25 Kasım Kadına Şiddete Karşı Mücadele Uluslararası Dayanışma Gününe ilişkin KESK-DİSK-TTB-TMMOB ve Diyarbakır’daki diğer kurumlardaki kadınlar ile Diyarbakır Şubemizde “OHAL DEĞİL DEMOKRASİ İSTİYORUZ OHAL DE KADINLAR NELER YAŞIYOR” konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Eğitim-Sen 2 Nolu Şube Yönetim Kurulu Üyesi Saliha ZORLU yaptı. KESK Kadın Sekreterimiz Üyemiz Gülistan ATASOY, Av. Eren KESKİN ve DBP PM Üyesi ve Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği Kadın Politikaları Müdürü Hediye KARAASLAN konuşmacı olarak katılım sağladı.
Panele HDP ve DBP İl ilçe Eşbaşkanları ve yöneticileri, Tabipler Odası Eşbaşkanı ile KESK’e bağlı sendikaların üye ve yöneticileri katılım sağladı.
Panel de ilk olarak konuşan Eren Keskin, taciz ve tecavüzün bir savaş politikası olduğuna dikkat çekti. Bu politikaların bugün OHAL ile bütün coğrafyaya yayıldığını söyleyen Keskin, “Evet şiddet vardı ama devlet eliyle bu kadar meşrulaştırılmamıştı. Tüm kadınların ortak mücadelede bir araya gelmesi gerekiyor” diye konuştu.
KESK Kadın Sekreterimiz Gülistan Atasoy, kadının ev içerisindeki emeğinin değersizleştiren bir anlayışın oluşturulduğuna dikkat çekerek, “Hükümet bu politikalarını son dönemlerde çıkardığı yasalarla hayata geçirdi. Kadınların iş koşullarının ise OHAL ile ağırlaştı. Hükümet kadına yönelik çalışma alanında yeni köleleştirilmiş bir iş sistemi yarattı. Kadınların örgütsüzleştirilmesine yönelik politikalar uygulanıyor. İş güvencesi KHK ile ortadan kaldırıldı. Kamuda 21 bin kadın ihraç edildi. özellikle ihraç edilen kadınlar çevresel ve aile etkili baskılar neticesinde ciddi sıkıntılar yaşıyor. Tüm bunlara karşı kadınların bir araya gelerek mücadelenin yol ve yöntemlerini oluşturması gerekiyor” diye konuştu.
Demokratik Bölgeler Partisi PM Üyesi Güneydoğu Anadolu Belediyeler Birliği Kadın Politikaları Müdürü Hediye Karaaslan ise, Belediyecilik anlayışını sosyal ve kadın belediyecilik anlayışıyla uygulamaya koyarak değiştirdik. Yerel yönetimleri kazandığımız 1999 yılından 2016’ya kadar gelen süreçte 43 kadın merkezi kurduk. Bununla birlikte 102 belediyemizde kadınlara ait yaşam alanları vardı. Sığınma evleri algısını kadın yaşam merkezleri olarak değiştirdik. Buralar önleyici çalışmalar yürütüyordu. Bu mekanlar kadınların sadece şiddete uğradığında geldiği yerler değildi. Önleyici çalışmalar yürütüyorlardı kuruldukları semtte. Çocuk istismarı, şiddet, erken yaşta evliliklere karşı çalışmalar yürütüyorlardı” dedi. Kayyım geldikten sonra kadın merkezlerin içinin boşaltılarak, işlevsizleştirildiğini belirten Karaaslan, “Amed ve Mardin’de müftülükten kadın kurumlarına atamalar yaptılar. Şimdi kadın merkezlerinde toplu nikah törenleri, kurslarda iyi anne olma, iyi dikiş dikme eğitimi veriyorlar. Kadın merkezlerimizi KADEM’e devrediyorlar. Van ve Akdeniz’de ki sığınma evlerini piknik alanına çevirdiler. Tüm bunları yapmalarında ki amaç örgütlü kadından korkmalarıdır. Örgütlü kadın artık onların istediği gibi itaat eden kadın değildir” dedi.
Panel soru ve cevap bölümü ile sona erdi.