“Normale Dönüş” Emekçilere ve Halka Yönelik “Sürü Bağışıklığı” Stratejinizin İtirafıdır. İtirazımız Var!

Facebook
Twitter
WhatsApp

04 Mayıs 2020 tarihinde Cumhurbaşkanı tarafından yapılan açıklamada  ”normale dönüş” adı verilen bir dönem tarifi yapılarak bir dizi kararlar açıklandı. Açıklanan kararların büyük çoğunluğu “ekonomi” saikli kararlardır. Toplum sağlığı yerine sermayenin ihtiyaçları doğrultusunda başta AVM’ler olmak üzere faaliyeti durdurulmuş bazı alanlarının faaliyetlerinin başlatılacağı ve daha önce giriş çıkışı yasaklanan bazı illerdeki yasakların kaldırılacağı açıklanmıştır.

Salgın öncesi içinde olduğumuz durumu hatırlayacak olursak, uygulanan ekonomik politikalar sonucu halkın büyük çoğunluğu geçim sıkıntısı çekerken ekonomik kaynaklar sermayenin ihtiyaçlarına için talan edilmiş ve belirli bir kesim sağlanan olanaklarla ve rant ekonomisi ile zenginleştirilmiştir. Corona öncesi başlayan ekonomik kriz tüm toplumsal kesimleri etkilemiş, iktidar bu krizden etkilenen emekçi ve yoksul halk kesimleri için bir ekonomik program uygulama yerine rant ve savaş ekonomisini devam ettirmiştir. Buna itiraz eden kesimler üzerinde ise polisiye ve hukuk dışı uygulamalarla baskı kurulmuştur. Covid salgını ile karşı karşıya kaldığımız koşullar işte bu ekonomik ve sosyal koşullar idi.

Salgın ile birlikte halkın sağlığını ve ihtiyaçlarını gözeten,  tüm toplum kesimlerinin ortaklaşacağı bir mücadele yürütülmesi gerekirdi. Bunun için de tüm süreçlerin şeffaflık ve demokratik bir katılım ile yürütülmesi gerekirken iktidar bildiğimiz baskıcı ve anti demokratik tarzıyla şeffaf olmayan, kendine yakın olmayanı görmeyen bir tarzı salgında da sürdürmüştür. Aynı zamanda veriler yeterli ve bilimsel gerekliliklere uygun şekilde açıklanmamış, belirli alanlarda bilgiler özelllikle saklanmış, bu bilinmezlikler içinde hastalıkla ilgili yapılan açıklamlarla süreç tek taraflı olarak yürütülmüştür.

Cumhurbaşkanı’nın “normale dönüş” diye tarif ettiği kararların alınması ve açıklanmasında da aynı süreç yürütülmektedir. Bu kararların hangi verilere dayandırıldığı açıklanmamaktadır, bilinmemektedir. Ancak biz sağlık örgütlerinin ve sağlık emekçilerinin, bilim insanlarının bildiği bazı veriler ve durumlar vardır: Sağlık emekçilerine rutin test uygulanmamasına rağmen 10 binleri geçen sayıda tanılı sağlık emekçisi vardır. Hastaneler halen önlemler ve sağlık organizasyonu açısından yetersiz haldedir. İyileşen hastaların varlığı ile birlikte, bulaş da halen belirli bir hızda devam etmektedir. Yapılan test sayıları düşürülmesine rağmen günlük olarak artan şekilde yeni vaka sayıları ortaya çıkmaktadır. Bulaşın kontrol altına alındığına ilişkin somut veriler bulunmamaktadır. R0 katsayısının yani virüsün bulaştığı her bir kişinin kendisinden başka ortalamada kaç kişiye bulaşabileceğini gösteren bir sayının 1’in altına düşüp düşmediğini bilmiyoruz. Risklerin kontrol altına alındığını gösteren somut veriler bulunmamaktadır.

Bizce bugün normale dönüşün adımları olarak açıklanan kararların gerekçesi nettir; sermayenin ve iktidar bloklarının ihtiyaçlarıdır. İktidarın salgın döneminde uyguladığı sermaye odaklı politikalar da bunun göstergesidir. “Normale dönüş” açıklanırken her ne kadar Bilim Kurulu adres olarak gösterilse de, Bilim Kurulu üyelerinin kamuoyuna yaptıkları açıklamalar gerçeğin böyle olmadığını göstermektedir, bir çok bilim kurulu üyesi alınan bu kararlar konusundaki eleştirilerini ve kaygılarını açık şekilde paylaşmaktadır. Sağlık Bakanlığı’nın basın karşısında yaptığı açıklamalar da kararların Sağlık Bakanlığı ve Bilim Kurulu ile değil, siyasi bir saikle alındığını göstermektedir.

