Tüm dünya ile birlikte Türkiye de Covid-19 salgını ile mücadele etmektedir.  Salgın yönetiminde başta sağlık alanında olmak üzere bilimsel veriler ışığında, etkili ve doğru bir mücadele için gerekli tedbirlerin alınması için mücadele ediyoruz. Hem kendi sağlığımız ve geleceğimiz hem de tüm toplumun geleceği için bunu yapmaya devam edeceğiz.

Hem Covid-19 salgınında yaşadıklarımızın, hem de tarihin bize öğrettiği deneyimlerden biri de bir yandan sağlığımız için salgınla mücadele ederken aynı zamanda haklarımız için de mücadele etme zorunluluğunda olduğumuz.  Çünkü ne denli büyük olursa olsun, halklara ne kadar zarar verirse versin iktidarlar her türlü krizi aynı zamanda kendileri için fırsata dönüştürmek için planlar yapmaktan ve bunları hayata geçirmekten imtina etmiyorlar.

Nitekim Covid-19 salgınında da aynı fırsatçılıkla hareket edildiğini, bu dönemin sonuçlarının emekçilere yıkılması için planlar yapıldığını görüyoruz. Yani bir yandan alınmayan önlemlerle canımıza, yaşamlarımıza kast ederken; eşitsiz politikalarını salgında da sürdürerek yoksulları, işçileri, mültecileri, toplumun en ezilenlerini gözden çıkaran tedbirsizliklerle süreci ilerletirken, bir yandan da salgını vesile ederek haklarımızı törpüleme- salgın ortamını bir yatırıma dönüştürme hevesindeler.

Pandemiyi ve karantinayı adeta kendi sömürü düzeninin laboratuvarı ortamına dönüştüren emperyalist kapitalist sistemin bu dönem gözünü diktiği şeylerden birinin de emekçilerin güvenceli- kurallı çalışmaya yönelik ellerinde kalan kazanımlarının da tamamen ortadan kaldırması.  Dünya örneklerinde de bu tür hesaplar yapıldığını görüyoruz. Ülkemizde de yıllardır hayali kurulan ve büyük ölçüde hayata geçirilen esnek-güvencesiz-kuralsız çalışmanın salgın dönemi vesile edilerek kalıcı olarak uygulamaya geçirilmesinin planları yapılıyor.  Türkiye’ de salgının hızla büyüdüğü bir dönemde Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da pandemi sonrasında çalışma düzeninin değişeceğine dair değerlendirmelerde bulunmuş, salgın döneminde esnek çalışma modelinin “denendiğini”  ve başarılı olduğunu, bu düzenin devam edeceğini söylemekten kaçınmamıştır.

Bu amacın bir parçası olarak salgın döneminde tedbir olarak çalışma alanlarında yapılan düzenlemeler (dönüşümlü-vardiyalı çalışma vb.) Bakanlıklar tarafından yapılan tüm yazışmalarda “esnek çalışma” olarak ifade edilmekte, esnek çalışma vurgusu özel olarak tüm bürokratlar tarafından da yapılmaktadır. Sağlık alanında da benzer biri durumla karşı karşıyayız. Bu nedenle, bu konuda özel bir uyarıda bulunma ihtiyacı ortaya çıkmıştır:

-Sendika olarak; Dünya Sağlık Örgütü rehberleri ve diğer bilimsel yayınlarda olduğu gibi salgın dönemi ihtiyaçları ve riskler bakımından sağlık emekçileri için mesai saatlerinin azaltılması, fazla mesainin kaldırılması, dinlenme olanaklarının artırılması, iş yüklerinin azaltılması, 24 saat çalışmanın yasaklanması ve bunları için sağlık emekçi sayısının artırılması yönünde tedbirler alınması gerektiğini ifade ediyor ve bunun için mücadele ediyoruz. Salgın dönemi için acil olmayan başvuruların ertelenerek hastanelere başvuruların azaltılması, sağlık emekçilerinin ağırlıklı pandemi alanına yoğunlaşmaları da bu tedbirler arasında idi. Bunlar, salgın dönemi için tedbirlerdir. “Esnek çalışma” değildir.

