Eskişehir Şubemiz, “İnsanca yaşamaya yetecek bir asgari ücret istiyoruz. Asgari ücret seviyesini halk sağlığını belirleyen önemle kriterlerden biri olarak görüyoruz” açıklaması yaptı.

Şube adına ortak açıklamayı yapan Eskişehir Şube Eş Başkanımız Birtürk Özkavak, 2019 yılı asgari ücret görüşmelerinin başladığına dikkat çekerek, şöyle konuştu: “Asgari ücret sadece 7 milyon işçi ve emekçiyi değil hepimizi ilgilendirmekte ve etkilemektedir. Kısacası işçi, emekçi, işsiz, dar gelirli, yoksul olarak adlandırılan ve yaklaşık 80 milyonu oluşturan büyük çoğunluğu ilgilendirmektedir. Zaten diğer taraf 1 milyonluk mutlu bir azınlıktır. Emekçilerin terleri, kanları ve hatta canları pahasına verdikleri mücadelelerle insan temel hak ve özgürlüklerinin tanımlandığı tüm uluslararası sözleşmelerde, herkesin kendisi ve ailesi için “insan onuruna yaraşır” adil ve elverişli bir ücret hakkı olduğu kabul edilmiştir. Anayasanın 55. maddesinde ‘asgari ücretin tespitinde çalışanların geçim şartları ile ülkenin ekonomik durumu da göz önünde bulundurulur’ düzenlemesi yer almıştır. Bilindiği gibi bugün ülkenin ekonomik durumu toplam zenginliğin rantçılara, bir avuç azınlıkta kesime/ uluslararası sermayeye aktarılması, peşkeş çekilmesi nedeniyle zordadır. Tartışmasız bu ortamda en zorda olan da emekçilerdir. Bu kriz tablosu içerisinde Asgari Ücret Yönetmeliğinde ‘işçilere normal bir çalışma günü karşılığı ödenen ve işçinin, gıda, konut, giyim, sağlık, ulaşım ve kültür gibi zorunlu ihtiyaçlarını günün fiyatları üzerinden asgari düzeyde karşılamaya yetecek ücret’ olarak tanımlanan asgari ücretin “kaç lira olacağı” en önemli gündem olmaktadır. Deyim yerindeyse ülkeyi yönetenlerin bu ülkede yaşayanların ölüsüne mi dirisine mi değer verdiklerinin de bir ölçütü olmaktadır. Çünkü bilinmektedir ki Türkiye zengin bir ülkedir, bir kez daha söylersek bölüşüm adil değildir. Asgari ücret sadece asgari ücretle çalışanı değil, çalışan çalışmayan bütün vatandaşları doğrudan etkilemektedir. Asgari ücrette yapılacak belirleme, sadece asgari ücretin miktarını belirlememektedir. Asgari ücrette yapılacak değişiklik, diğer tüm kesimlerin ücretlerinde de ortalama nasıl bir değişiklik olacağını da belirlemektedir. Bu nedenle, asgari ücret hepimizin ücret ve yaşam koşullarını doğrudan ilgilendirmektedir; bu özelliğinden dolayı asgari ücret belirlenmesi bir anlamda yapılan en büyük toplu sözleşmedir. Türk-İş araştırmasının 2018 Kasım ayı sonucuna göre: Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı (açlık sınırı) 1.942,71 TL, Gıda harcaması ile birlikte giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalarının toplam tutarı ise (yoksulluk sınırı) 6.328,05 TL oldu. Bir çalışanın -sadece kendisinin- yapması gereken yaşama maliyeti ise aylık 2.385,11 TL olarak hesaplanmaktadır. Buna göre yoksulluk sınırındaki artış asgari ücretteki artışın yaklaşık 6 katıdır! Bizler sağlık ve sosyal hizmet emekçisiyiz. Ücretli çalışanlar olarak bizim de ücretlerimiz toplu sözleşme ile belirleniyor. Ücretlerimiz ve çalışma koşullarımız belirlenirken asgari ücrette yapılan artış oranı baz alınıyor. Bu nedenle asgari ücretin ne olacağı bizim ücretlerimizde de belirleyici oluyor. Bizler sosyal hizmet emekçisiyiz. Asgari ücretin belirlediği yaşam koşulları, hizmet verdiğimiz kesimlerin yaşam şartlarında doğrudan etkili. Asgari ücretin ihtiyaçları karşılayamadığı koşullarda yoksulluk da, yardıma ihtiyaç duyanlar da artmaktadır. Çocukların en temel ihtiyaçlarının karşılanamaması demek, çocukların yeterince korunamaması demek. Asgari ücret gündemiyle 80 milyonun bir parçası yani hem bir emekçi hem de insanların öncelikle sağlığını korumakla yükümlü sağlıkçılar olarak çok yakından ilgiliyiz. Hele “kriz” ortamında mutlaka emekçileri uyarmak ve bilgilendirmek görevimiz. Düşük ücretle yaşamak zorunda kalmak yukarıda aktarılan barınma, gıda, giyinme gibi vazgeçilemez ihtiyaçlara para ayrılamamasına ya da çok az/yetersiz ayrılmasına yol açar. Bu ise doğrudan sağlığın bozulmasına, hastalıklara davetiyedir. Üstelik sağlık hizmetlerinin giderek özelleştirildiği, hane halkının sağlık harcamalarına ayırdığı payın sürekli arttığı, genel sağlık sigortası primini yatıramayan milyonlarca yurttaşın olduğu bir ülkede yoksulluk toplumun sağlığını birinci dereceden etkilemektedir. SES olarak öncelikle asgari ücret “masalarında” yer alanlara hatırlatıyoruz. Gerek dünya gerek Türkiye ölçeğinde yapılmış yüzlerce çalışma barınma, beslenme vb ile sağlığın ilişkisini çok net göstermektedir. Asgari ücretin rakamı belirlidir: Bu rakam masalarda değil çarşı, pazarda, sokakta belirlenmektedir ve ihtiyacı karşılamayan bir miktara razı olmak, rıza göstermek çocukların, kadınların, yaşlıların ve bir bütün olarak emekçilerin sağlığına, canına doğrudan kast etmek anlamı taşıyacaktır. SES olarak bu konuda en temel taleplerimiz Asgari ücret yıllık olarak hesaplanmalı, tümüyle vergi dışı bırakılmalıdır. Asgari ücretin enflasyon karşısında korunmalıdır. Asgari ücretin milli gelir artışından yararlanması için, asgari ücretin geçim ücreti olabilmesi için, asgari ücrette yaşanan kayıplar giderilmelidir.Emekçilerin krize karşı korunması için, asgari ücret net 2 bin 800 lira olmalıdır. SES olarak tüm sendikaları bu en büyük toplu sözleşmeye taraf olmaya suskunlukla seyretmek yerine etkili bir mücadeleyle taleplerimi kazanmaya, yürütmeye davet ediyoruz.”

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]