Mersin Emek ve Demokrasi Platformu, Özgür Çocuk Parkı’nda açıklama yaparak katledilen gazeteciler Metin Göktepe, Hrant Dink ve Uğur Mumcu’yu andı.
Emek ve Demokrasi Platformu adına ortak açıklamayı yapan KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mersin Şube Eş Başkanımız Yılmaz Bozkurt şöyle konuştu: “10 Ocak, Dünya Çalışan Gazeteciler günüydü. Çalışan gazeteciler kamu ile halk arasında köprü görevi görürler. Halkın gözü kulağıdır çalışan gazeteciler. Belki de karanlık güçler bu nedenle seçtiler Ocak ayını; Bugüne dek susturdukları onlarca demokrat, devrimci, yurtsever gazetecinin yanısıra önce Uğur Mumcu’yu, hemen ardından Metin Göktepe’yi ve en sonunda da Hrant Dink’i katlettiler Ocak ayı içerisinde. Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikasta kurban giderek yaşamını yitirdi. Bugün hala cinayetin failleri yakalanamamıştır. Yaşamı boyunca laik, demokratik bir toplum için mücadele eden ve bununla ilgili köşe yazıları, kitaplar yazan “Sakıncalı Piyade” ölmeden önce yaptığı tespitlerle günümüzü aydınlatmaya devam ediyor. Bir yazısında; “Cemaatlere, tarikatlara giren çocuklar 30 sene sonra general olacaklar cumhuriyete karşı ayaklanacaklar. Gerçekte vicdan özgürlüğü, gerçekte demokrasi laik toplumda meydana gelir” diyerek 30 yıl öncesinden bu günleri bize anlatmaya çalışmıştı. Son yazılarından birinde ise: “Bir gün mezarlarımızda güller açacak ey halkım unutma bizi… Bir gün sesimiz hepinizin kulaklarında yankılanacak ey halkım unutma bizi…” diyerek nasıl bir sonun kendisini beklediğini bizlere anlatıyordu. Metin Göktepe, Evrensel Gazetesi muhabiriydi, “Mutlaka ben izlemeliyim arkadaşlar” diyerek gittiği haberde, gözaltına alındı ve polislerce dövülerek öldürüldü. Gün 8 Ocak 1996’ydı. Ümraniye Cezaevi’nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek üzere Alibeyköy’e gitmişti. Ancak “sarı basın kartı” olmadığı gerekçesiyle ilçeye sokulmadı. Haberi izlemekte “ısrarcı” davranınca da gözaltına alındı ve yüzlerce insanla birlikte Eyüp Kapalı Spor Salonu’na götürüldü. Burada polislerin şiddetli cop darbeleriyle dövülerek öldürüldü. Metin’in katilleri ilk andan itibaren korundu. Önce cinayet kabul edilmedi. Daha önce binlerce faili meçhul cinayette yapıldığı gibi, olay örtbas edilmeye çalışıldı. Metin’in öldürüldüğü kanıtlanınca; olay günü, olay yerinde görevli olanların isimleri gizlendi. Daha sonra, kırk sekiz polisin ismi verilerek olay “kim vurdu”ya getirilmek istendi. Katillerden hesap sorulmasını isteyen kitlelerin tepkisi durmayınca on bir polis sanık sandalyesine oturtuldu. Yaklaşık beş sene süren bir yargılama süreci sonunda Göktepe ailesi ve adalet isteyen kitleleri tatmin etmese de katiller cezalandırılmıştı. Hrant Dink, Agos Gazetesi Yayın Yönetmeni ve Birgün gazetesi yazarıydı. Henüz çocuk yaşta iken ailesinin Malatya’dan İstanbul’a taşınması nedeniyle iki kardeşi ile Gedikpaşa Ermeni Yetimhanesinde yaşamıştır. “Ermeni toplumu çok kapalı yaşıyor, kendimizi iyi anlatırsak önyargılar kırılır” diyerek bu amaçla Türkçe ve Ermenice gazete çıkarmış ve son günlerinde “…kendimi bir güvercinin ruh tedirginliği içinde görebilirim, ama biliyorum ki bu ülkede insanlar güvercinlere dokunmaz. Güvercinler kentin ta içlerinde, insan kalabalıklarında dahi yaşamlarını sürdürürler. Evet biraz ürkekçe ama bir o kadar da özgürce…” diye yazdıktan çok kısa bir süre sonra, 19 Ocak 2007’de cinayetten sonra polislerin arasında bayrakla poz veren bir tetikçi tarafından alçakça katledilmiştir. Ülkemizin bu üç değerli gazetecisi ne yazık ki “Dünya Çalışan Gazeteciler Günü” nün olduğu ay olan Ocak ayı içerisinde katledildiler. Onlardan önce de, sonra da çok sayıda gazeteci, aydın, demokrat insan faili belli cinayetlere kurban gittiler. Bizler, Bu cinayetlerin bir son bulmasının ancak Özgür ve demokratik bir Türkiye mücadelesi ile mümkün olduğuna inanıyoruz ve bu üç güzel insanın nezdinde yaşamını yitiren tüm gazetecileri bir kez daha saygıyla anıyoruz.”