Çocuğun Cinsel İstismarıyla Mücadele Çalıştayı Sonuç Raporu Açıklandı

Facebook
Twitter
WhatsApp

Sendika genel merkezimiz, Eğitim-Sen, Çocuk İhmali ve İstismarını Önleme Derneği, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Ankara Şubesi, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği, Türk Psikologlar Derneği ve ODTÜ Mezunları Derneği ile bağımsız kişilerden oluşan Çocuklar İçin Hep Birlikte Girişimi tarafından Aralık ayında gerçekleştirilen ve sosyal hizmet uzmanları, hukukçular, eğitim ve sağlık emekçileri, gazeteciler, akademisyenler, hak savunucuları ile sivil toplum örgütü temsilcilerinin iki gün boyunca istismara karşı mücadeleyi, koruyucu ve önleyici tedbirleri tartıştığı Çocuğun Cinsel İstismarıyla Mücadele Çalıştayı’nın sonuç raporu Mülkiyeliler Birliği’nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.

Eş Genel Başkanımız Gönül Erden, Hukuk ve TİS Sekreterimiz Aylin Akçay, Toplumsal Dayanışma İçin Psikologlar Derneği’nden Banu Bülbül ve Sevi Zeybey, Sosyal Hizmet Uzmanları Derneği Ankara Şubesi’nden Yaşar Çavdar, Eğitim-Sen Ankara 1 No’lu Şube’den Sultan Saygılı ile Çocuk İhmali ve İstismarını Önleme Derneği’nden Nahide Doğrucan’ın katıldığı basın toplantısında sonuç raporunu açıklayan Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz Aylin Akçay, çocuğa yönelik cinsel istismarın çok ciddi bir sorun olduğuna vurgu yaparak, istismarın daha da yaygınlaşmasına, çocukların haklarının çok daha geriye gitmesine neden olacak yasal düzenlemeler yapılması tartışmalarının devam ettiğini ifade etti.

Akçay, sözlerine şöyle devam etti: “İstismar haberleri, sokağa taşan tepkiler ve doğal olarak “ne yapmalı soruları” da giderek yaygınlaşıyor. Toplumsal ve siyasal alanda ise çocuk cinsel istismarına ilişkin tartışmaların genellikle cinsel saldırı failinin alacağı ceza üzerinden yürütüldüğünü, önleme çabasının genellikle ailede verilecek eğitimle ailenin ya da çocuğun sorumluluğuna bırakıldığını ve ne tartışma ne de önleme zemini için böylesi bir çerçevenin yeterli olamayacağını gözlüyoruz. Çocuklar için Hep Birlikte Girişimi olarak bizler, bu yetersizliğin tespiti üzerinden çalıştayımızı etkin bir çocuk koruma sisteminin inşasına katkıda bulunma ve önleyici çalışmaları destekleme perspektifi üzerinden tanımladık. 1-2 Aralık 2018 tarihinde Ankara’da ODTÜ Mezunlar Derneği Vişnelik Tesisleri’nde düzenlediğimiz çalıştayımızı Türkiye’nin 29 ilinden sosyal hizmet uzmanı, psikolog, psikiyatrist, aile hekimi, psikolojik danışman, hukukçu, akademisyen, öğretmen, gazeteci ve hemşireler olmak üzere pek çok meslek grubundan ve çocuk alanında çalışan kurumlardan katılımcılar ile 150 kişilik bir katılım ile gerçekleştirdik. Çalıştaydan elde edilen sonuçları özetle şöyle paylaşabiliriz:  Sağlık sisteminde; Sağlık alanına özel bildirim mekanizmalarının kurulmasında aksaklıklar olduğu, hastane polisinin organize olmasında sorunlar yaşandığı, bildirim yükümlülüğüne ilişkin çalışanlara kurumsal olarak yanlış bilgilendirme yapıldığı, sağlık alanında çalışanların cinsel istismar ve istismar bulgularına ilişkin mesleki