İstanbul Şubelerimiz, İstanbul Tabip Odası, İHD İstanbul Şubesi ve TİHV’nın içinde yer aldığı Açlık Grevlerini İzleme Heyeti, Silivri Cezaevi’nde açlık grevinde olan Grup Yorum üyelerini ziyaret ettikten sonra “Grup Yorum üzerindeki her tür baskıya derhal son verilerek, ölümler olmadan sorunun derhal çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve çağırıyoruz. Mahpusların açlık grevi sürecinde bağımsız sağlık heyetleri tarafından takip edilme talepleri yerine getirilmeli, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlama gibi insanlık onuruna ve İstanbul Protokolüne aykırı uygulamalara derhal son verilmelidir” açıklamasında bulundu.
Basın toplantısı düzenleyen Açlık Grevlerini İzleme Heyeti tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Hapishanelerde devam eden açlık grevlerini izlemekte olan heyetimiz, bu kapsamda 18 Haziran’da başlattığı açlık grevini 3 Ocak günü ölüm orucuna çevirdiğini duyuran Grup Yorum üyesi İbrahim Gökçek’i, aynı hapishanede tutulan ve açlık grevine 190. gününde ara veren Barış Yüksel ile 120. gününde ara veren Ali Aracı ile dayanışma amacıyla açlık grevinde bulunan grup üyesi Emel Yeşilırmak’ı 14 Ocak günü Silivri Hapishanesinde ziyaret ederek hapishanede karşılaştıkları sorunlar ve ortaya çıkan sağlık sorunlarına dair bilgiler almıştır. Tahliye olmaları sonrasında açlık grevine devam etmekte olan Bahar Kurt ve Helin Bölek de aynı gün ziyaret edilmiş kendileri ile görüşülmüştür. İlgili hükümet yetkilileri ile de paylaşacağımız bu bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması amacıyla da bu basın toplantısı düzenlenmiştir. Aynı amaçla 13 Kasım 2019 tarihinde de Silivri Hapishanesine ziyarette bulunmuş olan ve izlenimlerini 15 Kasım 2019 günü kamuoyuna açıklayan heyetimizin son ziyareti sırasında ulaştığı bilgi ve gözlemleri şu şekildedir:
- Görüşülen tüm grup üyeleri; çalışmalarını yürüttükleri İdil Kültür Merkezi’ne yönelik baskıların son bulması, grup üyelerinin İç İşleri Bakanlığı tarafından yayınlanan “arananlar” listesinden çıkartılmaları, 3 yıldır devam eden konser yasaklarının son bulması ve grup üyelerinin tamamının serbest bırakılması yönündeki taleplerinin devam ettiğini ifade etmişlerdir.
- İbrahim Gökçek’in sürdürdüğü ölüm orucu eyleminin taleplerinin kabul edilmesi yönünde dikkat çekmek ve dayanışmak maksadı ile diğer birçok mahpus tarafından başlatılan bir aylık açlık grevinin halen devam ettiği,
- İbrahim Gökçek’in açlığının 211.günde olduğu. Moral durumunun iyi olmasına karşılık vücut ağırlığının 47 kiloya kadar düştüğü, aşırı zayıflamaya bağlı kaslarında zayıflıkların ortaya çıktığı, idareden sık sık revir için ziyarette bulunulduğu ancak revire haftada bir gittiği ve sadece vücut ağırlığının ölçülmesine izin verdiği, B1 vitamini, sıvı ve şeker almaya devam ettiği,
- 20 gün kadar önce 2. Müdür, psikolog ve doktor tarafından ziyaret edildiği, zorla müdahale için gelmedik yönlü açıklamalarda bulundukları,
- Açlık grevi nedeniyle verilen faaliyetlerden men cezası yanında, bir aylık ziyaret yasağı cezasının yeni bittiği, uzun bir aradan sonra ailesiyle bu hafta görüşebileceği,
- Henüz davalarının açılmadığı ve duruşma günlerinin belli olmadığı,
- Barış Yüksel ve Ali Aracı’nın;
