Mardin Şubemiz, Mardin Tabip Odası ve Mardin Diş Hekimleri Odası Mardin, Didim ve Adana’da sağlık emekçilerine yönelik şiddeti protesto etti.
Mardin Park Hastanesi önünde yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Gün geçmiyor ki ülkemizde sağlık emekçilerini ve sağlık ortamında çalışan emekçileri hedef alan sağlıkta şiddet haberi duyulmasın. Hekimler ve tüm sağlık emekçileri önlüklerinin beyazına sahip çıkma, özlük hakları, iş, aş sorunları dışında, hastalarına hizmet verirken sağlıkta şiddet sorunuyla da mücadele etmek zorunda kalmaktadırlar. Üç gün önce Aydın Didim Devlet Hastanesi’nde, önceki gün Mardin Park hastanesinde ve dün Adana’da bir hastanede sağlık emekçileri hasta veya hasta yakınları tarafından saldırıya uğradı. Artık sağlık sistemi biz sağlık emekçilerinin adeta canına kasteden bir canavara dönüşmüş durumda. Sağlıkta şiddetin sorumlusu sistemdir. Sağlık sisteminde yaşanan neo-liberal piyasacı dönüşümle beraber toplumcu sağlık sistemi terkedilmiş, öznel bir sağlık sistemi teşvik edilmiş, yurttaşlar ve hastalar tüketici veya başka bir deyişle ‘’müşteri’’, sağlık hizmeti sunan tesisler özel olsun, kamuya ait olsun birer fabrika, hekimler dâhil tüm sağlık emekçileri de bu fabrikaların işçileri haline dönüştürülmüştür. İktidarın popülist ve kışkırtılmış sağlık politikalarıyla bu sağlık fabrikaları yurttaşların istedikleri sağlık hizmetini istedikleri şekilde tüketebilecekleri işletmeler haline dönüştürülmüştür. İyi hekimlik ve sağlık hizmeti artık neredeyse tamamen bir nostaljidir ve hatta meslek etik ilkelerine göre hizmet vermeye çalışmak adeta şiddete davetiye çıkaran bir hal almıştır. Neredeyse iki yılını tamamlayan, tüm dünyayı olduğu gibi ülkemizi de kasıp kavuran Covid-19 pandemisi döneminde tüm uyarılarımıza rağmen salgın yönetimindeki yanlış politikalarında maalesef katkısıyla sağlık emekçilerinin iş yükü katlanarak artıp tükenme noktasına, sağlık hizmetleri çökme noktasına gelmiş, 530 sağlık emekçisi Covid-19 hastalığı nedeniyle yaşamını kaybetmiştir. Kötü pandemi yönetiminden kaynaklı yurttaşların sağlık hizmetine erişiminde de çok ciddi sıkıntılar yaşanmış, Covid dışı fazladan ölümlerde katlanarak artmıştır ve artmaya da devam etmektedir. Beraberinde özellikle son bir yıldır giderek ağırlığı artan ekonomik krizden kaynaklı enflasyon ve hayat pahalılığından hekimler ve sağlık emekçileri tüm ücretli çalışan emekçiler gibi doğrudan etkilenmiş ve geçim derdinin zorlaştığı bir döneme girilmiştir. Genelde toplumda şiddet artmış, özelde de sağlık sisteminde yaşanan çarpıklıklar sağlıkta şiddetin daha da katlanarak artması sonucunu doğurmuştur. Sağlıkta şiddete, sadece mevcut cezalarla çözüm bulabilmek imkânsızdır. Bu yıl Nisan ayında Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu’nda yapılan düzenlemeler ile sağlıkta şiddet suçlarının cezaları ağırlaştırılmış olmasına rağmen maalesef sağlık emekçilerini hedef alan saldırıların faillerinin etkin soruşturulmadığını, cezaların caydırıcı olmaktan uzak şekilde verildiğine şahit olmaktayız. Bu da sağlıkta yaşanan şiddetin bir nevi cezasız kalmasına ve sağlıkta şiddeti neredeyse teşvik eden sonuçlara yol açmaktadır. Sağlıkta şiddetin sağlık emekçilerinin köleleştirilmesi için kendilerine uygulanan bir araç olduğu bilinmelidir. Kamusal yapıda uzun süredir devam eden ve son dönemde şehir hastaneleri adı altında kamu-özel ortaklığı biçiminde uygulanmaya başlanan özelleştirmelerin ve hastalara “müşteri” sıfatını yerleştirme çalışmalarının; sağlık emekçilerinin güvenli çalışma ortamlarının olmamasının, bulunduğumuz ekonomik ve siyasi ortamın; ülkemizde, iktidarlar düzeyinde dahi normalleştirilen şiddet ve nefret söylemlerinin; ülkede adalete duyulan güvensizliğin etkilerini de görerek, bütünlüklü bir mücadele yapılmalıdır. Uyarıyoruz! Ülkeyi yönetenleri sağlıkta şiddeti görmezden gelen, kışkırtan söylem ve politikalardan vazgeçmeye, etkin bir sağlıkta şiddet politikası için tabip odaları ve sağlık emek örgütleriyle birlikte hareket etmeye, onların talep ve önerilerini dinlemeye davet ediyoruz.”