bilgi ve yeterliliğin eksik olduğu, bildirim yapan çalışanı koruyacak güvenlik önlemlerinin yetersizliği, gizlilik ve mahremiyet ilkelerine gereken özenin gösterilmediği tespit edilmiştir. Eğitim sisteminde; Bildirim mekanizmalarının işleyişinin net olmadığı, okul psikolojik danışmanlarının/rehber öğretmenlerin istismarla ilgili çalışmalarını engelleyecek çalışma koşullarının bulunduğu, öğretmenlerin cinsel istismar ve istismar bulguları ile istismara müdahale hakkında bilgi ve donanım eksikliklerinin giderilmesi için kurumsal planlama yapılması gerekliliği, bildirim yükümlülüğü, bildirim süreci ve yaptırımlara ilişkin bilgi eksikliği olduğu, bazı durumlarda okul yöneticilerinin istismarın üzerini örttüğü, okulun itibarını çocuğun yararından önde tuttuğu, bildirim yapan çalışanı koruyacak güvenlik önlemlerinin yetersizliği, gizlilik ve mahremiyet ilkelerine gereken özenin gösterilmediği tespit edilmiştir. Kolluk sisteminde; İstismarla ilgili süreçlerin gerekli ve yeterli şekilde yürütülmesini sağlayacak şekilde planlanmadığı, karakollar, savcılık işlem mekanları ve mahkemeler gibi hizmet birimlerinin çocuklara uygun olarak düzenlenmediği, çocuklarla görüşme yapmaya uygun odaların olmadığı, çocukla çalışma konusunda yeter sayıda uzman personelin bulunmadığı, istismar ve istismarla ilgili işlemler ile ilgili yeterli bilginin olmadığı, istismarla ilgili yapılması gereken işlemlerin standart hale getirilemediği, bildirimin değerlendirilmesinde sıklıkla kişisel tutumlara göre karar verildiği ve istismarın olmadığına yönelik karar verme eğilimlerinin bulunduğu; uygulamada, istismarda somut delil aranması, ifadesi ÇİM’de alınan çocuklar için yargı sürecinde yeniden ifade alınması, çocuğun istismarcıyla bir araya getirilmesi, aile ve çocuğa yeterli hukuki desteğin verilmemesi, gizlilik ve mahremiyet ilkelerine gereken özenin gösterilmemesi gibi çok sayıda kritik hata yapıldığı tespit edilmiştir. Sosyal hizmet sisteminde; ALO 183 destek hattına ilişkin yapısal sorunlar bulunduğu, bildirimi alan personellerin genellikle istismar konusunda yeterli donanıma sahip olmadığı, çalışanlar için gerekli eğitimlerin ve süpervizyonun sağlanmadığı, uygulamaların standart hale getirilemediği; uygulamada, 183 bildirimlerinde adli süreçler başlamadan inceleme sürecinin başlatılması, ÇİM deki raporların Aile Bakanlığıyla (Aile Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı) paylaşılmadığı, kurumlararası koordinasyonun sağlanamadığı tespit edilmiştir. Önleyici çabaların yetersizliği mülteci çocuklar söz konusu olduğunda daha da gözle görülür hale gelmektedir. Mülteci çocuklarla yürütülen çalışmalarda, çocuk evliliklerin kayıt altına alınmaması, bildirimin yapılmaması, çocukların dil bariyerinden dolayı istismarı dile getirememesi,ailelerin istismarı bildirmeme eğilimi, alanda çalışanlarda dil sorunu/tercüman yetersizliği, ailelerin süreçte yeterli desteği alamaması ve yalnız hissetmesi sıklıkla rastlanan olumsuzluklar arasındadır. Dolayısıyla; toplum merkezlerinin kapatılmış olması ve koruyucu ve önleyici hizmetlere yönelik yerel