KESK İzmir Şubeler Platformu ve DİSK Ege Bölge Temsilciliği; bütçe görüşmeleri, ek zam talebi ve asgari ücretle ile ilgili  Konak Kemeraltı’nda basın açıklaması yaptı.

DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memir Sarı, reel enflasyonunun %40 olduğunu belirterek, asgari ücretten alınan vergilerin kaldırılması ve asgari ücretin 2800 TL’ye çıkarılması gerektiğini söyledi.

Ortak açıklamayı KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Yürütmesi adına  yapan İzmir Şube Eş Başkanımız Hülya Baran Ulaşoğlu, şöyle konuştu:  “Ülke ekonomisinde bir yıl içinde toplanacak gelirleri ve harcamaları gösteren, gelirlerin nasıl toplanacağı ve kimler arasında nasıl bölüştürüleceğinin önceden belirlendiği bütçeler, iktidarın kimlerin çıkarlarını koruduğunu somut olarak göstermektedir. 2019 bütçesi hazırlanırken, halkın doğrudan ya da dolaylı olarak bütçenin yapılmasına, uygulanmasına ve denetlenmesine katılmasını ifade eden ‘bütçe hakkı’ tamamen yok sayılmış, patronların talepleri dikkate alınırken, işçi ve emekçiler göz ardı edilmiştir. Türkiye’de 16 yıllık AKP iktidarı döneminde hazırlanan bütün bütçeler, ‘Yoksuldan alıp, zengine dağıtan’ bir anlayışla hazırlanmıştır. Bütçe gelirlerinin önemli bir bölümü halktan, işçi ve emekçilerden toplanmasına rağmen, bütçe harcamalarından en az payı yine işçi ve emekçiler almaktadır. 2019 bütçesinin, işsizlik ve enflasyonun hızla yükselmeye başladığı, kamuda ve özel sektörde esnek ve güvencesiz istihdamın yaygınlaştığı, işçilerin kıdem tazminatının, kamu emekçilerinin sınırlı iş güvencesinin altını boşaltılması girişimlerinin gündemde olduğu bir döneme denk gelmiş olması önemlidir. 2019 bütçesinde başta kamu harcamaları ve kamu yatırımları olmak üzere hemen hemen tüm gider kalemleri ciddi anlamda kesintiye uğramış, emekçilerin insanca yaşayacak ücret talepleri yok sayılırken, patronlara vergi kolaylıkları ve istisnalar dışında milyarlarca TL’lik doğrudan teşvik ayrılmıştır. Türkiye’de toplanan verginin büyük bölümünün toplam istihdamın üçte ikisini oluşturan ücretliler üzerinden alındığı dikkate alındığında, 2019’da vergi yükü yine bizlerin sırtına yıkılacaktır. Bunun yanı sıra, düşük ücret zamları ve vergi dilimi uygulaması nedeniyle, ciddi anlamda yoksullaşmamız kaçınılmaz görünmektedir. Mecliste görüşülmekte olan 2019 bütçesi, başta asgari ücretliler olmak üzere, işçilerin ve kamu emekçilerinin en temel ekonomik taleplerinin yok sayıldığı, işçi ve emekçilerin her geçen gün zorlaşan çalışma ve yaşam koşullarını dikkate almayan bir bütçe olarak dikkat çekmektedir. İktidarın bugüne kadarki bütçe pratiğine bakıldığında, gerçek anlamda istihdam arttırıcı politikaları hayata geçirmek, dolaylı vergileri azaltmak, temel tüketim mallarından alınan KDV’yi sıfırlamak, asgari ücreti yükselterek vergi dışı bırakmak, vergi dilimi uygulamasına son vermek, ek ödemelerin temel ücrete yansıtılması gibi bir derdinin olmadığı açıktır. Türkiye’de asgari ücretle, hatta asgari ücretin altında bir ücretle yaşamaya çalışan milyonlarca işçinin ücretleri artan enflasyon karşısında adeta buharlaşmıştır. 2018’de yıllık enflasyonun son olarak açıklanan yüzde 21,62 oranında olması halinde, asgari ücretlinin sadece enflasyon bazında yaşadığı kayıp yüzde 7,42 olacaktır. Benzer bir şekilde 1 Şubat 2018 tarihinde asgari ücret ile 427 ABD doları alınabiliyorken, bugün itibariyle asgari ücretin dolar bazında 297 ABD dolarına gerilemiş olması, asgari ücretlinin satın alım gücünün yarı yarıya azaldığını göstermektedir. İktidarın 2019 yılına ilişkin ekonomik hedefleri dikkate alındığında, asgari ücrette yapılması planlanan ‘üç kuruşluk’ artışın çok daha fazlasının, önümüzdeki yıl patronların kasasına aktarılacaktır. Bu kaynakların tamamına yakınının işçilerin işsiz kalması halinde kullanılması için kurulan İşsizlik Sigortası Fonu’ndan karşılanmasının planlandığı hiç kimse için bir sır değildir. İktidar temsilcilerinin bütün çabalarına rağmen ekonomik krizin halkın günlük yaşamı üzerindeki yıkıcı etkileri giderek artmaktadır. İşçi ve emekçiler, yüksek enflasyon, artan faturalar nedeniyle ‘ek zam’ talep etmekte ve temel tüketim ürünlerine yapılan zamların geri alınmasını istemektedir. İşçi ve emekçilerin çalışma ve yaşam koşullarının dayanılmaz hale geldiği, geçinemediği için ek iş yapmak zorunda bırakıldığı, kredi ve borç batağına saplandığı koşullarda, iktidarın ekonomik krizden etkilenen yüzde 99 yerine, yüzde 1’i oluşturanların talepleri doğrultusunda hareket etmesi kabul edilemez. İktidarın yıllardır sürdürdüğü ‘Sermayeye dost, emekçiye düşman’ politikalarını kabul etmemiz ve onaylamamız mümkün değildir. Kamu kaynakları, her fırsatta kriz çığırtkanlığı yapan patronlara, batık müteahhitlere ve bankalara aktarılırken, asgari ücretlilerin insanca yaşayacak ücret taleplerinin görmezden gelinmektedir. Ekonomide yaşanan krizde hiçbir sorumluluk ya da payımız olmadığı halde, krizin faturasının ısrarla bizlere ödetilmek istenmesini kabul etmiyor, ekonomik krizi kim çıkardıysa, faturasını da onların ödemesini talep ediyoruz.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]