İstanbul Aksaray Şubemiz 8 Mart etkinlikleri kapsamında basın açıklaması ve panel gerçekleştirdi.

Şubemizin İstanbul Tıp Fakültesi Temel Bilimler Binasında düzenleyeceği panel, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın “siyasi” bularak yer tahsisini iptali nedeniyle sendika binasında gerçekleştirildi.

Şubemiz, İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığı’nın anti demokratik tavrını protesto etmek ve yaşananları kamuoyu ile paylaşmak için şube binasında basın toplantısı yaptı. Basın toplantısında yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: “Her yıl 8 Mart‘ta Kadınların Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü kapsamında SES Aksaray Şube üyesi kadınlar şubeye bağlı hastanelerde 8 Mart’ın içeriğine uygun çeşitli etkinlikler ve basın açıklamaları yapar, farkındalık yaratır. Bu yıl da bu etkinlikler kapsamında İstanbul Tıp Fakültesi’nde yapmayı planladığımız panel etkinliği için yazılı olarak salon talebinde bulunduk ve bu talebimize karşılık Temel Bilimler Amfi 2’nin uygun olduğunu ve etkinliğimizi bu salonda gerçekleştirebileceğimizi içeren olur yazısı şubemize iletildi. 8 Mart programının hazırlık ve duyurusu devam ederken İstanbul Tıp Fakültesi Hastane Müdürlüğünden Şube Eş Başkanımız Feyzi İşsever aranarak etkinliğin dekanlık tarafından “fazla siyasi bulunduğu” gerekçesiyle salon izninin iptal edildiği söylendi. Şubemiz programı günler önce hazırlayıp üyelerine duyurusunu yapmıştır. Gerçekleştireceğimiz panelin “çok siyasi” bulunuyor olması anlaşılır gibi değildir. 8 Mart’ın içeriğine uygun olarak Şube Kadın Meclisinin hazırladığı program, kadın katılımcıların olduğu ve sürece dair kadın üye ve çalışanların ekonomik ve toplumsal olarak uğradıkları mağduriyetlerin anlatılacağı, deneyimlerin paylaşılacağı bir etkinlikti. Biz SES’li kadınlar bu sistematik saldırılarla, antidemokratik uygulamalarla her zaman karşı karşıya kalmaktayız. Her gün bu gerçeklikleri çoğaltan, derinleştiren politikalar ve uygulamalarla yüz yüzeyiz. Sağlık kurumlarımızda yetersiz sağlık emekçisiyle, kesintisiz, sıfır hatayla, maksimum iş üretmemiz bekleniyor. Sözleşmeli, taşeron, yarı zamanlı, geçici, vardiyalı, gönüllü, çağrılı ve 7/24 çalıştırılıyoruz. Çalışma saatleri, izinler ve iş tanımımız belirsizleşmeye devam ediyor. KHK‘ler ile iş güvencemiz ortadan kaldırılıyor, on binlerce kadın emekçisi işinden uzaklaştırılarak itaat etmemiz isteniyor. Bütün bu eşitsizlikleri üreten ataerkil kapitalist sisteme karşı örgütlenme ihtiyaçlarımız ve gerekçelerimiz her gün giderek çoğalıyor. İstanbul Tıp Fakültesi Dekanlığının antidemokratik tutumunu kınıyoruz. Her türlü fiili meşru hakkımızı kullanacağız. Sağlık ve sosyal hizmet kadın emekçileri olarak haklarımıza ve taleplerimize sahip çıkıyoruz.”

Basın toplantısının ardından hastanede yapılması engellenen panel, temsilciler ve üyelerimizin katılımıyla şubemizde gerçekleştirildi.

Panelde; Prof. Dr. Nilay Etiler “Krizin kadınlar için ekonomik ve toplumsal yansımaları”, ihraç üyelerimizden Narin Duru “KHK ve ihraçlar”, Flormar işçilerinden Hatice Yıldırım ve Aylin Bülbül ise “Flormar işçileri direniş günlükleri”  başlıklarında sunum gerçekleştirdi.

