Batman Şubemiz ve Batman Tabip Odası, 15 Mart Ankara Büyük Beyaz Mitingi’ne çağrı yaptı.
Bölge Devlet Hastanesi önünde yapılan eylemde ortak açıklamayı yapan Batman Şube Sekreterimiz Cihan Tüzün şöyle konuştu: “Aciller başta olmak üzere sağlık hizmet sunumunun her yer ve aşamasında yaygınlaşan şiddetin güven ve meşruluğunu ülkemizde yaygınlaşan kutuplaştırıcı-çatışmacı dilden, sağlık sisteminde mobbinge varan yönetici-idareci tutumundan, taşeronlaştırma başta olmak üzere güvencesiz çalıştırma modellerinin yaygınlığından aldığını çok iyi biliyoruz. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık çalışanlarının öncelikli talebi şiddetin engellenmesi olmadı. Sağlık çalışanlarının emeği bu kadar değersizleştirilip böylesi fiili ve sözlü şiddete maruz bırakılmadı. Dünyanın hiçbir ülkesinde sağlık hizmetini sunan yüz binlerce insan geçinme telaşının yanı sıra her an şiddete maruz kalabilirim tedirginliği ile işine gitmedi. İş güvenceleri taşeronlaştırma, sözleşmeli, staj vb. adlar altında yok edilmeye çalışılırken, ücretleri güvencesiz performans ve hak ediş sistemlerine terk edilmedi. Çalışma hakları “güvenlik soruşturmaları” gerekçesi ile ellerinden alınmadı. Mesleki yıpranmadan doğan hakları bu kadar görmezden gelinmedi. Ülkemizin sağlık hizmetini sırtlanmış sağlık meslek mensupları olarak, sürekli şiddete uğrama tedirginliği ile çalışmak istemiyoruz. Bireysel eksiklik ya da hata yapan sağlık çalışanları hakkında her hizmet kolunda olduğu gibi gerekli şikâyetlerin yapılması anlaşılabilir. Eğer bireysel kusur varsa hukuki ve mesleki takibat istenebilir. Ama hiç kimsenin, hiçbir gerekçeyle sağlık çalışanlarına saldırmaya, öldürmeye, taciz etmeye hakkı bulunmuyor. Sağlık çalışanlarını sağlık piyasasının şiddete maruz bırakılabilecek dişlileri olarak gören, emeğini, mesleki kimliğini değersizleştiren bu anlayışı esastan reddediyoruz. Hasta ve yakınlarının taleplerinin karşılanmadığı, beklentileri dışında bir tablo ortaya çıktığı, idari ya da sisteme dair bir tıkanıklıkla karşılaştıkları ya da tıbbın gerektirdiği her şey yapıldığı halde beklenebilecek olumsuz bir tıbbi durumun ortaya çıktığı ilk anda sağlık hizmetini sunanlara karşı öldürmelere varan şiddet girişimlerine başvurması olağan bir sürecin sonucu değildir. Bu tutum, bu saldırganlık, bu vahim tablo sürdürülebilir hiç değildir. Sağlık ortamındaki şiddet münferit olaylar, hoş görülebilir insani tepkiler olmaktan çoktan çıktı. Buradaki karanlık ve ölümcül tablo yetkililer tarafından görülmekte ama bir türlü harekete geçilmemektedir. Sürekli ‘kırmızı pazartesiler’ yaşamak istemiyoruz. Herkesin geldiğini hissettiği ve önlemek için kılını kıpırdatmadığı cinayetleri takip etmek değil hastalarımızı tedavi etmek, mesleğimizi yapmak istiyoruz. Sağlık hizmetini sunarken, başka hayatları kurtarmaya çalışırken kendi canımızdan olmak istemiyoruz. Sağlık hizmetlerindeki aksamalar asla ve asla sağlık çalışanlarının üstüne yıkılamaz. Sağlıkta şiddet yapısaldır. Ülkedeki genel politik ve toplumsal atmosferden, yoksulluk, işsizlik gibi ekonomik olgulardan bağımsız değildir. Ekonomik, politik ve toplumsal alanda sorunlar derinleştikçe, sağlık alanında da sorunların çığ gibi büyüyeceğini ve sağlıkta şiddetin artacağını herkesin görmesi gerekir. Bu sorunların sağlık çalışanları olarak üzerimize bir yandan hak kaybı ve yoksullaşma, diğer yandan da maruz kalınan şiddette artış olarak dönmesini kabullenmiyoruz. Emeğimizi değersizleştiren, ücretlerimizi ezdiren, çalışma koşullarımızı her geçen gün zorlaştıran yönetim anlayışı değişinceye; sağlıktaki bu ölümcül şiddeti tam olarak ortadan kaldıracak yasal düzenlemeler yapılıncaya; önerdiğimiz tedbirler alınıncaya; hasta- sağlık çalışanı ilişkisini insani boyuta taşıyacak toplumsal – kültürel iklim oluşuncaya ve buna uygun sağlık politikaları tesis edilinceye kadar bu konuda mücadeleyi hep birlikte yükseltmekte kararlı olduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Ülkemizin 81 ilinden bütün sağlık çalışanlarıyla birlikte bizler de 15 Mart günü Ankara’nın yolunu tutacak ve bu ülkede sağlık ortamının şiddetten arındırılması için on binlerce sağlıkçı olarak tek bir sesle haykıracağız; Biz sağlık çalışanları, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağımız mücadelemizle sağlıktaki şiddet iklimini sonlandırarak; görevimiz olan sağlık hizmetini şiddetsiz ve barışçıl bir ortamda, aldığımız bilimsel eğitimin gereklerini yerine getirerek ve halkımızın ihtiyaç duyacağı nitelik ve gereklilikte sunmayı başaracağız. Aldığımız eğitimin, bize yüklenen toplumsal ve kamusal sorumluluğunu yerine getirecek, emeğimizin karşılığını alacağız. Bizler yaşamak ve yaşatmak istiyoruz.”