Basın Emekçilerine

Konfederasyonumuz tüm sendikaları ve bir bütün olarak üyeleriyle birlikte 15 Temmuz darbe girişimi karşısında daha ilk gün net bir tutum almış, bedeli ne olursa olsun her tür darbeye karşı olduğumuzu belirtmiştir. Ancak bugün gerek içeride ve gerekse de dışarıda çok geniş kesimlerin hemfikir olduğu üzere, darbe girişimini “Allahın bir lütfü” olarak görüp 14 yıldır yapamadıklarını hayata geçirme konusunda büyük bir siyasi fırsata çevirdiler. Devletin tüm olanakları, tüm baskı araçları kullanılarak darbe girişimi muhalif tüm kesimlerin topyekûn tasfiye edilmesi için kullandı, kullanıyor.

AKP Hükümeti, 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde OHAL kapsamında yayınladığı 672 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile kendisine muhalif olarak gördüğü tüm kamu emekçilerine karşı adeta savaş başlattığını ilan etti. Ve o günden bu yana ihraç, açığa alma, adli ve idari soruşturmalar, gözaltı ve tutuklamalar, demokratik hakların kullanımı karşısında yasaklama ve fiili müdahaleler gibi her türlü zor ve baskı aracı artarak kullanılmaktadır.

15 Temmuzdan bu yana ülkemiz tarihi boyunca ilk kez  bu kadar kamu emekçisi ihraç edilmiş ve açığa alınmıştır. Kamu emekçilerinin hiçbiri adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihracı düzenlemesi nasıl bir zorbalık ile karşı karşıya olduğumuzun en somut ifadesidir.

Açık ki, Konfederasyonumuz, sendikalarımız ve TTB ve üyeler bu yolla biat etmeye zorlanmakta, sendikal eylem ve etkinliklerimizden dolayı pişman ettirilmeye çalışılmaktadır. Üyelerinin hak ve çıkarlarını korumakla, geliştirmekle görevli her sendikanın, odanın her konfederasyonun yapması gereken sendikal faaliyetlerimiz, darbe girişimi fırsatçıları tarafından açığa almaların, ihraçların, gözaltı ve tutuklamaların gerekçesi haline getirilmektedir.

Gerek ihraçlarda ve gerekse de açığa almalarda herhangi bir hukuksal süreç işletilmemekte, siyasi iktidar keyfiyete dayalı ve kendi siyasal ajandası doğrultusunda çıkardığı KHK’larla aileleri ile birlikte milyonlarca insanımızın hayatını karartmak istemektedir.

Hukuksuz ve usulsüz uygulamalarla, sağlık hakkı, iş güvencesi ve insanca yaşam için mücadele eden üyelerimizi hedef tahtasına koyanlar bilsinler ki, meşru direnme hakkımızı sonuna kadar kullanmaktan asla vazgeçmeyeceğiz. Bu süreçte sadece sağlık emekçileri mağdur olmuyor, sağlık emekçisi ihtiyacının yoğun yaşandığı bölgelerde açığa alma ve ihraçlar nedeniyle halkın kamu sağlık hizmetine erişiminde de önemli ihlaller yaşanmaktadır.

Bazı illerde sağlık birimleri tümüyle kapanmış, tıp fakültelerinin bazı bölümlerinde eğitim verecek öğretim görevlisi ve asistan kalmamış, zaten yetersiz olan sağlık personeli sayısı iyice düşmüştür.

İhraçların bir başka amacı da demokratik, bilimsel, özerk, laik ve anadilinde eğitimi savunan akademisyenlerin uzaklaştırılarak barış ve bir arada yaşama talebinin bastırılması, gerici eğitimin önünün sonuna kadar açılmasıdır. On binlerce eğitim emekçisinin ve akademisyenin ihraç edilmesi eğitim hakkının da ihlal edilmesidir.

689 sayılı  KHK ile ihraç edilen 3924 kamu emekçisinden Van’da 25 sağlık çalışanın  13 SES üyesi, ve ihraç edilen12 Akademisyenin 8 Eğitimsen üyesi  ve ihraç edilen tabiplerin 10 da TTB üyesidir.

Bir üyesine yapılmış haksızlığı tüm üyelerine yönelik olarak kabul eden bir gelenekten gelen KESK ve TTB tüm darbelere karşı sergilediği fiili, meşru ve demokratik direnişini, dayanışma ilişkilerini ve hukuki mücadelesini tüm zorluklara rağmen AKP darbesi karşısında da sergilemiştir, sergilemektedir.

 

Bunu bilsinler ki MUTLAKA GERİ DÖNECEĞİZ! Ve BİZ KAZANACAĞIZ!

 

KESK Van Şubeler Platformu

Van – Hakkari Tabip Odası

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×