Merkez Yönetim Kurulumuz genel merkezimizde basın toplantısı düzenleyerek, Ocak ayı boyunca devam edecek “Maskeler Konuşuyor” eylem-etkinlik takvimimizi açıkladı.
Merkez Yönetim Kurulu adına açıklamayı yapan Eş Genel Başkanımız Selma Atabey şöyle konuştu: “Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri olarak salgının başından beri bir yandan toplum sağlığı için, toplumun salgından en az zarar görmesi için gerekli tüm tedbirlerin uygulanması mücadelesini verirken, bir yandan da kendi sağlığımız, haklarımız, emeğimiz için mücadele ediyoruz. Sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin uzun yıllar boyunca yaşadığı sorunlar Covid-19 pandemisi ile birlikte katlanarak arttı. Pandeminin başından beri sağlık ve sosyal hizmet alanındaki diğer emek meslek örgütleri ile birlikte taleplerimizi sürekli dile getirmekte, pandemi yönetiminin mevcut durumuyla sorunlarımızı büyüttüğünü ifade etmekteyiz. Pandemi yönetimi nedeniyle bugüne kadar 339 sağlık ve sosyal hizmet emekçisi yaşamını kaybetmiş ve yüz binlercesi de hastalanmıştır. Toplamda 22 bin 807 insanımız hayatını kaybetmiş 2 milyon 326 bin insanımız da resmi verilere göre hastalanmıştır. Bizler “Yaşatmak için yaşamak istiyoruz” diye haykırdık, çığlıklar attık, sesimizi duymak istemediler. Her gün üçer beşer ölmeye başladık, bizleri görmezden geldiler. İş yerleri önünde, servislerde, Sağlık Bakanlığı önünde haykırdık, bizleri duymadılar. Sözümüzü, eylemimizi görmezden gelen bu yaklaşıma karşı Ocak ayı boyunca, belki maskelerimizi görürler, duyarlar diye “maskeler konuşuyor” eylem ve etkinlikleri düzenleyeceğiz. Bu eylemler ile mücadelemize farklı bir boyut katmaya ve kazanım elde etmeye çalışacağız. Pandeminin başlarında alkışlanan biz sağlık ve sosyal hizmet emekçileri vergi yükünün, enflasyon oranlarının altında ezildik ve ezildikçe yoksullaştık. Pandemi koşullarında izinsiz, dinlenmeksizin virüs yüküyle mücadele ederken tükeniyor ve her gün ölüyoruz. İnsanca yaşayacak, meslek riskimizi karşılayacak, tek kalemde, yoksulluk sınırının üstünde temel ücret diye isyan edip çığlık attıkça performans ve ek ödemeler bizlere lütuf olarak sunuldu. Şüpheli TÜİK verileriyle, manipüle edilen enflasyon oranlarıyla ve giderek artan vergi dilimleriyle, yandaş sendikayla iktidar arasında oynanan orta oyunu sonucu belirlenen TİS zamlarıyla yoksullaştırılan ve 50TL’ye dahi muhtaç bırakılan emekçiler; sadaka değil tulumlarından akan terlerinin, koruyucu gözlüklerinde biriken buğunun, topuklarındaki sızının hakkını istiyorlar. Her seçim sürecinde iktidarın ağzına doladığı, 3600 ek gösterge için verdiği sözler, seçimden sonra bunlar seçim propagandasıydı deyip geçiliyor. İş yükümüzün ağırlığının herkes tarafından kabul gördüğü bu süreçte hakkımız olan yıpranma payının tüm sağlık ekibine bütünlüklü verilmemesi, farklı istihdam biçimleriyle çalıştırılıp farklı ücretlendirilmenin iş barışını bozduğu da aşikardır. Uzun yıllardır sağlık ve sosyal hizmet alanında eksik personel ile çalışılmakta, bu yüzden de ağır iş yükü ve angarya yaşanmakta, pandeminin de koşulları ağırlaştırması sonucunda sağlık emekçileri tükenmektedir. Yıllık izinlere