TAŞERON SORUNUNA YARIM YAMALAK DEĞİL, TAM ÇÖZÜM İÇİN:

AYRIMSIZ TÜM TAŞERON İŞÇİLERİ KADROYA ALINMALI,

ÜCRET VE DİĞER HAKLARDA EŞİTLİK SAĞLANMALIDIR!

TÜM ÇALIŞANLARA GÜVENCELİ İŞ, İNSANCA YAŞAM MÜCADELEMİZ SÜRECEK!

İktidara geldiği 2002 yılından bugüne çalışma hayatında taşeron, 4/C,4/B, özel istihdam bürolarına bağlı çalışma, Toplum Yararına Programlar (TYP) gibi güvencesiz istihdam biçimlerini alabildiğine yaygınlaştıran AKP iktidarı bir kez taşeron işçilere kadro vaat etmiştir.

Başbakan Binali Yıldırım önceki gün yaptığı açıklamada taşeron çalışanlarının kadroya alınması konusunda yapılan çalışmaların tamamlandığını, 12 maddeden oluşan yasa tasarısının bu hafta içinde paylaşılacağını açıklamıştır.

Dün önce partisinin grup toplantısında konuşan AKP Genel Başkanı- Cumhurbaşkanı ardından Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı tarafından yapılan açıklamalarda ise kamuda çalışan tüm taşeron işçilerin işçi (4/D) kadrosuna,  4/C’lilerin (geçici personel) 4/B (sözleşmeli)  kadrosuna alınacağını, mevsimlik işçilerin çalışma sürelerinin ise 9 ay 29 gün’e kadar çıkartılacağını açıklanmıştır.

12 maddeden oluştuğu söylenen, hazırlık süreçlerine sendikaların-konfederasyonların dahil edilmediği yasa tasarısı henüz kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Bu nedenle yapılacak düzenlemenin kimleri kapsayacağı, hangi tarihten önce taşeronda işe başlayan işçilerin kamuya alınacağı, alımlarda hangi şartların aranacağı tam olarak bilinmemektedir.

Bu noktada AKP Genel Başkanı–Cumhurbaşkanı ve ÇSGB Bakanı’nın ağzından “ müjde” olarak duyurulan açıklamalara ilişkin bir değerlendirme yapmanın eksik kalacağı açıktır. Kaldı ki dün “ müjde” olarak duyurulan açıklamalar AKP iktidarının taşeron işçisine ilk vaadi değildir.

Hatırlanacağı üzere AKP iktidarı 2015 yıl Kasım genel seçimlerinde önce kamuda asıl işlerde çalıştırılan taşeron işçilere kadro verileceğini vaat etmiştir. 25 Mart 2016 tarihinde ise dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğu “Tüm taşeron işçilerini kadroya alacağız, dışarıda kalan tek bir taşeron işçisi kalmayacak”açıklamasını yapmıştır. Ancak hemen aynı gün birkaç saat sonra Maliye Bakanı’nın yaptığı açıklamalar taşerona kadro değil, ‘özel sözleşmeli personel’ statüsü vaat edildiği ortaya çıkmıştır. Ayrıca 1 Kasım 2015’ten önce işe girme ve halen çalışmaya devam etme, tam zamanlı işlerde istihdam edilmiş olma, on iki ay boyunca görev yapıyor olma, güvenlik soruşturması gibi neredeyse söz konusu statüye geçişi imkansız hale getiren toplam 11 şart konulduğu anlaşılmıştır. Taşeron işçilerin taleplerini karşılamaktan uzak model tepkiler üzerine rafa kaldırılmıştır.

AKP iktidarı o günden bu yana geçen yaklaşık bir buçuk yıldır “taşeron konusundaki çalışmalarımız devam ediyor” mealinde açıklamalar yapmakla yetinmiştir.

En önemlisi kamuoyunda sanki taşeron sorunu başka bir iktidar döneminde içinden çıkılmaz boyutlara ulaşmış da AKP iktidarı tarafından çözülüyormuş gibi bir hava yaratılmıştır. Oysa taşeron sorunu AKP iktidarları döneminde içinden çıkılmaz bir sorun haline gelmiştir.

KESK olarak, hafızaları tazelemek, taşeron sorunun ne zaman, nasıl içinden çıkılmaz boyutlara ulaştığını hatırlatmak adına aşağıdaki tabloları tüm kamuoyunun dikkatine sunmayı görev biliyoruz.

Bizzat Çalışma ve Sosyal Güvenlik eski bakanlarının TBMM’de verilen soru önergelerine verdiği cevaplardan alınan rakamların yer aldığı aşağıdaki tablolara göre;

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında kamuda ve özelde çalışan toplam taşeron işçi sayısı 387.118 iken söz konusu sayı 2017 yılında 2 milyona çıkmıştır.

