Mardin: Kendi Sağlığınızı Korumak Halkın Sağlığını Korumak Demektir

Facebook
Twitter
WhatsApp

Mardin Şubemiz, Mardin Tabip Odası ve Mardin Dişhekimleri Odası Koronavirüs salgını hakkında basın toplantısı düzenledi.

Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Bugüne kadar hiç görülmemiş yeni bir koronavirüs türünün neden olduğu saptanan ve ilk olarak 31 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei Eyaleti, Vuhan Şehrinde ortaya çıkan COVİD-19; dalga dalga dünyanın pek çok ülkesine yayılmış ve Çin, İran ve İtalya başta olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinde ölümler yaşanmasına yol açmıştır. Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan edilen bu hastalığın, Sağlık Bakanlığı’nın resmi açıklamaları ile 13.03.2020 tarihinden itibaren ülkemizde de görüldüğü anlaşılmıştır. Bilindiği üzere Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu, sağlık örgütleri ve konun uzmanları Koronavirüse karşı alınacak temel önlemlerin; kişisel temizlik, hijyen, bağışıklık sisteminin güçlendirilmesi için düzenli ve dengeli beslenme olduğu konusunda ortaklaşmıştır ve Koronavirüs tehdidine karşı alınacak bu önlemler, halkımızın sağlığının güvence altına alınması açısından önemlidir. Sağlık Bakanlığı ve diğer bakanlıklar tarafından kreşlerin kapatılması, okulların tatil edilmesi, Koronavirüs testi yapılan hastanelerin sayısının artırılması ve kitlesel etkinliklerin ertelenmesi gibi ölümcül olan bu virüse karşı alınan tedbirlerin arttırılmasını değerli görmekle beraber yetersiz görmekteyiz ve alınması gereken tedbirlerin genişletilmesi gerektiğini düşünmekteyiz. Özellikle, halk sağlığını kitlesel olarak tehdit eden bu süreçlerin daha şeffaf bir şekilde yürütülmesinin ve kamuoyunun doğru bilgilendirilmesinin salgınla mücadelenin temelini oluşturduğunu altını çizmekte fayda görüyoruz. Bu bağlamda;

  • Her şeyden önce, Sağlık Bakanlığı ve ilgili diğer kurum ve yetkililerinin şeffaf, doğru ve açıklayıcı bir risk iletişimi sergilemeleri; ülkemizde görülen vakalar, vakaların görüldüğü yerler ve vakaların sağlık durumu ile ilgili doğru bilgileri kamuoyu ile âmâsız paylaşmaları gerekmektedir. Herkesin, karşı karşıya kaldıkları riskleri bilme ve bu konuda bilgilendirilme hakkı vardır.
  • Salgın dönemlerinde kişilerin yapılan önerileri doğru anlaması ve uygulaması en önemli kısımdır. Ülkemizin kozmoplitik yapısı göz önünde bulundurularak halkların anadilinde görsel ve yazılı broşür, afiş gibi materyaller ve ulusal medya kanallarında kamu spotlarının hazırlanması; işitme ve görme engellilere yönelik çalışmaların yürütülmesi gerekmektedir.
  • Koronavirüs testinin her hastanede yapılabilmesi gerekli planlamanın yapılması ve sonucu pozitif çıkan hastaların takip ve tedavilerinin yapılabilmesi için her ilde bu hastalara yönelik özel, ayrı bir sağlık kurumunun tesis edilmesi gerekir. COVİD-19 hastasının takip edildiği bilinen herhangi bir hastaneye, diğer hastalar başvurmaya çekinmekte ve bu kişilerin ihtiyacı olan sağlık hizmetini almalarını engellemektedir.
  • Diğer taraftan, konu ile ilgisi olmayan bazı kurum ve kişilerin tedbirlerin alınmasını küçümseyen tutumlarına son vermeleri ve sürece daha ciddiyetle yaklaşmaları gerekmektedir. Özellikle medyadaki tartışma programlarında konunun uzmanı olmayan kişilerin kendi fikirleri ya da siyasi beklentileri üzerinden; virüsün herhangi bir ırk ya da din mensubu kişiler için öldürücü olmadığı ya da daha az öldürücü olduğu şeklinde yaptığı açıklamalar; insanların durumun ciddiyetini anlamalarını ve gerekli tedbirleri almalarını sekteye uğratmaktadır. Bu konu ile ilgili katı ve radikal yaptırımlar uygulanmalı ve bilgi kirliliğinin önüne geçilmelidir. Çünkü halkın sağlığı, birilerinin popülist politikaları, siyasi beklentileri ya da makamları uğruna feda edilemeyecek kadar değerlidir.
  • COVİD-19 hastalığının yeterince öldürücü olmadığı ya da sadece yaşlıları ve kronik hastalığı olanları öldürdüğü şeklinde, istatistikler üzerinden yapılan bilgilendirmeler terk edilmelidir. Ölüm sıklığının zaten yüksek olacağı öngörülen risk grubundaki bu kişilerin yaşam hakkının önemsiz olduğu ya da bu kişilerin hastalanmasının önemli olmadığı imasına gelecek bu tarz açıklamalar vicdani olmamakla beraber bilimsellikten de uzaktır. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasında, her hastanın kendi enfeksiyon zincirini oluşturduğu ve artan her hastanın yayılmayı ve ölümleri arttıracağı unutulmamalıdır. Ayrıca, sağlık her insan için evrensel bir haktır ve her insanın sağlığının korunması hem devletlerin hem de sağlıkçıların temel görevidir.
  • Bilimsellikten uzak bu tavırların, Çin ve İtalya örneğinde tecrübe edildiği gibi çok ciddi ve geri döndürülemez sonuçları olduğu apaçık ortadır. Dolayısıyla en kısa zamanda gerekli önlemlerin alınması elzemdir.

