/11/2018 tarihli eylem esnasında OHAL mevcut değildir ve söz konusu etkinliğe yapılan müdahale bir OHAL tedbiri olarak değerlendirilemez.” Değerlendirmesine yer verilmiştir.

Kararda ayrıca:

  1. Görüldüğü üzere kanun koyucu her iki Kanun yönünden de bir toplantı ve gösteri yürüyüşüne müdahale edilebilmesi için belirli şartların sağlanmasını ve belirli sürelerle müdahale edilebileceğini düzenlemektedir. Söz konusu düzenlemelerle bir toplantı ve gösteri yürüyüşü ancak belirli sürelerle ertelenebilir yahut yasaklanabilir. Bu kapsamda Valiliğin söz konusu izne bağlama kararının kısıtlama süresinin on beş günle sınırlandığı 5442 sayılı Kanun’un 11. maddesinin (C) bendi veya toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin ertelenebileceği sürenin bir ayla sınırlandırıldığı 2911 sayılı Kanun’un 17. maddesi uyarınca verildiğinin kabulü de mümkün görünmemektedir. Nitekim söz konusu iki Kanun hükmü uyarınca da “Zeytin Dalı operasyonu devam ettiği sürece” şeklinde ucu açık ve belirsiz bir süreyle yasak süresi belirlenemeyeceği açıktır. Öte yandan 2911 sayılı Kanun müdahalenin belirli bir toplantıya yönelik olarak yapılabileceği düzenlemesini içermesine karşın Valiliğin ilgili kararında her türlü toplantının yasaklandığı görülmektedir. Böyle bir düzenlemenin de ilgili Kanun gereğince yapılamayacağı açıktır.

Değerlendirmelerine yer verdi.

Karar 15 Temmuz sonrasında Ankara’da ve pek çok ilde alınmış süre bakımından sınırsız ve her türlü toplantıyı yasaklayan kararlara dayanarak yapılan müdahale, engelleme ve idari para eczalarının hukuka aykırılığını ortaya koyması bakımından önem taşıyor.

Karar için tıklayınız

 

  

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]