24 Aralık günü açlık grevine ara vermeleri sonrasında gerek tıbbi bakım gerek beslenme anlamında büyük zorluklara maruz bırakıldıkları, 45 kiloda bulunan Barış Yüksel ve 43 kiloda bulunan Ali Aracı’nın ilk gün Silivri Kampüs hastanesine götürüldükleri, burada kendilerine serum verildiği, 2. gün Silivri Devlet Hastanesine sevk edildikleri, burada hastane nezaretinde kalabalık ve sigara içilen bir ortamda elleri çift kelepçeli olarak akşama kadar bekletildikleri, sadece bir anestezist tarafından ziyaret edildikleri ve bu doktor tarafından yatışa gerek yok beslenme uzmanı ile görüştürülsünler dendiğini, sonrasında aynı doktorun tekrar gelerek henüz ağızdan beslenemezsiniz size yatış yapmak gerekiyor ancak sizi alabileceğimiz servis yok diyerek kendilerini Mimar Sinan Hastanesi’ne göndermeye karar verdiklerini, Mimar Sinan Hastanesine sevk sırasında sedyeye el ve ayaklarından kelepçelendiklerini, hastanede tek tek yoğun bakım servisine alındıklarını, burada 3 gün el ve ayaklarından karyolaya zincirli halde damardan beslendiklerini, 3. Gün sonunda Silivri Devlet hastanesine geri gönderildiklerini, burada kendilerini kalabalık sigara içilen ve hasta sirkülasyonu yüksek bir hastane nezarethanesinde yatırmak istediklerini, nezarethane koşullarının olumsuz etkilerini düşünerek bunu kabul etmediklerini, bunun üzerine Silivri Hapishanesi Kampüs Hastanesine getirildiklerini, burada damardan beslenmeye devam edildiklerini, 4. Gün ağızdan beslenebilirsiniz denilerek kendilerine salçalı acı mercimek çorbası verildiğini, bu şekilde daha fazla sağlık sorunu yaşayacaklarını düşündüklerinden kendi istekleri ile Hapishaneye dönmek istediklerini ve hapishaneye döndükten sonra da diyet beslenme yerine sağlık durumlarına uygun olmayan yemekler verildiğini, bu nedenle mide ağrısı, ishal, kabızlık, basur, terleme, üşüme, aşırı ödem, kas zayıflığı gibi sorunlar yaşadıkları, ilk 3 gün kendilerine yeterli su dahi verilmediği ve hastaneler arasında gezmekten dolayı durumlarının iyileşeceği yere kötüleştiğini, diyet beslenme ihtiyacının hapishaneye geldikten sonra da sağlanmadığını, doktorun reçete etmesi üzerine takviye gıda içeren mamaların verildiğini ve kendi imkanları ile beslenmelerini düzenlemeye çalıştıklarını, Aradan 20 gün geçmesine rağmen henüz sağlık sorunlarının devam ettiğini, ilk 3 gün nerede oldukları konusunda ailelerine bilgi verilmediğini ancak 4. gün aileleriyle 10 dakikalık bir görüş sağlandığını, Halen mektup yasağı ve hukuki dayanaktan yoksun disiplin cezaları uygulamasının devam ettiği, faaliyetten men cezası nedeniyle sohbet hakkının verilmediği, haftada 10 saat 10 mahpusun bir araya getirilmesi suretiyle gerçekleşmesi gereken sohbet hakkından açlık grevinde olanların yararlandırılmadığı, haklarında verilmiş ve infaz edilmeyi bekleyen hücre ve görüş cezalarının bulunduğu öğrenilmiştir.
- Açlık grevini dışarıda sürdürmekte olan Grup Yorum üyeleri Bahar Kurt ve Helin Bölek’i ziyaret sırasında; aşırı kilo kaybettikleri, halsiz oldukları, reflekslerinin zayıfladığı, aşırı halsizlik yorgunluk yaşadıkları gözlenmiştir.
İstanbul Tabip Odası hekimleri tarafından yapılan değerlendirmede ise açlık grevinin 212. gününde olan Helin Bölek’in, 75 kilodan 46 kiloya düştüğü, yaşadığı mide bulantısı nedeniyle sıvı alımında azalma, baş ağrıları, ışık ve koku hassasiyeti, epilepsi atakları, nevrit atakları, bacak ağrıları ve bu nedeniyle uyku bozukluğu, baş dönmesi, denge bozukluğu, desteksiz yürüyememe, ciddi kas gücü kaybı, ve halsizlik problemleri yaşadığı
Açlık grevinin 220. Gününde olan Bahar Kurt’un; vücut ağırlığının 52 kilodan 38 kiloya düştüğü, son beş gündür ishal, bacaklarda ödem, ağızda aftlar, elde ve sırtta egzama, baş ağrıları, ışığa ve kokuya hassasiyet, yürüme ve denge problemi, baş dönmesi, kulak çınlaması, kaslarda zayıflama ve kas gücü kaybı problemleri yaşadığı tespit edilmiştir.