yönetim mekanizmalarının gelişmemesi, psikolojik/ psikiyatrik tedavinin yetersiz kalışı, multidisipliner bir yaklaşımla konuyu önleyici çalışmanın yapılabilmesi için yapılandırılmış bir okul sosyal hizmetinin olmaması, eğitim tedbiri uygulamaları konusunda sorun yaşanması, çocukların okula kazandırılması konusunda yeterli mesleki çalışmaların yapılmaması, gizliliğe uygun davranılmaması ve çocuğun etiketlenmesi, okul ve/veya şehir değiştirmek zorunda kalma ve sorunların ağırlaşması, çocuk izlemindeki eksiklikler, gebe çocukların bildirim korkusu ile sağlık kurumuna getirilmemesi, izlemedeki eksikler nedeniyle çocuğun sistem içine girememesi ve çocukların hayatını tehdit eden ihmallerin ortaya çıkması, gebeliğin sonlandırılmasında sağlık sistemindeki engeller ve bilgi eksikliği ile mücadele edilmeksizin çocuk cinsel istismarının önlenmesi mümkün olmayacaktır. Çocuk cinsel istismarının tespitinde, önlenmesinde önemli noktalarda bulunan profesyonellerin tespit için gerekli bilgiye erişemediği ve bildirim süreçlerinde yaşanabilecek güçlükler konusunda desteklenmesine ilişkin de önemli sorunların mevcut olduğu hatta bir çok bildirim sürecinin sonunda bildirim yapan kişinin büyük bedeller ödediği görülmektedir. Bu sorunlarla uğraşmak çalışanların güvencesizlik, örgütsüzlük, meslek sınırlarının yöneticilerce ihlal edilmesinin önlenmesi sorunlarından bağımsız düşünülemez. Çünkü iş güvencesi olmayan bir çalışan cinsel istismarla mücadele sürecinde kendisini daha da yalnız ve güçsüz hissedebilir, psikologların ve sosyal çalışmacıların meslek yasalarının bile bulunmadığı, sendikalaşma oranlarının her geçen yıl düştüğü bir kamusal sistemde bildirim yükümlülüklerini gerçekleştirmek giderek güçleşmekte bu durum önleyici çalışmalar yürütülmesinin önünde engele dönüştüğü ölçüde cinsel istismar vakalarının artmasının nedenlerinden birine dönüşmektedir. Bunun yanı sıra eğitimin niteliğinin her geçen gün düşmesi nedeniyle özellikle mesleğe yeni başlayan sosyal hizmet uzmanı, psikolog, hemşire, doktor, öğretmen gibi meslek gruplarında sahip oldukları haklar, çocukla ilgili yasal düzenlemeler, uygun yönlendirme kanalları, çocuğa yönelik şiddet gibi konularda yeterince bilgi sahibi olmadığı, karşılaşılan sorunların çözümünde etkisiz ve edilgen kalabildikleri gözlenmektedir. Bunun yanında çocuklarla ilişkilenilen kurumlarda vaka toplantıları ve süpervizyon gibi çalışma pratikleri de eksiktir. Medyada cinsel istismar haberleri verilirken istismara maruz bırakan kişinin baskın ve güçlü taraf olarak; istismara maruz bırakılan kişininse güçsüz, yalnız ve çaresiz taraf olarak sunulması, istismara maruz bırakılan ve istismara maruz bırakan bireylerin cinsiyet, yaş, sosyoekonomik düzey, ruh sağlığı durumu gibi kısıtlı kalıp yargılar içerisinde ele alınması, geçerliliği tartışmalı olan belirli risk grupları üzerinden istismarın hayatın her alanında karşımıza çıkabileceği gerçeğini göz ardı edilmesi, kimi zaman vaka medyada yer alırken kişi ve yer tanımlayıcı bilgilerin yer alması ve çocuk görsellerine yer verilmesi koruyucu çalışmaları sekteye