Ankara Şubemizin “Pandemide Tıkanan Sağlık Sistemi ve Sunulamayan Sağlık Hizmetleri” başlıklı raporu aşağıdadır:
Pandemide Tıkanan Sağlık Sistemi ve Sunulamayan Sağlık Hizmetleri
2022 yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı ile 2021 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı yayını karşılaştırıldığında pandeminin yıkıcı etkisi çok net olarak ortaya çıkmıştır.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 2020 yılında söylediği “önümüzdeki yıllar için ölüm sayıları artacaktır” açıklamasının nedeni belli olmuştur “2022 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı” ile pandemide aksayan sağlık hizmetleri kamuoyuna açıklanmıştır.
Açıklanan programda ameliyat sayılarına bakıldığında; *2019 yılında; Sağlık Bakanlığı + üniversite hastaneleri + özel hastaneler 5,2 milyon ameliyat gerçekleşirken, 2020’de bu sayı 3,7 milyon olmuştur. İki yıl arasında 1,5 milyon ameliyat sayısı farkı bulunmaktadır. Yaklaşık 1,5 milyon ameliyat sayısı farkı teşhis edilemeyen kanser vakaları, teşhis edilemeyen kardiyovasküler sistem hastalıkları, kadın hastalıkları vb. demektir. Bir önceki yıla göre 1,5 milyon eksik ameliyat, hastaların ya 2020 yılında tedavi edilmemeleri nedeniyle vefat ettikleri ya da insanların önümüzdeki yıllarda daha ciddi sağlık sorunları yaşayacakları ve maalesef ölümüzdeki yıllarda ölüm sayılarını artacağını göstermektedir.
*Sağlık Bakanlığı’na bağlı hastanelerde 2019 yılında 2,8 milyon ameliyat gerçekleştirilirken, pandemide 2020 yılında bu sayı 1,6 milyon olmuştur. Pandemide Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 1,2 milyon eksik ameliyat yapılmış, ameliyat sayısında azalışın %42 oranında gerçekleştiği görülmektedir.
*Özel hastane ameliyat sayıları 2019’da 1,5 milyon iken 2020’de sayı 1,4 milyon olarak görülmektedir. Pandemide özel hastanelerde sadece 79 bin eksik ameliyat olmuş, ameliyat sayısında ki azalış %0,5 olmuştur. Pandemi maalesef yoksullara Genel Sağlık Sigortası (GSS) kapsamındaki tedavilere mahkum olanlara ölüm getirmiştir. Parası olan ise özel hastaneler üzerinden tedavilerini olmuşlardır.
Hastaneye yatışlara bakıldığında;
*2019 yılında Sağlık Bakanlığı hastaneleri + üniversite hastaneleri + özel hastanelerle 13,8 milyon kişi yatarak tedavi olurken, 2020’de bu sayı 10,6 milyon olmuştur. Bir önceki yıla göre 3,2 milyon kişi yatarak tedavi olamamıştır. Bu azalış Sağlık Bakanlığı hastanelerinde %29, özel hastanelerde ise %11 olması sağlık hizmetlerinde erişim sorununun pandemide belirginleştiğini göstermektedir.
*Yine 2019 yılında Sağlık Bakanlığına bağlı hastanelerde 7,7 milyon kişi yatarak tedavi olurken 2020 yılında pandemide 5,5 milyon kişi yatarak tedavi olmuştur (bu sayıda çoğunlukla Covid tedavisi için yatış ). Yatarak tedavi olan kişi sayısında 2,2 milyon azalma olduğu görülmektedir. Bu kişiler başta kanser hastaları olmak üzere kronik hastalığı olan ve ertelenmesi riskli olacak hastalıklar nedeniyle birçok hastanın teşhisinin konulamadığı, tedavisini alamadığını veya ertelendiğini göstermektedir.
