Batman Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü dolayısıyla Gülistan Caddesi’nde basın açıklaması yaptı.
Platform adına açıklamayı yapan Batman Şube Eş Başkanımız Deniz Topkan, ikinci büyük emperyalist paylaşım savaşının başladığı 1 Eylül 1939 tarihinin üzerinden 79 yıl geçtiğini belirterek, aradan geçen 79 yıla rağmen emperyalist ülkelerin, hegomonik güçlerin savaştan, kan dökmekten, barbarlıktan vazgeçmeyerek dünyayı kana bulamaya devam ettiklerini vurguladı.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de savaşların, darbelerin ve ekonomik krizlerin bedelini yoksul halkların ve emekçilerin ödemeye devam ettiğini ifade eden Topkan, şöyle konuştu: “Milliyetçi, şoven, ayrımcı, tekçi, cinsiyetçi, mezhepçi siyasetin hakim siyaset haline getirilmesi hem savaş, çatışma ve şiddet ortamını sürekli canlı tutuyor; hem de binlerce insanımızın ölümüne, bizim emeğimizin ürünü olan kaynakların onlarca yıldır süren adı konmamış savaşa aktarılmasına, doğanın ve yaşam alanlarımızın yok edilmesine yol açıyor. Ülkenin içine sürüklendiği kaos ve çatışma ortamı fırsata çevriliyor. Hem içerde hem dışarıda halkları ve emekçileri kutuplaştırma üzerine kurulu bir siyasette ısrarın sürdürülmesi her seferinde halkları ve emekçileri vurmaya devam ediyor. Halkları ve emekçileri kutuplaştıran, karşı karşıya getiren politika tüm yurttaşların can ve mal güvencesini, emekçilerin onurlu çalışma hakkını ve iş güvencesini yok sayan saldırılara her gün bir yenisinin eklenmesinin kapısını ardına kadar açıyor. Ülke kaynaklarından üretime, istihdama, yatırıma, kamu hizmetlerine ayrılan pay gittikçe kısılırken silahlanmaya, olağan hale getirilen OHAL düzenine, kendinden olmayan herkesi baskı ve şiddetle bastıran dikta rejimine ayrılan pay artırılıyor. Dolayısıyla ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettiriyor. Yaşanan gelişmeler “bölgesel liderlik” hayalleri ile içinde bulunduğumuz coğrafyaya yönelik emperyalist politikaların taşeronluğuna soyunan AKP ‘nin ülkeyi; tüm komşularını karşısına alan bir noktaya savurduğunu, her geçen gün emperyalist politikaların batağına sapladığını göstermektedir. AKP hükümeti, ülkemizin kanayan yarası olan Kürt sorununun eşit haklara dayalı barışçıl ve demokratik bir temelde çözümü konusunda üzerine düşeni yerine getirmemekte ısrarını sürdürmektedir. Türkiye’de yaşayan halklara daha fazla yıkım ve acıdan başka bir şey getirmeyen tekçi, ırkçı, şovenist söylem ve politikalardaki ısrar, Cumartesi annelerinin 700 haftadır çocuklarının akıbetini sormalarına gösterilen tahammülsüzlükle bir kez daha ortaya çıkmıştır. Barışın anlamını, değerini ve insanlık için taşıdığı önemi en iyi bilenler, savaşların acımasızlığını yaşayanlardır. Ulusların, toplumların, halkların ve bireylerin bir arada huzur içinde yaşadıkları, adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, paylaşımın, yardımlaşma ve dayanışmanın kalıcı olarak kurulduğu bir dünya özleminin barıştan geçtiğini bilenlerdir. Dünyanın neresinde olursa olsun, milliyeti, dini, mezhebi, etnik kimliği ne olursa olsun herkes için barış isteyen, bunun mücadelesi verenlerdir. Barışın anlamını emperyalizmin değirmenine su taşıyanlar değil, biz biliyoruz. Tarih bize göstermiştir ki, savaşa karar verenlerin çocukları daima cephenin uzağındadır. Emperyalistlerin bölüşüm savaşı ne bizim ne de çocuklarımızın savaşıdır. Bu nedenle savaşların, işgallerin yoğunlaştığı, farklı milliyetlerden ve mezheplerden halkların birbirine karşı düşman edilmeye çalışıldığı bugünlerde, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nü sahiplenmek ve barış mücadelesinin tüm dünya halklarına mal etmek gibi önemli bir sorumluluğumuz var. Bu tarihi sorumluluğu yerine getirmek için barış ve demokrasi arayışları karşısında şiddeti tek çözüm yolu olarak dayatanlara karşı inadına barış, inadına özgürlük talebimizi daha yüksek sesle haykırmaya, içeride ve dışarıda barış mücadelesini sürdürmeye devam edeceğiz. Tüm olumsuzluklara rağmen sınıfsız, sömürüsüz, barış içinde, sevgiyle, kardeşçe yaşayabileceğimiz bir dünyanın hayal olmadığını biliyoruz. Bunun için emperyalist politikalar ve savaş çığırtkanlığı karşısında inadına barış, inadına kardeşlik demeyi sürdüreceğiz.”
Topkan, barış talebini birlikte haykırmak için 1 Eylül’de Diyarbakır’da düzenlenecek olan 1 Eylül Dünya Barış Günü mitingine çağrı yaparak konuşmasını sonlandırdı.