uğratmaktadır. Bu nedenle, yalnızca istismar konulu haberlerin medyada bulunması değil, koruyucu ve önleyici unsurların da haberlerin içerisinde yer alması, haber alma hakkının yurttaş hakkı olduğunun unutulmaması, haber yasağına karşı ortak mücadele yürütülmesi, çocuk odaklı ve hak temelli bir habercilik anlayışının geliştirilmesi gerekmektedir. Hukuk alanında; Koruyucu ve destekleyici tedbirlerin uygulanması esastır. Bunun için, çocuğun gelişiminin desteklenmesi, davranış veya dürtü kontrolüne yönelik rehberlik hizmetleri, sosyal ve kişiler arası ilişkilerin geliştirilmesi ve iyileştirilmesi, alkol ve madde kullanıma ilişkin müdahaleler, ruh sağlığı tedavi ve rehabilitasyonu, fail çocuk evlenmiş ise evlilik, aile içi iletişim, çocuk bakımı ve yetiştirilmesi konularını kapsayacak ve hukuk dışı disiplinlerden oluşturulacak bir vaka izleme ekibi tarafından uygulanacak güvenlik tedbirlerinin uygulanması önemlidir. Cezaların ağırlaştırılması fiilen cezasızlığın daha da artması anlamına gelmektedir. Bu nedenle konu kamuoyunun gündemine geldiği her seferinde olduğu gibi ceza artırımını önleyici bir çalışma gibi sunmak yerine koruyucu, destekleyici ve önleyici tedbirlerin uygulanması ve kanun hükümlerine eklenmesi gerekmektedir. Çocuklara ilişkin düzenlemeler ve hükümler mevzuatta dağınık halde bulunmaktadır. Mevcut Çocuk Adalet Sisteminde çocuğun korunabilmesi ve ikincil mağduriyetin giderilebilmesi için mevcut yetişkinlere ilişkin adli sistem ve adliye binaları dışında çocuklara özgü, çocuk dostu, çocuğun insan haklarına odaklı ve onarıcı adalet ilkeleri doğrultusunda oluşturulmuş fiziki mekanlar son derece yetersizdir. Cinsel istismara maruz kalan çocuğun ifadesi, yasa gereği tek seferde alınmalıyken defalarca ifade vermek zorunda bırakılmak çocukların travmatik biçimde etkilenmesini artırmaktadır. Çocuk Koruma Kanunun 6. Maddesinde yer alan bildirim yükümlülüğüne ilişkin bilgilendirmelerin okul, işyeri ve medya aracılığıyla yaygın biçimde yapılması gereklidir. Çocuk Adalet Sisteminde çocukla çalışanların Çocuk Hakları, Toplumsal Cinsiyet Ayrımcılığı, Çocuk Psikolojisi ve İletişim Teknikleri gibi temel konulardaki eğitim eksiklikleri uygulamadaki hataların önemli nedenlerinden biridir. Çocuklar için Hep Birlikte Girişimi olarak bizler, yalnızca sorunları belirlemek için değil, tespit ettiğimiz sorunların çözümüne ilişkin somut çaba sarf etmek, bu alanda çalışanların dayanışmasını örmek, birbirimize güç vermek niyetiyle bir araya geldik. Biliyoruz ki, çocukların cinsel istismarının yaygınlaşması, toplumsal zorlanmanın, çözülme, çürüme ile sonuçlanmasının belirtilerindendir. Çocuklardan korkan, çocukları istismar eden, çocuklar istismar edilirken susan bir insan topluluğu umudunu, inancını, yaşama sevincini iyiye dair olan pek çok şeyi yitirir. Bizler, bu süreci umudun ve çocukların lehine tersine çevirmek için çözüm önerilerimizi yaşama geçirmenin yollarını birlikte aramaya devam edeceğiz.”

Çocuğa Yönelik İstismarla Mücadele Çalıştayı Sonuç Raporunun Tamamı İçin Tıklayınız

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]