ve emekli olma hakkına yasak getirmenin mantığı da yine bu personel eksikliğine dayandırılmaktadır. Buna rağmen atama bekleyen binlerce sağlık emekçisinin ataması yapılmamakta, haksız hukuksuz şekilde işlerinden edilmiş olan KHK’li emekçiler işlerine iade edilmemektedir. Bu yanlış politikaların sonucunda sağlık emekçileri artık tükenmenin de ötesinde, ayakta zor durmaktadır. Sağlık emekçileri artık kendilerine verilen sözlerin tutulmamasından, ücretlerinin ve özlük haklarının iş yükü ve meslek risklerine göre OECD ülkeleri ile eşit seviyeye getirileceğine dair umutlanmaktan ve umutlarının boşa çıkarılmasından bıktılar. Kendilerine parmak sallayan, sürgüne gönderen mobbingci yöneticilerden de korkmuyorlar artık. Bu durumdan çıkış için ne gerekliyse yapmaya hazırlar. Çünkü kaybedecekleri bir canları kaldı. Onu da her gün birer ikişer kaybediyorlar. Bundan da ötesi yok diyorlar. Klinikler, yoğun bakımlar, ameliyathaneler, laboratuvarlar, ambulanslar, eczaneler iş yerlerimiz değil mezarlarımız oldu. Bu duruma bu ülkenin gerçek sendikaları, sağlık meslek örgütleri ve onların örgütlü gücü son verebilir. Bir bütün olarak Türkiye’de yaşayan yurttaşlar sağlıkta dönüşüm programının olumsuzluklarını katkı-katılım payları, ilave ücretler ve her gün cepten yaptıkları harcamalarla yaşamaya devam ediyorlar. Pandemi sürecinde; sağlıkta dönüşüm programı ile vazgeçilmeye başlanan koruyucu sağlık hizmetlerine yönelik yatırımların ne kadar hayati önemde olduğu görülmeye başlandı. Hastalıklar ve salgınlar ile uğraşmak yerine bunların önlenmesine yönelik çalışmaların daha ucuz olduğunu, tüm toplum için elzem olduğunu fakat sermaye için kar getirmediği için tedavi edici çalışmalara yönelim olduğunu hep birlikte anladık. Bu nedenle de halkın ve alanda örgütlü emekçilerin hizmetlerin planlanmasından, üretilmesine ve sunulmasına kadar tüm karar alma süreçlerinde etkin olarak yer aldığı yeni bir sağlık ve sosyal hizmet politikasına ihtiyaç vardır. Biz de tüm bu nedenlerle ekonomik, özlük, pandemide toplumun sağlık ve sosyal hizmet hakkı ve işçi sağlığı ve güvenliği başlıklarından oluşan taleplerimizi, dört hafta boyunca maskelerimizle dile getireceğiz. Dört Hafta boyunca işyerleri önünde, yemekhanelerde, toplantı salonlarında sesiz oturma eylemleri, açıklamalar gerçekleştireceğiz. Taleplerimizin yazılı olduğu maskelerimizle sesimiz duyulsun diye çalışacağız. Her haftaya uygun taleplerimizi dile getiren hashtag ve kısa videolarla sesimizi duyurmaya çalışacağız. Emek ve meslek örgütleri, siyasi partiler ve demokrasi güçleriyle ortaklaşmaya sözümüzü, SES’imizi buluşturmaya çalışacağız. Biz elbette ki susmayacağız ama sıra maskelerimizde. Taleplerimizi maskeler sessiz çığlıklarıyla; sağlık emek ve meslek örgütleri, tüm siyasi ve demokratik kitle örgütleri ve siz halkımız aracılığıyla tüm ülkeye duyuracaklar. Halkın sağlık ve sosyal hizmet hakkı ile işkolu emekçilerinin ekonomik, özlük ve demokratik haklarını birbirinden ayrı göremeyiz. Çünkü “ya hep beraber ya da hiç birimiz, kurtuluş yok tek başına” söylemi boşuna değildir. Mücadeleyi birlikte büyüteceğiz ve birlikte kazanacağız. Kamuoyuna saygılarımızla.”