Ankara Şubemiz ile Ankara İSİG Meclisi: Dün Ostim’de, Bugün Hastanelerde İş Cinayetleri Devam Ediyor! Sömürüye ve Salgına Karşı Yaşamak ve Yaşatmak İçin Örgütlenmeye

Facebook
Twitter
WhatsApp

Ankara Şubemiz ile Ankara İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) Ostim’de “Dün Ostim’de, bugün hastanelerde iş cinayetleri devam ediyor! Sömürüye ve salgına karşı yaşamak ve yaşatmak için örgütlenmeye“ açıklaması gerçekleştirdi.

Eş Genel Başkanımız Hüsnü Yıldırım ve Genel TİS ve Hukuk Sekreterimiz Eylem Kaya Eroğlu’nun da katıldığı eylemde yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “3 Şubat 2011’de Ostim Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Özkanlar Hidrolik İmalat’ta ve yine aynı gün İvedik Organize Sanayi Bölgesi’ndeki Metsan’da patlamadan kaynaklı yangın sonucu 20 işçi hayatını kaybetti, 53 işçi yaralandı. Patronların daha çok kazanma hırsı, yapılmayan denetimler, alınmayan önlemler ve sermaye düzenini koruyan hukuk sistemi 20 işçinin yaşamına mal oldu. Ostim ve İvedik Katliamı, acı ve kara bir leke olarak tarihe geçti. İş cinayeti, ruhsatsız yerde imalat yaptıkları ve patlamaya neden olan tüplerin depolanması ve denetimine ilişkin mevzuat hükümlerinin hiçbirine uymadıkları için gerçekleşti. Patlamadan sonra yapılan incelemelerde işyerlerinin tehlikeli iş yapılan bir binada olması gereken önlemlere sahip olmadıkları, ikinci gayri sıhhi müessese kapsamındaki bu işyerlerinde işverenlerin, işçileri koruma yönünde hiçbir önlem almadığı ortaya çıktı. Ostim ve İvedik Katliamı’nın yargı süreci Türkiye’de iş cinayetlerinin üzerinin nasıl örtülmek istendiğini bir kez daha gösterdi. Dava süreci, 4-5 kişi üzerinden, düşük miktarlı ve taksitli para cezasıyla geçiştirilmeye çalışıldı. Mahkeme yalnız 5 sanık hakkında hüküm verdi, diğer 13 sanık hakkında beraat kararı verdi. Yapılmayan denetimler ve alınmayan önlemlere göz yuman kamunun sorumluğu ortadayken, dava sürecinde sorumlu kamu kurumları hakkında hiçbir işlem yapılmadı, yargı sürecinin dışında tutuldu. Ostim-İvedik Katliamının ardından 10 yıl geçti. 10 yıl sonra değişen hiçbir şey yok! Aksine, Ostim-İvedik Katliamı’na yol açan despotik çalışma rejimi, COVID-19 Pandemisi eşliğinde ağırlaştı ve yeni iş cinayetleriyle devam ediyor. Salgın koşullarında Türkiye’yi ucuz işgücü cenneti olarak uluslararası sermayeye pazarlamaya çalışan sömürü düzeni, işçileri virüsten korumak yerine daha çok çalıştırıyor. Yasalarla, yönetmeliklerle, fabrikalara özel faaliyet izinleriyle, kapalı devre çalışma sistemiyle, teşviklerle patronlar semirtilirken, işçilere sefalet ücreti reva görülüyor, işçi sağlığı ve güvenliği almayan işyerlerini koruyan “çarklar dönsün” anlayışıyla işçi kırımı yaşatılıyor. Sermayenin her türlü kuralsızlığına göz yumulurken iş cinayetleri artmaya devam ediyor. 2019 yılında Ankara’da en az 56, Türkiye genelinde 1736 arkadaşımız iş cinayetlerinde yaşamını yitirirken, virüsün başta sağlık emekçileri olmak üzere tüm işkollarını vurduğu 2020 yılında Ankara’da en az 80, Türkiye genelinde 2427 işçi, iş cinayetinde hayatını kaybetti. Salgının ilk günlerinden bu yana ısrarla ifade ettiğimiz gibi bu sürede izlenen politikalarla salgın adım adım bir işçi sınıfı hastalığına dönüştürüldü. Salgının 7 aylık sürecinde sermayeyi koruyan, üretimin her ne olursa olsun devamlılığına dayanan “çarklar dönsün” anlayışı ile işçi sınıfını sürü bağışıklığına iten politikalar, virüsün işyerlerinde ve işçilerin yaşam alanlarında hızla yayılmasına sebep oldu.COVID-19 nedeniyle en az 741 işçi çalışırken hastalandı ve öldü! Açıktır ki, 10 yıl önce patlamada ölenlerle, bugün başta hastaneler olmak üzere işyerlerinde Covid-19’a yakalanarak ölenler, emekçilerdir. Sağlık emekçileri ise bu salgının fiziksel, psikolojik ve mesleki olarak en zor süreci yaşayan, en fazla hastalanan ve ölen kitlesi oldu. Sağlık, bu dönem yalnızca hastalarla yüksek yoğunlukta temas etmenin bir sonucu olarak değil, kötü çalışma koşullarının bir sonucu olarak da en çok ölümün yaşandığı işkolu oldu. Bu süreçte, başta sağlık emekçileri olmak üzere, virüsün bulaşması sonucunda maruz kalınan Covid-19, iş kazası sonucu gelişen ölümcül seyirli mesleki bulaşıcı hastalık, ölüm halinde ise de iş cinayeti olarak değerlendirilmesi gerekirken, Sosyal Güvenlik Kurumu, Covid-19’un “iş kazası/meslek hastalığı” tanımı dışında, sadece “hastalık” olarak provizyon alınmasını isteyen skandal bir genelgeye imza attı. İşçi sağlığı ve güvenliğini ortadan kaldıran politikalardan vazgeçilmelidir Bugün, hastanelerde, fabrikalarda, şantiyelerde, tersanelerde, madenlerde, depolarda, marketlerde, tüm işkollarında çalışan, beyaz ve mavi yakalı, memur ya da işçi ayırt etmeksizin tüm işçilerin, emekçilerin kaderi ortaklaşmıştır. İş yerlerimizde uzun mesailerin, uygulanmayan 6331 sayılı yasanın, alınmayan önlemlerin, yoğunlaşan baskının ve mobbingin, güvencesiz çalışmanın bizi hastalanmaya ve ölüme sürüklediği çok açıkken, göz göre göre ölmek istemiyoruz. Göz göre göre arkadaşlarımızın ölümünü seyretmek istemiyoruz. Covid-19 sağlık emekçileri için meslek hastalığı, diğer iş kollarında çalışan işçiler için ise iş kazası olarak tanınmalıdır.

