Adana Şubemiz, sosyal hizmetlerin sağlık iş kolundan ayrılarak büro hizmetleri iş koluna geçirilmesine yönelik çalışmalarla ilgili basın toplantısı düzenledi.

Yönetim Kurulu adına ortak açıklamayı yapan Adana Şube Eş Başkanımız Muzaffer Yüksel, şöyle konuştu: “Bilindiği üzere Temmuz 2018 tarihinde yayınlanan KHK ile Bakanlıkların yapılanmalarında değişiklikler yapılmış, Bakanlıkların sayısı azaltılmış, bu kapsamda bazı Bakanlıklar birleştirilmiştir. Sendikamızın örgütlü olduğu ve kamu sosyal hizmetler faaliyetlerinin yürütüldüğü Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ile birleştirilmiş ve yeni bakanlık Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı haline getirilmiştir. Bakanlıkların yeni oluşumları ile hizmet kollarının değişip değişmeyeceği ya da ne şekilde değişeceğine ilişkin 2019 yılında düzenleme yapılacağı belirtilmişti. Bu çerçevede hem “sağlık ve sosyal hizmetler”, hem de “büro bankacılık ve sigortacılık hizmetleri” dahilinde hizmetler yürütülen yeni Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığına yönelik hizmet kolu değişikliği de belirsiz olarak bırakılmıştı. Dünden bugüne sağlık ve sosyal hizmetlerin bir bütün olduğu fikrini savunan ve bu temelde örgütlenen Sendikamız, sosyal hizmetler iş kolunun sağlık alanından ayrılmaması gerektiğine yönelik görüşlerini her fırsatta paylaşmakta, bu doğrultuda mücadele etmektedir. Bugün, hizmet kollarının değişmesi ile ilgili çeşitli çalışmalar gündemdedir.  Hem bu değişiklikleri, hem de Sendikamızın değerlendirmelerini tekrar kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz. Öncelikle, kamu alanında toplu sözleşme görüşmeleri 1 Ağustos’ta başlamıştır. Bugüne kadar geçen sürede iş kollarına ilişkin sadece yetkili sendikaların katılımı ile oluşan komisyonlar, iş kolu taleplerine ilişkin çalışma yürütmüştür. 4688 sayılı kanundaki sınırlılıklar nedeniyle bu çalışmaya sadece yetkili sendikalar katılmakta, yani bugün açısından sadece Memur-Sen’e bağlı sendikalar komisyonda çalışmaktadır. Bu çalışmalar kamuoyuna, kamu emekçilerine ve diğer sendikalara kapalı şekilde gerçekleştirilmektedir. Büro-Memur-Sen’in hemen komisyon görüşmelerinin ardından sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlardan öğreniyoruz ki,  bu komisyonlarda sosyal hizmetler iş kolunun sağlık iş kolundan ayrılarak büro iş kolu ile birleştirilmesine yönelik bir görüş birliğine varılmıştır. Üstelik Büro-Memur-Sen, bunu “toplu sözleşmenin ilk kazanımı” diye reklam etmeye, emekçileri yanıltmaya çalışmıştır. Hemen komisyon çalışmalarının akabinde Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından Konfederasyonumuza hizmet kollarında değişiklik yapılmasını içeren bir Yönetmelik Taslağı iletilmiştir. Bu taslakta yer alan değişiklik de, ne yazık ki Büro-Memur-Sen’in söylemiyle uyumlu olarak, sosyal hizmetlerin sağlık iş kolundan ayrılarak büro hizmetleri iş koluna geçirilmesini içermektedir. Ayrıca 1 Eylül 2019 tarihli resmi gazetede yayınlanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu tarafından karara bağlanan toplu sözleşme metninde sosyal hizmetler alanına özel tüm maddeler “sağlık ve sosyal hizmet kolu” bölümünden alınmış; toplu sözleşmenin “genel hükümler” bölümüne konulmuştur. Bakanlık ve bağlı kuruluşlarda sosyal hizmetler kapsamında verilen hizmetin niteliği ve sosyal hizmetlerin esas olarak koruyucu, önleyici, rehabilite edici yönünü göz önünde bulundurarak yapılmak istenen değişikliği kesinlikle doğru bulmuyoruz. İş kollarının belirlenmesi ve iş kolu örgütlerinin şekillenmesinde hizmetin içeriği ve birbiriyle ilişkileri oldukça önemlidir. Bu nedenle Sendikamız, kurulduğundan bu yana sağlık ve sosyal hizmetlerin da ayrılmaz bir bütün olarak değerlendirmiştir. Sağlık, Dünya Sağlık Örgütünün (WHO) de tanımladığı biçimiyle “fiziksel-ruhsal ve sosyal yönden tam bir iyilik hali” olarak değerlendirilmektedir. Bu nedenle sağlık hizmetleri, bireysel ve halk sağlığının korunması ve iyileştirilmesi temeline dayanan tıbbi hizmetlerle birlikte psikososyal anlamda iyiliğin sağlanması, geliştirilmesi ve korunmasına dayanan sosyal hizmetleri de içermektedir. Bu iki alan birbiriyle bağlantılı ve bütünlüklüdür. Bu nedenle, iş kolu belirlemesi yapılırken bu bütün göz önünde tutulmak zorundadır. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesinde birleştirilmiş olsa da sosyal hizmetler kapsamında çocuklar, yaşlılar, engelliler, kadınlar, sosyal yardıma ihtiyaç duyanlar başta olmak üzere tüm çocuklar ve tüm toplumun kamu tarafından ve kamu olanakları ile korunmasına, gözetilmesine güçlendirilmesine; istismar-şiddet, ayrımcılık, yoksulluktan korunmasına; bunlara maruz kalanların ise her türlü desteklenmesine yönelik hizmetler sunulmaktadır. Bu hizmetler ağırlıklı olarak 24 saat hizmet veren yatılı ve gündüzlü sosyal hizmet kuruluşlarında disiplinler arası yaklaşımla mesleki çalışmalar yapılarak verilmektedir. Diğer taraftan bu hizmetler ilgili kurum ve birimlerin teşkilatları ile alanda birebir yardıma ve bakıma gereksinim duyan dezavantajlı kişi ve gruplarla temas halinde çalışılarak, başta sağlık kurumları olmak üzere diğer kurumlarla işbirliği halinde sunulmaktadır. Sosyal hizmet alanını kendisi her yönü ile her yerde toplum sağlığı ile ilişkilidir. Sağlık hizmeti de sosyal hizmet de elbette birçok kurum bünyesinde çeşitli birimler tarafından yürütülmektedir ve hepsi toplum sağlığı ile ilgilidir. Ancak sağlık hizmetlerinin organizasyonundan sorumlu ana kurum Sağlık Bakanlığı iken, sosyal hizmetlerin organizasyonundan ana sorumlu kurum da Aile Çalışma ve Sosyal hizmetler Bakanlığıdır. Sosyal hizmet ve sağlık alanları bu kadar iç içe ve bir bütünün ayrılmaz parçaları iken, kamu alanında sosyal hizmetlerin yürütülmesinin ana yükümlüsü olan, esasen kamudaki sosyal hizmetlerin temel omurgasını oluşturan, sosyal hizmetler ve toplum sağlığı bakımından en temel alanlardaki konularda, planlanma, uygulama ve koordinesi görevi bulunan Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı bünyesindeki sosyal hizmetler alanını “sağlık ve sosyal hizmetler” bütününden kopartılarak “büro hizmetleri” içerisine dahil edilmesi bilimsel bir yaklaşım asla değildir, kabul edilemez.  Kamusal bir hizmet olarak ihtiyaç duyan herkesin ayrımsız şekilde, ücretsiz, eşit, nitelikli ve anadilinde hizmete ulaşmasının olanaksız hale geleceği, sosyal hizmetlerin bir hak olmaktan çıkıp bir lütuf olarak piyasa koşullarına ve cemaat ilişkilerine terkedilmesi sürecinin hızlanacağına aşikârdır. AKP’nin bugüne kadar uyguladığı politikalardan bağımsız olmayan, sosyal hizmetlerin tasfiyesinin devamı olan bu durumu basitçe iş kolu değişikliği olarak ele almıyoruz. Bu iş kolu değişikliğinin 2000’li yıllardan itibaren neo-liberal muhafazakâr yaklaşımla beraber sosyal hizmetlerin tasfiye sürecini hızlandırmak amacıyla yapıldığını bir kez ifade etmek gerekir. Tüm bu hususlar değerlendirildiğinde tüm toplum sağlığının temini hususunda diğer sağlık ekipleri ile yan yana görev yapan sosyal hizmet alanının bir büro hizmeti gibi algılanarak düzenleme yapılması en başta bu topluma, bu alanda çalışanlara, sağlık ve sosyal hizmet alanlarının kendisine yapılacak en büyük kötülüktür. Canla başla toplum sağlığı için mücadele veren bu alanın farklı yerlerde değerlendirmesini istemek hem etik değil, hem de bilimden uzak bir yaklaşımdır. Nitekim 657 sayılı Devlet memurları kanununda belirlenen hizmet sınıflarına bakıldığında da sağlık ve sosyal hizmet alanlarının bütünlüğünün izlerini görmek mümkündür. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde sunulurken Bakanlıkların birleşmesi ile Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında birleştirilen sosyal hizmetler alanının ana meslekleri olan Sosyal Hizmet Uzmanı/Sosyal Çalışmacı, psikolog, hekim, fizyoterapist, diyetisyen, hemşire gibi meslekler de sağlık ve yardımcı sağlık hizmetleri sınıfına mensuptur. Bu sınıflandırmanın kendisi dahi, iki alanın birbirinden kopartılamayacağını ve verilen hizmetin niteliği itibariyle büro hizmetleri iş kolunda birleştirilemeyeceğini göstermektedir. Hizmet kollarının ana şekillenişi 4688 Sayılı Kanun ile düzenlenmiştir ve burada iş kolu “sağlık ve sosyal hizmetler iş kolu” olarak belirlenmiştir. Genel bir hukuk kuralı olarak Kanunla düzenlenen bir husus, Yönetmelik ile değiştirilemez; yönetmelik ile yapılacak bir değişiklik ilgili kanunlara aykırı olamaz. Ancak şu an yapılmak istenen değişiklik hem sağlık ve sosyal hizmetler hem de büro hizmet kollarını bütünüyle değiştirdiğinden 4688 Sayılı Kanuna da aykırıdır. Yapılması gereken; birbirinden tümüyle farklı hizmet işlerinin yapıldığı Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığını bir bütün olarak aynı hizmet kolu kapsamında değerlendirmeye çalışmak değil; adı geçen Bakanlık bünyesinde sosyal hizmetler kapsamında yapılan işlerin bağlı bulunduğu birimlerin iş kollarının sağlık ve sosyal hizmetler iş kolunda kalması; büro ve sigortacılık hizmetleri kapsamında yapılan işlerin bulunduğu birimlerin “büro, bankacılık ve sigortacılık hizmetleri” iş kolunda kalmasıdır. Siyasi iktidarı, yandaş sendikaların çıkarları doğrultusunda hareket ederek bilimsel olmayan ve herkese zarar verecek uygulamaları hayata geçirmekten vazgeçip, sağlık ve sosyal hizmet sunumunu bir bütün ele alan yaklaşımla hareket etmeye davet ediyoruz.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×