Yıl Özel +KamuToplam Taşeron İşçi Sayısı
2002 387.118
2004 581.490
2005 657.677
2006 907.153
2008 1.261.630
2010 1.293.89
2011 1.611.204
*2017 2.000.000

*2017 işçi sendikaları tarafından en az olarak paylaşılan veri

 

Kamudaki taşeronlaşma ise çok daha vahimdir. 2004 yılında kamudaki sigortalı taşeron işçi sayısı sadece 3 bin 183 iken 2017 yılında 900 bine çıkmıştır. Yani kamudaki taşeron işçi sayısı on üç yılsonunda 283 kat artmıştır.

 

Yıl KamuTaşeron İşçi Sayısı
 2004 3.183
2006 4.944
2008 7.331
2010 19.245
2012 249.862
2013 590.287
2014 781.000
*2017                    900.000

 *Cumhurbaşkanı tarafından dün açıklanan veri

 AKP 15 yıllık iktidarı döneminde kamu ve özel toplamda 5 kat,  kamuda ise tam 283 kat artırdığı taşeron istihdamı seçim yatırımına dönüştürmüştür. Güvencesiz, düşük ücretle, sendikal hakları kullanması engellenerek çalıştırılan milyonlarca taşeron işçisine her seçim döneminde ‘kadro’ vaat ederek oy avcılığı yapmıştır.

Dün AKP Genel Başkanı –Cumhurbaşkanı ve ÇSGB bakanı tarafından verilen son “müjde” de elbette ki 2019 seçimlerine yönelik bir yatırımdır. Ancak AKP’yi bu adımı atmaya mecbur bırakan taşeron işçilerinin, sendikaların-konfederasyonların yıllardır sürdürdüğü haklı mücadelenin toplumda karşılık bulmasıdır.  Öte yandan Cumhurbaşkanı ve ÇSGB bakanı tarafından yapılan açıklamalar beklentileri tam olarak karşılamaktan uzaktır.

 DÜN CUMHURBAŞKANI VE ÇSGB BAKANI TARAFINDAN YAPILAN AÇIKLAMALARA GÖRE:

 Özel sektörde çalışan taşeron işçiler kapsam dışında bırakılmıştır.

 Bugün sayıları en az 1 milyon 100 bin civarında olan özel sektör taşeron işçilerinin durumunda herhangi bir değişiklik olmayacaktır.

  • Kamuda taşeron olarak çalışmakta olan 450 bin işçi kadroya alınacaktır.

Merkezi bütçe kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 450 bin taşeron işçisi 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4’üncü maddesinin (D) fıkrasında düzenlenen belirsiz süreli iş sözleşmeleriyle çalıştırılan sürekli işçi kadrosuna geçirilecektir.  Bu durumda kadroya geçilen taşeron işçiler çalıştıkları kurum ya da kuruluştaki kadrolu işçilerin toplu iş sözleşmesinin kapsamına girecektir.

  • Mahalli idarelerde (Belediyeler ve İl Özel İdareleri) çalışmakta olan yaklaşık 400 bin taşeron işçisi kadroya değil, Belediye İktisadi Teşebbüslerine geçirilecektir.

Mevcut durumda işçiler belediyelerde üç temel istihdam tipine göre çalışmaktadır. Bunlar kadrolu işçi,  belediyeler tarafından çeşitli hizmet alanlarında kurulan Belediye İktisadi Teşebbüsleri’nde  (BİT) çalışan işçiler ve taşeron işçilerdir.  Belediyelerin hizmet alanlarında kurmuş olduğu Belediye İktisadi Teşebbüsleri (BİT)  Türk Ticaret Kanununa tabi kuruluşlardır. Bu kuruluşlarda çalışan işçiler belediyenin kadrolu işçisi değil,  ‘özel hukuk tüzel kişileri’ olan ve bağımsız bütçeleri bulunan BİT’lerin işçileridir. Dolayısı ile mevcut durumda BİT‘ler bünyesinde çalıştırılan işçilerin belediyede kadrolu çalışan işçilere göre hem ücretleri çok daha düşüktür, hem de hakları açısından geri pozisyondadır. Belediyelerde ve il özel idarelerinde çalışmakta olan taşeron işçiler kadroya alınmamakta, BİT’ler işçiliğine geçirilmektedir.

  • “Kadroya ve BİT’ler işçiliğine geçirilen taşeron işçilerinin “mevcut hakları korunacaktır. Aynı ücretle, aynı koşullarda çalışmaya devam edilecektir.

Cumhurbaşkanı ve ÇSGB bakanı kadroya alınacaklarını açıkladıkları 450 bin taşeron işçisinin ve BİT’ler işçiliğine geçirileceğini ifade ettikleri 400 bin taşeron işçisinin “mevcut haklarının korunacağına, aynı şekilde çalışmaya devam edeceklerine” özel vurgu yapmışlardır.

Buna göre taşeron işçilerinin mevcut ücretlerinde ve çalışma koşullarında hiçbir değişiklik olmayacaktır. Buna rağmen elbette ki özellikle Merkezi bütçe kapsamındaki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan 450 bin taşeron işçisinin kadroya alınması önemli bir adımdır.

