15 Temmuz’da gerçekleşen başarısız fetö darbe girişimi, 16 Temmuz tarihi itibarı ile Akp nin uyguladığı OHAL ve KHK lerle darbe muhaliflere karşı devam etmektedir. 15 Temmuz darbe girişimi fırsat görülerek bir tasfiye süreci başlatıldığını görüyoruz, yaşıyoruz. FETÖ’yü temizleme bahanesiyle girişilen uygulamalar, muhalifleri yok etme girişimlerine dönüşmüştür. Geçen 7-8 aylık süreye rağmen hala 15 Temmuz Fetöcü darbe girişiminin arkasında ki siyasi ayakları ortaya çıkarılmış değildir. Geçmişte Fetö ye bugünde benzer cemaatlere arka çıkan, arsa veren, bina tahsis eden, maddi, manevi destek olan binlerce belediye başkanından, siyasetçiden hiç kimse fetöcü değil de yüzbinlerce öğretmen, memur, sağlık çalışanı fetöcü olarak işten atılmıştır. Atılmaya devam edilmektedir. Açıklamaları ile uygulamaları ile fetöcü olduğu bilinen onlarca kurum yöneticisi, siyasetçi adliyelerin arka ve ön kapılarından birer birer salıverilmektedir. Ama hakkında hiçbir somut delil bulunmayan, makam ve mevkilerde olmayan, adil olmasa da hiçbir yargılama dahi yapılmayan on binlerce kamu emekçisi ise işinden, ekmeğinden edilerek, biat etmesi istenmektedir. Bu durum dahi gerçek darbe ve darbecilerle hesaplaşılmadığını bizlere göstermektedir.
Başta Fetö terör örgütü dahil olmak üzere; bütün terör örgütleri ile doğrudan veya dolaylı ilişkisi olanların yargı önünde hesap vermeleri gerektiğine inanıyoruz. Ancak “at izi it izine” karıştırılmadan bu yapılmalıdır. Bizler, bu işin fırsatını bulduk, bize muhalif olan, önceden laf söyleyen, yazan, çizen, konuşan herkesin canını yakalım, işten atalım, gözaltına alalım, hapse atalım, aç bırakalım politikasına çevrilmemelidir dedikçe iş hesaplaşmaya çevrilmektedir. At izi, it izine karıştırılmaktadır. Başbakan Binali YILDIRIM özellikle son KHK ile ihraç edilen üniversite hocaları ile ilgili sorulara “Şuan ki Rektörlerin, Dekanların, üniversite yöneticilerinin eski hesapları görmeye çalıştığını söyleyerek bizleri doğrulamaktadır. Bu ifadeye, itirafa rağmen bu işin önüne de geçilmemektedir.
DARBECİ DEĞİLİZ, OLMADIK! İŞİMİZİ, EKMEĞİMİZİ GERİ İSTİYORUZ!
15 Temmuz darbe girişimi, Allahı ın bir lütufu olarak görülmeye devam edilmektedir. Bunun son örneğini Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçen hafta oda ve borsa başkanlarıyla toplantısında konuyla ilgili şöyle konuşmuştur “Kalkıp ‘Devletin malı deniz yemeyen domuz, girdin mi içeri ölene kadar kal orada’… böyle bir şey olmaz demişti. Çalışma Bakanı Mehmet MÜEZZİNOĞLU “memurluk ömür boyu garantili iş olmaktan çıkıyor. Memurluk tapulu mal olmayacak vb” diyerek işçilerin, emekçilerin haklarını yok etmek üzere gerçek niyetlerini, darbe fırsatçılıklarını devam ettirmektedirler. Peki soruyoruz. Milletvekilliği, Bakanlıklar size tapulu mu? Kendimizi bildik bileli milletvekilliği, bakanlık yapıyorsunuz, yapan kişileri biliyoruz. 4 yıl milletvekili yapınca emekli oluyorsunuz. Biz işçiler, emekçiler ise 25-30 yıl 65 yaşına kadar çalışınca ancak emekli olabiliyoruz. Devletin tüm olanaklarını, devletimizin malını deniz görüp ömür boyu, aile boyu yararlanıyorsunuz. Her sorunu çözdünüz, gerçek darbecileri ortaya çıkardınız, yargı önüne çıkardınız da sıra emekçilerin haklarına göz dikmeye mi geldi?
AKP hükümetini tekrar uyarıyoruz. Savunma hakkı tanınmaksızın kamu görevinden çıkarılanların itirazları dikkate alınarak durumları yeniden değerlendirilmeli, hakkında kesin, somut ve objektif deliller bulunmayan, adil yargılama yapılmayan masum kamu görevlilerinin işlerine, ekmeklerine biran önce dönmesi sağlanmalıdır. Olağanüstü hal KHK’ların amacı dışında kullanılmasından da, OHAL ve KHK ile ülkemizin yönetilmesinden biran önce vazgeçilmelidir.
KESK olarak; AKP hükümetinin darbe girişimini fırsata çevirerek, OHAL ve KHK ile Kamu Emekçilerinin memuriyet güvencesini, yasal haklarını, hukuki güvenlik hakkını, adil yargılanma hakkını ihlal edecek, muhalif tüm unsurları susturacak uygulamalarına karşı duracağımızı, bu uygulamalarına karşı her zaman mücadelemizi sürdüreceğimizi hatırlatmak istiyoruz. 25.02.2017
Orhan KARAKAYA
KESK Dönem Sözcüsü