Çanakkale Şubemiz, yatırılmayan ek ödemelerle ilgili Mehmet Akif Ersoy Çanakkale Devlet Hastanesi önünde açıklama yaptı.
Örgütlenme gezileri kapsamında Çanakkale’de bulunan Genel Sekreterimiz Pınar İçel’in de katıldığı eylemde açıklama yapan İş Yeri Temsilcimiz Atilla Saraçoğlu şöyle konuştu: “Gün geçmiyor ki yeni bir mağduriyet daha yaşamayalım, mağduriyetlerimiz katmerlenmesin. Yine sözün bittiği noktada, yeni bir ortak etkinlikle huzurlarınızdayız. Salgının boyutu gün geçtikçe artarken, sayıca azalan, yoğun çalışma temposuyla tükenen, genelgelerle hakları gasp edilen, ücretleri iyileştirilmeyen, işyerlerinde giderek artan şiddete maruz kalan, hastane yönetimlerinin baskı ve mobbingiyle uğraşmak zorunda bırakılan sağlık çalışanları olarak bir kez daha sesleniyoruz: Halkımızın sağlığı için canla başla çalışan bizlerin ruh halini önemseyin, mali ve özlük haklarımızı gasp etmeyin, emeklerimizin karşılığını verin. Bugün açlık sınırı asgari ücretin üzerine çıkmış, yoksulluk sınırı 9.000 liraya dayanmıştır. Maaşlarımız her geçen gün erimektedir. Hızla yoksullaşıyoruz. Bizler kamusal sağlık hizmeti üretiyoruz. Halk sağlığı hizmetleri mal değildir, satılıp gelir elde edilemez. Sağlık kurumları ve hastaneler ne ticarethanedir, ne de bakkal dükkanı! Hastanelerin gelirine göre maaş ödenemez. Maaşlarımız ne borsa endeksidir, ne de döviz kuru! Halkın sağlığı da emeklerimizin karşılığı da performansla ölçülemez. O yüzden ne atletiz ne de yarış atı. Her ne hikmet ve hangi akla hizmetse, insan sağlığı gibi hassas bir mesele kılı kırk yaran hesaplara, oranlara, sayılara boğulmuş; bakılan hasta, istenen tetkik, yapılan ameliyat sayısı karşılığı olarak “performans” denen ucube bir sistem ortaya çıkmıştır. Gelirlerimiz arasında korkunç uçurumlar yaratan, büyük haksızlık ve eşitsizliklerin aracı olan, çalışma barışını ve iş huzurunu bozan bu ucube sistemin sonuna gelinmiştir. Örnek vermek gerekirse; Çanakkale Devlet Hastanesi Ocak ayı döner sermaye ödemesinden doktorların ancak 5’te biri yararlanmış, başka hiçbir sağlık çalışanına ödeme yapılmamıştır. Şubat ayında Hastanede dağıtılabilecek bir döner sermaye olmadığı için, Covid servis ve yoğun bakımlarında çalışanlara bile ek ödeme yapılmamıştır. Oysa tüm çalışanlar aynı işi yapmaya, aynı yoğunlukta çalışmaya devam etmektedir. Korkarız ki; bunun bir sonraki aşaması taban maaşların geç ödenmesi, eksik ödenmesi ya da ödenememesidir. Umarız yanılıyoruzdur. Bugüne kadar “pes doğrusu bu da olmaz, bu kadarı da olmaz” dedirtenler utansın. Bize hakkınız ödenmez dediniz ve ödemediniz. Alkışlanmaktan daha fazlasına ihtiyacımız var. Hakim savcılar baktıkları dava, polisler yakaladıkları suçlu, mühendisler yürüttükleri proje, öğretmenler öğrenci sayısı üzerinden maaş almıyorsa; sağlık çalışanlarına da hasta, ameliyat, tetkik sayısı üzerinden maaş ödenemez! Bizleri daha fazla tüketmeden ve acilen;
– Maaşlarımızı kamusal güvenceye kavuşturun,
– Enflasyon kaynaklı ekonomik kayıplarımızı telafi edin,
– En düşük sağlık çalışanı maaşını yoksulluk sınırına endeksleyin,
– Eğitim durumuna, liyakate, statüye, emek yoğunluğuna, üstlenilen riske uygun düşen adil bir ücretlendirme sistemine geçin,
– Güvenli çalışma ortamı sağlayın ve sağlıkta şiddete son verin,
– İdari baskı ve mobbingi sonlandırın,
– Çalışanları bölmeyin, İdareye yakın sendikalara geçmeye zorlamayın.”
Ardından söz alan Genel Sekreterimiz Pınar İçel ise “Türkiye’de salgın değil algı yönetimi yapılmaktadır. Alınmayan toplumsal önlemler, lebaleb kongreler sonucu 26 Şubatta 17 olan kırmızı il sayısı 58e çıkmıştır. Salgının üçüncü dalgasını yaratanlar yine sorumluluk almamakta, sağlık emekçilerini ölümüne çalıştırmaktadır. Bu süreçte 392 arkadaşımızı kaybettik. Hala önlemler alınmazken emeğimizin karşılığı da verilmemektedir. Gerekli önlemler alınsın, emeğimizin karşılığı verilsin, ek ödemeler yatırılsın. Yoksulluk sınırı üzerinde temel ücret istiyoruz. Covid-19 amasız fakatsız meslek hastalığı sayılsın, 3600’den başlayarak ek gösterge verilsin, gerçek yıpranma payı verilsin, sağlıkta şiddet durdurulsun, güvenceli kadrolu atama yapılsın” dedi.