Sağlık hizmetleri bir ekip işidir ve zincirdeki bir halkanın eksik ya da zayıf bırakılması salgınla mücadeleyi yetersiz bırakacaktır. Dolayısıyla büyüyen tehdidin kontrol altına alınabilmesi için; halkın sağlığını ve güvenliğini korumakla görevli iktidarın ve bakanlıkların konunun uzmanları ve bütün sağlık örgütleri ile el ele vererek izleme komisyonları oluşturması ve yapılacak öneriler doğrultusunda alınan tedbirlerin kapsamını genişletmesi mecburidir. Koronavirüs tehdidine karşı alınacak önemlerin kapsamının genişletilmesine ilişkin temel önerilerimizi sıralayacak olursak:

  • Kişisel bağışıklık sisteminin güçlü olmasının, hastalığın olumsuz sonuçlarını azaltacağı bilinen bir gerçekliktir ve insanların bağışıklık sistemlerini güçlendirmeleri için düzenli ve dengeli beslenmeleri elzemdir. Sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenmekten uzak açlık sınırı altında bir yaşama itilen milyonlarca dar gelirli, asgari ücretli, emekli, işçi ve kamu emekçisinin gelirleri insanca yaşamlarına yetecek bir seviyeye çekilmeli ve temel tüketim maddelerine, özellikle gıda ürünlerine yapılan zamlar geri çekilmelidir.
  • Virüsten korunmak için öncelikle temizlik, hijyen ve ısınma koşullarının yerine getirilmesi gerektiği bilinmektedir. Bu nedenle tehlike ortadan kaldırılıncaya kadar; virüsten koruyucu ürün ve malzemelerin (maske, kolonya, sıvı sabun vb) başta dar gelirliler olmak üzere halka ücretsiz dağıtımı yapılmalı ve tüm dar gelirli kesimlerin su, elektrik, doğalgaz ihtiyacı devlet tarafından karşılanmalı ve halkın bu hizmetlere erişmesi borçlar nedeniyle sekteye uğratılmamalıdır.
  • Koronavirüs tehdidini ceplerini doldurmanın, emekçilerin haklarını budamanın fırsatı haline getirenlere göz yumulmamalı, denetimler artırılmalıdır. Halkın sağlığı ile oynayanlara ve emek düşmanlarına en ağır cezalar verilmelidir.
  • Yurttaşların toplu bulunduğu yerlerdeki önlemler artırılmalıdır. Halkın, toplu bulunduğu yerlerde-mekânlarda, (AVM’ler, ulaşım araçları, terminaller, garlar, ulaşım vasıtalarının mola verdiği tesisler, ibadethaneler, adliyeler vb.) derhal yoğunluğu azaltıcı önemler alınmalıdır. Söz konusu yerlerde-mekânlarda hijyenin sağlanması başta olmak üzere virüsten koruyucu önlemler vakit kaybetmeksizin artırılmalıdır.
  • Özellikle yaşlı vatandaşlarımızın, emeklilerimizin elektrik, su, doğalgaz, telefon faturalarının ödemelerini, maaş çekme ve para gönderme işlemelerini PTT’lere ve Bankalara giderek yaptığı bilinmektedir. Söz konusu vatandaşlarımızın en önemli risk grubunda olduğu gözetilerek durum normalleşinceye kadar fatura ödenmeleri ertelenmelidir.
  • Kitlesel katılım gerektiren sanatsal, dinsel, geleneksel ve sportif faaliyetler ertelenmeli ve gerekirse askıya alınmalıdır. Bu konuda her kurum ve kuruluş kendi planlamasını yapmalı, halkın sağlığını tehdit eden yaklaşımlardan uzak durmalıdır.