Ancak söz konusu taşeron işçilerini hem kadroya alıp hem de mevcutta kadrolu çalışan işçiye göre çok daha düşük ücretle çalıştırmaya devam etmek tek kelime ile haksızlıktır.  Yıllardır adım adım uygulanan politikalarla artmaya devam eden işsizlik, özel istihdam büroları ile kiralık işçiliğin hayata geçirilmesi gibi daha güvencesiz ve düşük ücretli istihdam biçimleri taşeron işçilerini tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. “Ölümü gösterip sıtmaya razı etme” diye özetlenebilecek bu politikalar ile ne yazık ki yüz binlerce taşeron işçisi ücretleri ve çalışma koşulları değişmese de kadroya razı hale getirilmiştir. AKP iktidarı taşeron işçilerin bu çaresizliğinden faydalanmakta,  kadroya alacağını söylediği işçilere taşeron firma patronunun layık gördüğü ücret ve çalışma koşullarını layık görmektedir.  

  • Kamuda geçici personel olarak çalışanlar (4/C) sözleşmeli (4/B) statüsüne alınacaktır.

Bilindiği üzere kamuda geçici personel (4/C)  olarak çalıştırılanlar yıllardır kadro talep etmektedir. Konfederasyonumuz da pek çok haktan mahrum bırakılan ve düşük maaşlarla çalıştırılan 4/C’lilerin kendi taleplerine göre ya 4/D (sürekli işçi)  ya da 4/A (memur)  kadrolarına alınması için en başından beri mücadele etmiş, her platformda 4/C’lilerin haklı taleplerinin yanında yer almıştır. Bu nedenle 4/C’lilerin 4/B statüsüne geçirilmesi bize göre eksik bir adımdır.

Kamu emekçileri arasında mali, sosyal, özlük haklar bakımından farklılıklar yaratan 4/B dahil tüm istihdam biçimlerine son verilmediği sürece atılan adımlar eksik kalacaktır. Bugün kamuda 4/A kadrosunda çalışanlarda dahil olmak üzere tüm kamu emekçilerinin iş güvencesi tehdit altındadır. Son iki yıldır neredeyse tüm kamu ve kuruluşlarında KPSS’yi işlevsizleştiren, kayırma ve torpile dayalı mülakat sistemi ile sözleşmeli personel alımına geçilmiştir.

‘MÜJDE’ NARALARI ATMAK İÇİN HENÜZ ERKEN

Yukarıda da dikkat çektiğimiz üzere Başbakan Binali Yıldırımın 12 maddeden oluştuğunu söylediği, sendikalardan-konfederasyonlardan adeta kaçırılarak hazırlanan yasa tasarısı henüz kamuoyu ile paylaşılmamıştır. Bu nedenle bazı konular net değildir.

Öte yandan 2015 yılında dönemin başbakanı tarafından verilen “ tüm taşeron işçilerine kadro müjdesinin” ardından yaşanan hayal kırıklığı yüz binlerce taşeron işçisinin hafızalarındaki tazeliğini korumaktadır.  

Nitekim dün de önce kamuda çalışan tüm taşeron işçilerin kadroya alınacağı açıklanmıştır. Hemen ardından kadroya alınacak olanların kamu kurum ve kuruluşlarında çalışmakta olan 450 bin taşeron işçisi ile sınırlı olduğu,  mahalli idarelerde çalışanların kadroya alınmayıp BİT’lerin işçisi yapılacağı açıklanmıştır.

Yine dün hem Cumhurbaşkanı hem de ÇSGB bakanı taşeron hiçbir şart olmaksızın kadroya geçirileceğini açıklamıştır.

Ancak bugün bir TV’nin canlı yayınına katılan ÇSGB Bakanı; kamuya işçi alımında sınav yapıldığı için kadroya alınacak taşeron işçileri için de  “prosedür gereği bir sınav yapılacağını” söylemiştir. Ayrıca OHAL sonrası çıkarılan KHK’lerle kamuya alımlarda güvenlik soruşturması yapılması şartı getirildiğini hatırlatan sayın bakan, bu durumda kadroya alınacak taşeron işçiler için de güvenlik soruşturması yapılacağını kaydetmiştir. 

 GÜVENCELİ İŞ İNSANCA YAŞAM MÜCADLEMİZ SÜRECEK!

Sonuç olarak, dün Cumhurbaşkanı ve ÇSGB bakanı tarafından yapılan açıklamalar yaşanan sorunların önemli bir bölümünün çözülmediğini, bir kısmının da ileri tarihlere ertelenerek ötelendiğini göstermektedir. 12 maddelik yasa tasarısı kamuoyu ile paylaşıldığında “müjde” olarak sunulan düzenlemelerin içeriği daha net olarak görülecektir.

KESK olarak, çalışma hayatında gittikçe derinleşen güvencesiz istihdama son vermek için geçici değil, kalıcı kısmi değil, tüm çalışanları kapsayan adımlar atılıncaya, tüm çalışanlara güvenceli iş insanca yaşam koşulları sağlanıncaya kadar mücadelemizi kararlıkla sürdürmeye devam edeceğimizi kamuoyuna bir kez daha ilan ediyoruz.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]