Çanakkale’de “Şehir Hastaneleri: Bir Kamu Özel Ortaklığı Modeli! Halkın Sağlığı mı, Sağlıkta Mega Yalan mı?” Paneli Gerçekleştirildi

Facebook
Twitter
WhatsApp

Çanakkale Şubemiz ve Çanakkale Tabip Odasının düzenlediği  “Şehir Hastaneleri: Bir Kamu Özel Ortaklığı Modeli! Halkın Sağlığı mı, Sağlıkta Mega Yalan mı?” başlıklı panel, 26 Şubat 2018 tarihinde Çanakkale Türkan Saylan Sosyal Tesisleri Nikah Salonu’nda gerçekleştirildi.  Şehir hastaneleri projesinin tartışıldığı panelin moderatörlüğünü Tabip Odası Başkanı ve aynı zamanda sendikamız üyesi olan Uzm. Dr. Güleda Erensoy ve Sendika Okulu Örgütlenme Modülü Sekretaryası Murat Dağdelen yaptı. Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Zencir ve CHP Mersin Milletvekili Prof. Dr. Aytuğ Atıcı’nın konuşmacı olarak olarak katıldığı panele, Çanakkale Belediye Başkanı Ülgür Gökhan, Kepez Belediye Başkanı Ömer Faruk Mutan, CHP İl Başkanı İsmet Güneşhan, Merkez İlçe Başkanı Ali Uyanık, sağlık çalışanları, sendikalar ve halk izledi.

Açılışı yapan Güleda Erensoy, tabip odasının yaşadığı zorluklara değinerek, panelin önemini anlattı.

Murat Dağdelen ise tabip odasına ve sendikaya son dönemlerde yoğun baskıların olduğuna ve örgütlü hareket etmenin önemine vurgu yaparak, sağlık politikalarının belirleyicilerinin ihmal edildiğini, vatandaşın vatandaş olarak değil tüketici olarak görüldüğünü ve sağlık emekçileri olarak sağlıkta dönüşüm politikalarının her aşamasını her açıdan yaşadıklarını, şehir hastanelerinin basitçe eskimiş hastaneleri yenilemek olmadığını, tüm sağlık sistemini etkileyen önemli bir konu olduğunu söyledi.

Mehmet Zencir yaptığı konuşmada, şehir hastanelerinin sağlığın sermaye için yeni yatırım haline gelmesinin, toplumsal kaynakların arsız ve pervarsızca sermayeye peşkeş çekilmesinin güncel örneği olduğuna dikkat çekti. Kamu özel ortaklığı ile hayata geçirilmeye başlanan şehir hastaneleri modelinin  Türkiye uygulamasının özgünlüklerine değinerek, dünyadaki uygulamalardan farklılıklarını anlatan Zencir konuşmasına şöyle devam etti: “Şirket aldığı finansman kredisini ödemede güçlük çekerse,kredi kamu tarafından ödenecek. 25 yıllık işletme süresi boyunca devlet şirkete kira ödeyecek.  Sağlık Bakanlığı tarafından garanti edilen hizmet ödemeleri %70 doluluk oranına dayalı olacak. Ödemeler döviz kuru üzerinden gerçekleştirilecek. Kamu özel adına borçlu olacak, vergiden muaf olacak. Vatandaşı sağlıksız kılan toplumsal sorunları görmezden gelip, kar etmenin temel hedef olduğu mega hastanelerde daha çok tetkik, daha çok tedavi girişimi daha çok ameliyat vb. daha çok işlemlere bağımlı kılan tedavi edici hizmetlere dayalı anlayış ile sağlık sorunları çözülür mü? Yoksa sağlıksızlıktan sermaye para mı kazanır? Sağlık sorunları ortaya çıkmasın diye; Sağlıksız kılan, toplumsal sorunlarını gündeme alan bir temel koruma anlayışı, kamusallığın öne çıktığı sağlık hizmeti anlayışı, doğa birey ve toplumun yararını esas alan bir sağlık sistemi inşasını önüne koyan kurucu bir dönem gündeme getirilmelidir.’’

CHP Milletvekili Aytuğ Atıcı ise şöyle konuştu: ‘’Şehir Hastaneleri  aslında bize bir öykü anlatır. Biz bunu dinlerken AKP’nin bize ne yapmaya çalıştığını çok net görebiliriz. Şehir Hastaneleri halkın sağlığı için mi sermayenin sağlığı için mi yapılıyor, bu sorunun cevabını vermek lazım. Şimdi kolayca anlamanız için net olarak anlatacağım. Bir adam var, ülkeyi yöneten. Yatıyor, bir rüya görüyor, çok hoşuna gidiyor.  Bu rüyamı gerçekleştireceğim diyor. Öyle büyük hastaneler yapacağım ki herkesin hoşuna gidecek. Sonra önce inşaat yapmak lazım diyor, çağırıyor bir müteahhit. Hastane yapalım diyor. Müteahhit diyor ki arazi lazım,  Bu adam diyor ki merak etme hastane bende. Bedava arazi! Kocaman bir hastane olacak, çok para lazım. Yönetici diyor ki, kaça mal olur sen onu söyle!  Şİmdi finans kaynağı lazım, Türkiye’de bunu karşılayacak şirket çok az. Yönetici diyor ki, git uluslararası şirketlere sana para versinler. Müteahhit gidiyor şirkete, diyor bir Başbakan var, gözü dönmüş, bedava arazi veriyor. Hastane yapalım. Nerede diyorlar,  Türkiye’de. E diyorlar, biz Türkiye’ye para veremeyiz. Ekonomisi belli, ya ödemezlerse.  Hazine kefil olursa veririz. Müteahhit geliyor durumu anlatıyor. Bir kanun çıkarıyorlar. Uluslararası şirketlere hazine garantili borçlanmanın yolu açılıyor. E diyorlar, bunu dolar üzerinden yapalım. Ona da tamam! Kira alalım biz hazineden diyorlar. Ona da tamam diyorlar. Bir de bütün bu kanunlar çıkarken maalesef ben de meclisteyim. E diyorlar bize o zaman 49 yıllığına kira ödesinler. Bu, Başbakan’ın kabulü ile anlaşıldı. Uluslararası finans şirketleri çok zor inandı bu paraları vereceğimize. Bir de %70 doluluk garantisi aldılar. Sonra, sayın Başbakan,bunun etrafına otel motel yapmasak da hizmet etsek. Başbakan diyor ki tabi AVM’de yapın, işletme de yapın. Finans şirketleri diyor ki e tıbbi bölümü de biz işletelim.E ne oluyor, Başbakan’ın rüyası oluyor bizim kabusumuz. Taş üstüne taş koyandan Allah bin kere razı olsun.  Ama bir liralık hastaneyi iki liraya yapanları da Allah kahretsin. Bu dünyada da hesabı vatandaş görecek.  Bu söylediklerimin tamamı kanun maddesi haline gelerek yürürlüğe kondu.  Bu hastaneler yapıldı.  Bir inşaat yaptınız ve kiraya verdiniz. Maliyeti belli. Kaç yılda amorti etmesini beklersiniz.  Yozgat Şehir Hastanesi kendisini iki yılda amorti etti. 23 yıl da bu hastaneden yedi tane daha yapılırdı. Bu para halkın cebinden çıkıyor.”

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]