• İşyerlerinde başta üretim alanları olmak üzere ulaşım, beslenme, barınma gibi tüm alanlarda işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmalıdır.

• Kronik hastalığı olan ve belli bir yaşın üzerindeki işçiler bu süreçte idari-ücretli izne çıkarılmalıdır.

• İşten atmalar yasaklanmalı ve 1168 TL değil tam ücret ödenmelidir.

• Çalışma saatleri, ücretlerde kesintiye gitmeden azaltılmalıdır.

• İşçilere ücretsiz-yaygın testler yapılmalı, vakaların arttığı işyerlerinde üretime ara verilmelidir.

• Evden çalışan işçilerin çalışma saatleri düzenlenmeli ve iş için yaptıkları harcamalar karşılanmalıdır.

• Göstermelik değil etkin iş sağlığı ve güvenliği düzenlemeleri çıkarılmalı ve ertelenmeden uygulanmalıdır.

• İş yerlerinde risk değerlendirmesinde emekçiler de yer almalıdır.

• İSG önlemleri piyasanın insafına terk edilmemelidir, etkin bağımsız katılımlı denetim sağlanmalıdır.

• Covid 19 nedeniyle tüm emekçilere nitelikli ve yeterli sayıda koruyucu ekipman sağlanmalıdır.

Ölenleri unutturmamak ve yaşayanları korumak için mücadelemiz sürecek.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]