Bahar ve Helin, içerde başlatıp dışarıda sürdürdükleri açlık grevinin nedeni olan koşullar değişene, müzik faaliyetlerine ve üyelerine yönelik baskılar son bulana kadar eylemlerine devam edeceklerini, seslerini duyurmak için dayanışmaya ihtiyaç duyduklarını belirtmişlerdir.
İzmir Şakran T Tipi Hapishanesinde tutulan ve adil yargılanma hakları ihlal edilerek verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını protesto ederek adalet ve yeniden yargılanma talep eden ve 199. gününde eylemini ölüm orucu biçiminde sürdüren Mustafa Koça’ın sağlık durumunun giderek bozulduğu, yoğun kilo kaybı yaşadığı da edinilen bilgiler arasındadır.
Açlık Grevlerini İzleme Heyeti olarak, daha önceki açıklamalarımızda da belirttiğimiz üzere;
- Hapishanelerde yaşanan can alıcı sorunlardan, bu sorunlara çözüm üretilmemesinden kaygı duymaktayız. Mahpusların, içerde ya da dışarıda yaşadıkları sorunlara çözüm ararken başvurdukları yöntemler nedeniyle üzerlerindeki baskının daha da artması, sorunlara çözüm bulmak, yetkililere seslerini duyurabilmek için açlık grevi dışında bir yolun kalmadığını düşünerek yaşamlarını tehdit eden bu eyleme daha sıklıkla mecbur bırakılmaları/yönelmeleri, adli mahpuslar içinde de açlık grevinin giderek yaygınlaşması endişelerimizi artırmaktadır.
- Bunun yanında; özel olarak Grup Yorum üyelerinin tutuklanmalarına ve faaliyetlerinin engellenmesine gerekçe olarak sunulan, bu faaliyetlerin yasadışı örgülerle ilişkili olduğu iddiası, genel olarak; müzik ve sanat faaliyetlerinin, yasal dernek, sendika, kültür merkezi, siyasal parti benzeri demokratik örgütlerin faaliyetlerinin yasadışı örgütlerle ilişki iddiasına gerekçe yapılması pek çok demokratik faaliyeti baskılamış, örgütlenme özgürlüğünden ifade özgürlüğüne pek çok hak ve özgürlük hukuka ve yasalara aykırı olarak ihlal edilmişken,
Bu konuda yükselen itirazlar, 14.08.2014 tarihinde yapılan bir bireysel başvuru üzerine Anayasa Mahkemesi tarafından nihayet değerlendirilmiş ve 9 Ekim 2019 tarihinde verilen ve 8 Kasım’da yayınlanan 2014/ 13961 nolu kararında Anayasa Mahkemesi; başvurucunun, yasal kurumlarla olan ilişkisi ve bu yasal kurumların düzenledikleri etkinliklere katılmasının terör örgütü üyeliği suçundan mahkûmiyetine delil olarak kullanılmasını örgütlenme özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirmiştir. Bu karar, demokratik mücadeleyi felce uğratan bu yönelim karşısında büyük bir önem arz etmektedir.
- Bu kararın yargı ve idare tarafından derhal hayata geçirilmesi ile başta Grup Yorum olmak üzere, demokratik alan faaliyetlerine ilişkin suçlamalar ile açılan soruşturma ve davalar düşürülmeli, gerekli hallerde yeniden yargılama yapılarak verilen haksız cezalar kaldırılmalıdır.
Yaşam hakkını ve insanlık onurunu savunan açlık grevi izleme heyeti olarak; Grup Yorum üzerindeki her tür baskıya derhal son verilerek, ölümler olmadan, yukarıda kısaca değindiğimiz Anayasa Mahkemesi kararı da gözetilerek, sorunun derhal çözüme kavuşturulması için yetkilileri göreve çağırıyoruz. Mahpusların açlık grevi sürecinde bağımsız sağlık heyetleri tarafından takip edilme talepleri yerine getirilmeli, kelepçeli muayene ve tedaviye zorlama gibi insanlık onuruna ve İstanbul protokolüne aykırı uygulamalara derhal son verilmelidir.”