-Eksik de olsa çalışma programlarının düzenlenmesine ilişkin kimi uygulamalar yapılmaktadır. Bu noktada şunu vurgulamak zorundayız: Biz geçmişten bu yana hem işkolumuzun ağır ve çok tehlikeli işler kapsamından olmasından dolayı hem de emekçilerin çalışma koşullarının düzeltilmesi gerektiğinden yola çıkarak mesai saatlerinin azaltılması, 24 saat çalışmanın yasaklanmasını, angarya çalışmanın kaldırılmasını, sağlık emekçisi sayısının artırılmasını, iş yükümüzün azalmasını ve tüm bunların ücretlerimiz düşürülmeden, performans sisteminin kaldırılmasını ve temel ücretimiz artırılarak yapılmasını talep ediyoruz. Toplu sözleşme taleplerimizin de arasında bunlar her dönem yer alıyordu. Bugün de yarın da bunlar için mücadele edeceğiz. Bunlar ” esnek çalışma” değildir.

-Ancak, salgın döneminde alınan tedbirleri iktidar  “esnek çalışma” diye ifade edilerek bu söylemin yaygınlaşmasını, meşrulaşmasını, “sevimli” hale gelmesini sağlamaya çalışmaktadır. Biliyoruz ki  “esnek çalışma”, uluslararası sermaye tarafından yıllardır yaygınlaştırılmaya çalışılan güvencesiz, düşük ücretli ve örgütsüz bir istihdam biçimidir. Emekçiye göre değil, işverenin ihtiyacına göre bir esneklik anlamına gelen esnek çalışma aslında kelime anlamından tamamen farklı bir şekilde emekçinin yaşamının tüm anlarını işveren ve patronların hizmetine sunulmasıdır. Uygulamalar da bu örneklerle doludur. AKP iktidarı bu salgında esnek çalışmayı söylem düzeyinde yaymayı ve kriz sonrası da temel bir çalışma biçimine dönüştürmeyi hedeflemektedir.

-Talep ettiğimiz esnek çalışma değildir. AKP iktidarı da bugün geleceğe yönelik bir hesap peşindedir. Bu nedenle, işyerlerimizden doğru bu yaklaşıma karşı bir tutum geliştirmemiz gerekmektedir. Yoksa bugünkü “esnek çalışma” söylemi yarın ayağımıza dolanan bir engel haline gelecektir.

-SES olarak bizlerin emek, özgürlük ve demokrasi hareketlerinin genel birikimine sahip çıkarak ve sendikamızın ilke ve amaçlarını esas alarak bir dil ve söylemi geliştirmemiz gerekir. Öncelikli olarak, salgın dönemindeki düzenlemelerin “esnek çalışma” adıyla kavramsallaştırılmasına karşı çıkmak zorundayız. Kendimiz de bu talep ettiğimiz tedbirler için bu kavramı kullanmamalıyız. Vardiyalı çalışma, dönüşümlü çalışma, yedekli çalışma sistemi vs. gibi kavramları tercih etmeliyiz.

-AKP iktidarının haklarımıza yönelik ileriye yönelik hesapları konusunda sağlık ve sosyal hizmet emekçilerini uyarmalı, bilgilendirmeler yapmalı, birlikte tutum geliştirmeye çağırmalıyız.

-Sağlık ve sosyal hizmet emekçileriyle bugün daha net görülen ve anlaşılan temel taleplerimiz olan “herkese güvenceli iş”, “performans ve ek ödemeler değil temel ücret”, “sağlığımız ve güvenliğimiz için uygun çalışma koşulları”nı sürekli dillendirerek ve örgütlenerek bu krizden haklarımızı koruyarak ve geliştirerek, güçlü çıkmak için bir mücadele içerisinde olmalıyız.

-Genel merkezimiz tarafından da bu konuda bilgilendirici materyaller hazırlanması planlanacaktır.

 

Merkez Yönetim Kurulu

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]