İstanbul Aksaray Şubemiz, 8 Mart günü de İstanbul Çapa Tıp Fakültesi önünde basın açıklaması yaptı. Burada bir konuşma yapan Şube Kadın Sekreterimiz Aynur Gürcan; adil, eşit ve özgür bir yaşamın kadınların mücadelesi ile kurulabileceğine vurgu yaparak şöyle konuştu:  “Baskı, sömürü ve şiddet dışında bir şey vaat etmeyen ataerkil kapitalist sisteme karşı tarihten aldığımız güçle bu 8 Mart’ ta yine alanlardayız. Ülkemizde ve dünyada küresel sermayenin ortaklığında, cinsiyetçi iktidarlar eliyle yürütülen politikalar emeğimiz üzerinde kurulan sömürüyü her geçen gün daha da arttırıyor. Haklarımız ve kazanımlarımız tehdit altında. Yaşamlarımızı ve bedenimizi sürekli denetim altında tutarak eril zihniyetlerinde tahayyül ettikleri geleceği yeniden üretmemizi istiyorlar. Esnek, kuralsız, güvencesiz, kayıt dışı ve düşük ücretlerle sömürülmeye, ekonomik krizle birlikte daha fazla yoksullaşmaya, çalışma yaşamının ayrılmaz parçası haline getirilmiş baskı, şiddet ve mobbinge, kreşleri kapatıp kadınlara yüklenmeye çalışılan bakım hizmetleri nedeniyle ücretli işlerde çalışmamızı engelleyen politikalara karşı durmaya, ev içerisinde görünmez kılınıp değersizleştirilen emeğimize sahip çıkarak mücadelemizi yürütüyoruz. Ceza Kanunu ve Medeni Kanunda bin bir emek ve mücadeleyle elde ettiğimiz kazanımlarımızın geriletilmesine, nafaka düzenlenmesini ve 6284 sayılı ailenin korunması ve kadına yönelik şiddetin önlenmesi yasasını aileyi dağıttığı, erkeği mağdur ettiği gerekçesiyle değiştirmek isteyenlere, haksız tahrik indirimlerine hız kesmeden devam eden eril yargı mekanizmasına ve yaşam tarzı bahanesiyle kadın cinayetlerini meşru gösterenlere karşı var gücümüzle mücadele etmeye kararlıyız. Kamudan başlanarak yaşamın dinselleştirilmesine karşı laik seküler yaşamdan yana tarafız. Ensar’a, Türgev’e bel bağlayıp dinci tarikatlarla protokol yapanlara karşı bilimsel, laik, nitelikli, anadilinde eğitim ve kamu hizmeti talebimizden vazgeçmeyeceğiz. Çocuk istismarında rıza aranmasına, istismarcıların aklanmasına, erken yaşta evliliklerin önünün açılmasına, Çocuklarımızın geleceğini çalınmasına asla izin vermeyeceğiz. Halkları düşmanlaştıran, kutuplaştırıcı, ayrımcı politikaların ve savaşın gölgesinde yaşamlarımızın yok edilmesine, savaştan, yoksulluktan kaçan mülteci kadınların uğradığı katmerli sömürüye ve şiddete, bizi her geçen gün daha da yoksullaştıran, yaşam koşullarımızı zorlaştıran ekonomik krizdeki sorumluluklarını mermi fiyatlarıyla örtbas etmek isteyen militarist söylemlere, kendi gibi düşünmeyen herkesi vatan haini gören ve hedef gösterenlere karşı barış içinde yaşam hakkımıza sahip çıkıyoruz. Sözümüzle, itirazlarımızla, haklı mücadelemizle ve haklı taleplerimizle sesleniyoruz: 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalı, eşit işe eşit ücret sağlanmalı, iş yerinde şiddeti, ayrımcılığı ve mobbingi önleyen düzenlemeler yapılmalı, esnek-güvencesiz-kayıt dışı ve taşeron çalışmaya, kiralık işçilik uygulamasına son verilmeli, güvenceli iş güvenli yaşam koşulları sağlanmalıdır. Kapatılan kamu kreşleri açılmalı, kadın veya erkek olduğuna bakılmaksızın en az 50 çalışanın bulunduğu iş yerlerinde gündüz bakım evi ve kreşler açılmalı, doğum izinleri 24 haftaya çıkarılmalı, süt izninin kullanımı önündeki keyfi engeller kaldırılmalı ve ücretli-ücretsiz doğum izninden dönen kadınların statü kaybı yaşaması engellenmeli, Kadın Bakanlığı kurulmalı, kadınlara ve LGBTİ’lere yönelik her türlü şiddeti ve ayrımcılığı önleyici yasal düzenlemeler acilen yapılmalı, grevli toplu sözleşme hakkı, sendikal hak ve özgürlüklerimiz önündeki engeller kaldırılmalı, kamu kurumlarının bütçeleri toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifiyle hazırlanmalı, OHAL Komisyonu derhal lağvedilmeli, KHK’lerle haksız hukuksuz yere işten çıkarılan tüm emekçiler görevlerine iade edilmeli, kadınlar için daha fazla yoksulluk, şiddet, göç ve ayrımcılık anlamına gelen savaş politikaları son bulmalı, eşit ve özgür biçimde barış içinde bir arada yaşamın sağlanacağı demokratik koşulların oluşması sağlanmalı, eğitim ve sağlık alanı başta olmak üzere kamusal alanın tümüne yayılan dinselleştirme politikalarından vazgeçilmeli, İstanbul sözleşmesi başta olmak üzere kadınlardan yana imza atılan uluslararası sözleşmelerin gereklikleri yerine getirilmelidir. Yaşamın yarısıyken yok sayılmayı reddediyoruz! Dünyanın dört bir yanında alanlardan, meydanlardan, sokaklardan, evden, okuldan, işten, her yerden sesleniyoruz: Eşit ve özgür bir yaşamı kuruncaya dek mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. Vardık, varız, var olacağız. Biz haklıyız, Biz kazanacağız! Yaşasın Kadın Dayanışması! Yaşasın 8 Mart”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×