İstanbul Şişli Şubemiz, Darülaceze’de yaşayan kimsesiz çocuklara yönelik şiddet ve tacize karşı şube binasında basın toplantısı düzenleyerek, “Konuyla ilgili olarak kurum içinde yürütülmüş olan soruşturma tutanakları ile kamera görüntülerinin savcılığa teslim edilmesini, kimsesiz çocuklara dayak, şiddet ve taciz uygulayanlar ile bu uygulamalara göz yuman yöneticiler hakkında yasal işlem başlatılmasını ve kurum çalışanları üzerindeki baskıların kaldırılmasını talep ediyoruz” açıklamasında bulundu.
Şube yöneticilerimiz tarafından yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Çocuk istismarı, çocuğun fiziksel ya da psikolojik gelişimini olumsuz olarak etkileyen davranışlardır. Ve 18 yaşın altındaki çocukların ya da ergenlerin ana- babaları, onları bakıp gözetmek ve eğitmekle görevli öğretmen, usta, koruyucu aile fertleri, vasi gibi kişiler ya da yabancı kişiler tarafından yapılan, bedensel ve/ya psikolojik olarak sağlıklarına zarar veren, fiziksel, duygusal, cinsel ya da zihinsel gelişimlerini engelleyen tutum ve davranışlardır. Kimsesizlere barınma ve bakım hizmeti sunmak amacıyla 1895 yılında kurulan Okmeydanı Darülaceze Başkanlığın da küçük çocuklara şiddet ve istismar iddialarında bulunulmuştur. Son günlerde medya da çokça dile getirilen Darülaceze çocuk yuvasında kalan bir çocuğun hastaneye gönderilip hastane doktoru tarafından şiddete maruz kalma belirtilerinin olduğuna dair ihbarlar bulunulmuştur. Bunun üzerine kurum yöneticileri tarafından kamera görüntüleri incelenmiş, soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonrasında, dayak, taciz ve şiddetin sistematik olduğu görülmüş, dayakçı bakıcı ve öğretmenler göstermelik cezalara çarptırılarak ( maaş kesme cezası, önce kurumdan uzaklaştırılmış bir süre sonra geri çağrılmışlar başka departmanlarda görevlendirme gibi) olayın esas sorumluları gizlenmiştir. Oysa kimsesiz çocukların maruz kaldıkları dayak, şiddet ve taciz göstermelik cezalarla geçiştirilecek kadar hafif değildir ne yazık ki. Çocukların maruz kaldığı çirkin olaylar kamera görüntüleri ile sabit olmasına rağmen, olayı örtbas edebilmek ve olayı kurum dışına aktarabilmek için, şiddete maruz kalan 0-6 yaş grubu yedi çocuğu, herhangi bir psikolojik destek sağlanmadan, değişik yurtlara gönderilmişlerdir. Bu vahim olayın gerçekleşmesinde ilgili yönetim kadrolarının, bölüm sorumlularının hiç mi sorumluluğu yoktur? Sorumlular hakkında her hangi bir savcılık soruşturması açılmamış olması, olayın örtbas edildiğine dair ispatıdır. Ayrıca kurum başkanı Hamza Cebeci açıklamasında çocukta bulunan morlukların doğum lekesi olduğunu iddia etmiş ve daha öncesinde kendisinin açmış olduğu soruşturmayı ve verilen cezayı unutmuş olmalıdır. Konunun TBMM’de gündeme getirilmesinden sonra, yönetim tarafından yayınlanan yazı ile kurum içerisindeki baskı ve mobbing uygulamalarının şiddeti her geçen gün artırılmıştır. Yine kurumdan çalışanlara gönderilen yazıda bu konuyu basına taşıyan, gündemine alarak haber yapan basın yayın organlarına kurumda mobing ve baskı olmadığını bildirmelerini yalnız bunu yaparken de kişisel değil kurum mail hesabından göndermeleri istenilmiştir. Kurum yetkililerinin birincil görevi hizmet verdiği yaşlı ve çocukların ruh ve beden sağlıklarını korumak ve sürdürmektir, yani asil görevi bunu teşhir eden basına haddini bildirmek değildir. Biz Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası olarak konuyla ilgili kurum içinde yürütülmüş olan soruşturma tutanakları ile kamera görüntülerinin savcılığa teslim edilmesini, kimsesiz çocuklara dayak, şiddet ve taciz uygulayanlar ile bu uygulamalara göz yuman yöneticiler hakkında yasal işlem başlatılmasını ve kurum çalışanları üzerindeki baskıların kaldırılmasını talep ediyoruz. Şiddetin her türlüsüne karşıyız.”