Yeniden başlayan bir yolculuğun ilk adımları atıldığında takvim 80’li yılların sonlarını gösteriyordu.
80’li yıllar 12 Eylül Askeri darbe sonrası toplumun baskı altına alındığı, insanlığı yoksullaştıran, adaletsizliğin ve eşitsizliğin katmerleştiği, sosyal devletin kazanımlarının emekçilerin elinden bir bir alındığı yıllar olarak tarihe geçiyordu.
Tarih sadece faşizmi değil aynı zamanda hakları için ayağa kalkan, direnişe geçen işçilerin ve emekçilerin de mücadelesini yazıyordu. 1980’lerin ortalarından itibaren hak mücadelesini tekrar hissettirmeye başlayan işçi sınıfı, 1989 bahar eylemleri ile çok güçlü bir şekilde tarih sahnesine yeniden çıkmıştı. Grevler, fabrika işgalleri, yürüyüşler, mitingler, genel grevlerle işçi sınıfı askeri darbenin karanlığını yırtıyordu.
İşte böylesi bir dönemde tarih sayfalarına kalın puntolarla yazılan mücadelelerin bir örneğini de “kapıkulu değil, emekçiyiz” şiarıyla örgütlenen kamu emekçileri veriyordu; kamu emekçileri yasal, anayasal ve uluslararası sözleşmelerden doğan haklarını kullanarak emek ve demokrasi mücadelesini yükseltiyordu.
Bu mücadeleye sağlık ve sosyal hizmet emekçileri de, ekonomik ve özlük haklarını genişletmek, hizmet politikalarına müdahale etmek, yaşamlarına ve emeklerine dönük bütün politikalarda söz ve karar sahibi olmak, insan hak ve özgürlüklerinin korunması, demokrasinin güçlendirilmesi için katkı sunuyorken, sendikal talebin ve mücadelenin geldiği boyut artık bir sendika çatısı altında örgütlenmeyi dayatıyordu.
Ve sendikalarda örgütlenmeye başladıklarında 90’lı yılların başıydı.
Sağlık Sen, Genel Sağlık İş, Tüm Sağlık Sen ve Sosyal Hizmet Sen, sağlık ve sosyal hizmet işkolunda ard arda kurulan sendikalardı…
Tüm örgütlenme alanları gibi kamu çalışanlarının örgütlenme, sendikalaşma mücadelesi de siyasi iktidarın yasaklarıyla, engellemeleri ile karşılaştı,
Üye ve yöneticiler, sürgüne gönderildi, gözaltı ve tutuklamanın yanı sıra faili meçhullerde katledildi, sendika büroları mühürlendi, sendikal faaliyet yasa dışı ilan edildi…
Vazgeçmedik.
Kararlılıkla üzerine yürüdük faşizmin, mühürleri söktük, işyerlerinden başlayarak ülkenin bütün sokaklarında, meydanlarında SES’imiz yankılandı…
Ama ne yazık ki, birliğe ve beraberliğe en çok ihtiyaç duyulan bir süreçten geçilirken hastanelerde, sağlık ocaklarında, huzur evleri, kreş ve gündüz bakım evlerinde olmak üzere sağlık ve sosyal hizmet kuruluşlarında insanların mutluluğu için kol kola giren sağlık ve sosyal hizmet emekçileri, söz konusu kendileri olduğunda farklı farklı sendikalarda örgütlendikleri için kol kola giremiyorlar, güçlü bir SES çıkaramıyorlardı…
Her geçen gün artarak devam eden saldırılara ve hak gasplarına karşı da mücadelenin en güçlü aracının birlikte örgütlenmeden geçtiğinin bilinciyle tek bir çatı altında birlikte mücadele etme konusundaki ısrarlı tutum ve işyerlerinde başlayan birlik çalışmaları ete kemiğe büründüğünde tarih 1 ağustos 1996’yı gösteriyordu.
Sağlık ve sosyal hizmet iş kolunda örgütlü olan Sağlık Sen, Genel Sağlık İş, Tüm Sağlık Sen ve Sosyal Hizmet Sen’in birleşimiyle SES kurulmuştu. Sağlık ve sosyal hizmet emekçileri tek çatı altında birleşmenin heyecanını ve gururunu yaşıyordu.
SES’imiz, yolculuğa başladığı ilk günden itibaren sağlığın piyasalaştırılması, sağlık ve sosyal hizmet emekçilerinin iş güvencesinden yoksun, düşük ücretle, esnek ve kuralsız çalıştırılmasına karşı mücadelesini yürütürken, demokrasi mücadelesinden de ödün vermemiştir.
Savaşsız ve sömürüsüz bir dünya için ülkemizde ve dünyada savaşa karşı barışı, faşizme karşı demokrasiyi, emperyalizme karşı bağımsızlığı, baskıya karşı özgürlüğü, ırkçılığa ve şovenizme karşı halkların eşitliğini, özgürlüğünü ve kardeşliğini savunarak yolunda yürüyen SES’imiz bugünde,
Başta onur üyeleri ve barış şehitleri olmak üzere mücadele de yitirdiğimiz arkadaşlarımızın ayak izlerine basarak, meşruluğumuzu haklılığımızdan, gücümüzü örgütlülüğümüzden alarak yolumuzda yürümeye devam ediyor.
Ta ki,
eşit, özgür, laik ve kardeşçe bir arada yaşamı elde edene kadar…
80’li yıllarda hastanelerden, sağlık ocaklarından, huzur evlerinden ve kreşlerden başlattığımız yolculuğumuzu geçmişten aldığımız miras, üyelerimizin inancıyla sürdüreceğiz.
“Dinle Havaları:
Havalar seslerin yoludur,
Havalar seslerle doludur:
Toprağın,
suyun,
yıldızların
Ve bizim seslerimizle…
Pencereye gel!
Havaları dinle bir:
Sesimiz yanındadır,
Sesimiz seninledir… “
Nazım Hikmet Ran
SES Mersin Şube
Yönetim Kurulu A
Şube Eş Başkanı
Yılmaz BOZKURT