Özel ve kamusal hizmetlerin etkin verilmesine ve özellikle sağlık personeli olmak üzere tüm emekçileri korumaya yönelik önlemler artırılmalıdır.

  • Riskli olan yerlerde çalışanlara yönelik olarak herhangi bir hak kaybına yol açmaksızın yarı zamanlı çalışma, vardiyalı çalışma gibi ücretli izin gibi uygulamalar hayata geçirilmelidir.
  • Yaşlı, engelli, gebe, emziren ve kronik hastalığı olanlar gibi çalışma hayatında riskli gruplar olarak bilinen emekçiler hakları korunarak tehlike geçene kadar idari izinli sayılmalı ve bu uygulama özel ve kamu dâhil bütün işyerlerinde uygulanmalıdır.
  • Okulların tatil edilmesi ile birlikte, okul ve kreş çağında çocuğu olan sağlık emekçilerinin izin almaları da engellenmiş ve çocukların bakım ve korunması büyük bir sorun ve endişe haline gelmiştir. Okul ve kreş çağında çocuğu olan ve izin kullanmaları engellenen her iki ebeveynden, çocuğun bakımını sağlayacak ebeveyn mutlaka idari izinli sayılmalıdır.
  • Başta hastaneler ve sağlık kurumları olmak üzere tüm kamu kurumlarında hem vatandaşları hem de kamu personelinin korunması için acilen hijyenin sağlanmasına yönelik önemler alınarak kalıcı hale getirilmelidir. Hijyene yönelik tüm malzemeler kamu kurum ve kuruşları tarafından temin edilmelidir. Bu uygulamaların özel sektörde çalışan emekçiler için de alındığı takip edilmelidir.
  • Sağlık emekçilerinin virüsten korunmasına yönelik önlemler artırılmalı, sağlık emekçilerinin eldiven ve maske gibi en çok ihtiyaç duyduğu kişisel koruyucu donanımlara ulaşımı konusundaki sıkıntılar derhal ortadan kaldırılmalıdır.
  • Koronavirüs salgını ile birlikte sağlık emekçilerinin iş yükünün dahada artacağı ortadadır. Bundan dolayı sağlık hizmetlerinin daha sağlıklı yürütülmesi için sağlık alanındaki çalışan eksikliğinin giderilmesi ve ataması yapılmayan, ataması yapılmış olan ancak güvenlik soruşturması nedeniyle işlerine başlatılmayan ve Kanun Hükmünde Kararnamelerle hukuki süreçler işletilmeden ihraç edilen sağlık emekçileri acil bir düzenleme ile ihtiyacı karşılayacak şekilde göreve başlatılmalıdır.