Var olan iki gerçek vardır; biri  virüs ülkemizde dolaşmakta ve enfekte etme potansiyeli olan çok sayıda vatandaşımız var. Halen yeni vaka sayısı günlük 2 binlerdedir. İkincisi, bugün açıklanan “salgın kontrol altına” alındı rehaveti oldukça sıkıntılı olup sahte bir güven duygusuna yol açtığı günlük yaşam pratiklerimizde görülmektedir. İktidar olarak alınan bu kararlar halkı yanıltmakta, kurumlar tarafından da halkın sağlığını riske atacak uygulamalara gidilmesine yol açmaktadır. Bunun yansımalarını günlerdir yaşıyoruz. Sağlık alanında da bu açıdan çok ciddi riskler bulunmaktadır. Normalleşme doğrultusundaki adımların sağlık alanındaki salgın dönemi tedbirlerinde hızla gevşemeye neden olacağı endişelerimiz çok yüksektir. Nitekim, giriş-çıkış kısıtlamasından çıkartılan illerden olan Muğla için Muğla Valiliği İl Sağlık Müdürlüğüne 7 Mayıs tarihli bir yazı göndererek, “11 mayıs tarihinden itibaren normalleşme sürecine girileceğini” belirtmiş ve 11 Mayıs itibari ile esnek mesai uygulamasına son verilerek normal çalışma düzenine geçilmesini talimatlandırmıştır. Bu da, bu 7 ilde ve diğer illerde hastanelerde salgın nedeniyle alınan önlemlerde hızlı bir geri çekilme eğilimine girileceği yönündeki kaygımızın haklı olduğunu göstermektedir. Oysa sağlık alanlarında tedbirlerin gevşetilmesini bırakalım eksikler tamamlanarak tedbirler sürdürülmelidir. Hele ki, normalleşme açıklamalarının ve kararlarının  bir yansıması ve sonucu olarak olarak, bu dönemde ertelenen sağlık ihtiyaçları için sağlık kurumlarına başvuruda bir yığılma oluşması riski çok büyüktür ve bu durum virüs bulaşı için de ayrı ve özel bir risk oluştrumaktadır. Bu nedenle mevcut tedbirler, güncel risk ve ihtiyaçlar da gözetilerek tamamlanmalıdır.

İktidar var olan olanakları yoksullara ve emekçilere yönelik kullanmak yerine sermaye kesimlerine yönelik kullanmaktadır. Doğal olarak bu durum yoksul emekçi kesimlerini salgın günlerinde de çalışmaya zorlamaktadır. Gerekli destek verilerek zorunlu olmayan üretim alanlarının durdurulması, buralarda çalışan emekçiler için  ücretli izin düzenlenmesi, küçük esnaf desteklenmesi gerekir. Bu tercih, iktidarın ekonomi anlayışına uygun olmadığı için bir an önce ”normale dönüş” diye tariflenen  kendileri de bir parçsı olan sermayenin çıkarlarını gözeten rant ekonomisini ve baskıcı ohal rejimini sürdürmektir. Biz bu ”normali” kabul etmiyoruz. Sizin ”normaliniz” bizi hasta ediyor, bizi öldürüyor, bizi yoksul ediyor, bizi özgürlüğümüzden alıkoyuyor.

Bazı Bilim Kurulu üyeleri bu “normali”destelemek için  ”normalleşme  takvimi işliyor, virüs ile beraber yaşamayı öğreneceğiz” diyerek bizim bu ”normali” kabul etmememizi salık veriyorlar. Virüsle birlikte yaşamak için, bu çalışma rejimi, sağlık sistemi, yönetim anlayışı, ekonomi politikası ve insan merkezli doğayı talan eden sistemin değişmesi gerekir.

Bundan dolayı sizin salgın yönetiminiz de toplum yararı yerine sermaye yararınadır. ”Normale dönüşünüzde” toplum yararı yerine sermaye  ve iktidarınızın geleceği kaygısını taşımaktadır. Salgın yönetiminize itiraz ettik. ”Normale dönüşünüze de” itiraz ediyoruz. Şeffaf  ve demokratik olmayan, halk sağlığını, emekçilerin sağlığını hiçe sayan bu süreçlerde yapılan uygulamaların toplum sağlığına faydası olmadığı gibi, ”normalleşmeye dönüş” uygulamalarınız da kabul etmeseniz de emekçiler, işçiler ve yoksullar için açıkca ”sürü bağışıklığı” stratejinizin itirafıdır.

İtirazımız var! Mücadeleye devam.

Merkez Yönetim Kurulu

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]