Pandemide özel hastanelerde yatak doluluk oranlarına bakıldığında, bir yatağın yıl boyunca 68 kişi tarafından kullanırken, Sağlık Bakanlığı hastanelerinde 35 kişi tarafından kullanıldığı tespit edilmiştir. Ertelenen sağlık hizmetlerinin nedeni Sağlık Bakanlığı’nın sağlıkta dönüşüm programına kurban ettiği sağlık sisteminin sonucudur. Pandemiye tamamen hazırlıksız yakalanması ve başta devasa şehir dışında hastaneleri ve örgütlenme sorunudur. Sağlık Bakanlığının pandemide yönetememe hali tedavi hizmetlerinde bu verilerle daha belirgin ortaya çıkmaktadır.
Sağlık Bakanlığı artan ölüm vakalarına yönelik yaptığı açıklama 2020 yılı ölüm sayılanın beklenenin çok üstünde olacağı ve önümüzdeki 3 yıl boyunca ölümlerin 2-3 kat olacağı vurgusu ile toplumu engellenebilir ölümlere hazırladığı görülmektedir. Bu ülkenin sağlık sistemlerinden ve sağlık göstergelerinden Sağlık Bakanı sorumludur. Nasıl şehir hastanelerinden gurur duyuyorsa bu sağlık göstergelerini de kamuoyuna doğru okuyarak aktarmalıdır. Sorumluluğu önlem almak ve alınmasını sağlamak olan Sayın Bakan Koca’nın ölümleri beklemek ya da seyirci kalmak gibi açıklamaları kabul edilemez.
Türkiye’de iktidar pandemi politikalarını “Temizlik, Maske, Mesafe” ile vatandaşın alacağı/alması gereken önlemlere indirgerken, diğer ülkelere baktığınızda, Devletler pandeminin belirleyici sorumluluğunu almıştır. Örneğin Güney Kore pandemi de “3T” kuralını uygulamıştır “Test, Tanı ve Tedavi” stratejisi ile vatandaşın tüm sağlık hizmetlerini pandemi dönemi üstlenmiştir.
İktidar tarafından sokağa çıkma yasağı, 65 yaş üstü vatandaşın izinle hastanelere başvurma şartı, iller arasında seyahat yasağı, temiz hastane kapsamında alternatiflerin belirlenmemesi, etkili test yöntemleri stratejisinin uygulanmaması, devletin pandemide sorumluluğu vatandaşa yüklemesi, acil durumlarda sağlık örgütlenmesi politikasının olmaması, süreç içerisinde sağlık hizmetlerine ulaşılabilir hizmet yapısının belirlenmemesi, aile sağlığı sisteminde yozlaşma, AÇSAP, VSD ve Semt Polikliniklerinin güçlendirilerek hizmete sunulmaması hizmete ulaşımı etkilemiştir. Şehir Hastaneleri ile kapanan sağlık kurumları, sağlık hizmetlerine erişim sorunun en önemli nedenidir.
Sonuç olarak;
- Pandemide toplumun etkin sağlık hizmeti alamadığı, yatışı gerektiren durumda hastaneye yatarak tedavi olamadığı,
- Kronik hastalığa sahip bireylerin rutin kontrollerini yaptıramadığı,
- Ameliyat olması gereken bireylerin özel hastanelere yönlendirildiği?
- Hasta bireylerle sağlık emekçilerinin karşı karşıya bırakıldığı,
- Ertelenen sağlık hizmetlerinin sorununun sağlık örgütlenme modeli kaynaklı olduğu görülmektedir.
Pandemi üçüncü yılına girerken tüm bu eksikliklerin görülmesine rağmen gerekli önlemler alınmamış ve halkın sağlık hizmetlerine ulaşamama sorununa seyirci kalınmıştır.
Ülkemizde maalesef önlenebilir ölümlerin engellenmemesi kaynaklı pandemide sorunlu bir dönem yaşadık ve önümüzdeki yıllar da sorunların ortaya çıkacağı bir dönem olacaktır. 14.01.202
SES Ankara Şube