Kurumların alacağı önlemlere ek olarak halkımızın da kendi önlemlini alması ve bu konuda yüksek düzeyde farkındalık göstermesi hastalığın yayılmasının önlenmesinde temeldir. Özellikle aşağıda belirttiğimiz hususlara halkımız tarafından dikkat edilmesi fazlasıyla önemlidir:

  • Hastalık, hasta kişilerin öksürmesi, aksırması ve hapşırması sonrası saçılan damlacık yoluyla sağlam kişilere bulaşmaktadır. Bundan dolayı, sağlam bireylerin maske takmasına gerek yoktur. Ancak, hasta kişiler bu damlacıkların etrafa saçılmasını önlemeye çalışmalıdır. Bu yüzden, herhangi bir viral solunum yolu enfeksiyonu geçirmekte olan ve öksürük ve hapşırma şikâyeti olan kişiler açısından;
  • Mümkünse kalabalık yerlere girilmemesini; eğer girmek zorunda kalınıyorsa ağız ve burnun kapatılmasını, mümkünse tıbbi maske kullanılmasını ve kullanılan maskelerin güvenli bir şekilde çöpe atılmasını;
  • Maskenin bulunmaması halinde, öksürme veya hapşırma sırasında burun ve ağzın tek kullanımlık kâğıt mendil ile örtülmesini, kâğıt mendilin bulunmadığı durumlarda ise dirsek içine doğru öksürüp hapşırılmasını öneriyoruz.
  • Sağlık çalışanları ve hasta kişilere bakan aile bireyleri ya da görevliler de mutlaka maske kullanmalıdır.
  • Hastalık, hasta kişilerden solunum yoluyla yayılan damlacıkların solunması ve virüs bulaşmış alanlara temas eden ellerin ağız, burun ve göze götürülmesi ile bulaşabileceğinden; kişisel hijyen kurallarına dikkat edilmelidir.
  • El temizliğine dikkat edilmesi, temiz olmayan ellerin göz, ağız ve buruna götürülmemesi çok önemlidir. Eller, sık sık, parmak aralarını, el sırtını, tırnakları ve başparmağı da içerecek şekilde sabunla iyice ovalayarak en az 20 saniye süreyle yıkanmalıdır.
  • Su ve deterjanla yapılan standart temizlik yeterlidir. Alkol bazlı dezenfektanlar etkilidir. El ve yüzey dezenfeksiyonu için kullanılabilir. Antiseptik veya antibakteriyel içeren sabun kullanmaya gerek yoktur, normal sabun yeterlidir.  Sabun ve suyun olmadığı durumlarda alkol bazlı el antiseptikleri kullanılmalıdır.
  • Bir salgın durumunda sokak ve çiftlik hayvanlarının bu virüs ile hasta olup olamayacağına dair bir veri yoktur. Önlem olarak hayvanlarla temas sonrası eller su ve sabun ile yıkanmalıdır.
  • Korunmada en etkili yöntem, hasta kişilerle temas etmekten kaçınmaktır.
  • Salgın durumunda soğuk algınlığı, yüksek ateş ve akciğer enfeksiyonu semptomları gösteren bireylerden uzak durunuz. Genel bir önlem olarak kalabalık ortamlara girilmemeli, öksüren, aksıran ve hapşıran kişilerden en az bir metre uzakta durulmalıdır.
  • Tehlike geçene kadar sözlenme, nişan, düğün, doğum günü gibi kapalı alanlarla kalabalık ortamların oluşmasına neden olacak özel günlerin ertelenmesi gerekir.
  • Taziye gibi önlenemez durumlarda, kapalı alanda fazla kalınmaması, yemek ve diğer hizmetlerin verilmemesi, taziye sahibi kişilerin mümkünse maske kullanması ve sık sık ellerini yıkamaları gerekir.
  • Hastalığın görüldüğü ülkelere ve bölgelere seyahat edenler ya da bu bölgelerden gelen kişilerle temas edenler ateş, öksürük, nefes darlığı yakınmaları olduğunda en yakın sağlık kuruluşuna başvurmalıdır. Bu bağlamda, ülkemize umreden dönenler 14 gün boyunca evden çıkmamalı ve bu kişiler ziyaret edilmemelidir.
  • Tedavide hastalığa özgü bir ilaç olmadığı için şikâyetlere göre destek tedavisi verilmektedir. Henüz bir aşısı yoktur.

Halk sağlığını tehdit eden salgın durumlarında, panik yapmadan tehlikenin farkında olarak hareket etmek; herkesin kendi sorumluluğunu bilerek hareket etmesi bu zor süreçlerin daha az kayıplarla atlatılmasını sağlayacaktır. Kendi sağlığınızı korumak, halkın sağlığını korumak demektir. İhmaller yüzünden kaybedecek bir canımız bile yoktur.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]