4 Kasım 2016 Cuma günü Resmi Gazetede yayınlanan Anayasa Mahkemesi Kararı ve hafta sonu kamuoyunun bilgisine sunulan Danıştay 5. Dairesi kararı üzerine yaşanılan tartışmalara açıklık getirmek ve başvuracağımız yollar;
Daha öncede iç hukukun etkisiz olduğunu, iç hukukta Danıştay’a başvurmakla birlikte asıl olarak AİHM’e başvurulacağını ifade etmiştik.
Anayasa Mahkemesinin 4 Kasım 2016 Cuma günü Resmi Gazetede yayınlanan 2016/166 E, 2016/159 K sayılı ve 12.10.2016 tarihli kararında, CHP’nin 129 milletvekili ile 668 sayılı OHAL KHK’sının iptali için Anayasa Mahkemesine açtığı davada verilen gerekçe oldukça önemlidir. Anayasa Mahkemesi bu kararında Anayasanın 121. Maddesi uyarınca çıkarılan OHAL KHK’larının, Anayasanın 148. Maddesinin 1 fıkrasının 3. Cümlesi uyarınca, bu HKH’larla ilgili esasa geçilerek yargısal denetimin yapılmasının mümkün olmadığını belirtmiş ve iptal talepli davada yetkisizlik kararı vermiştir. Bu kararla Anayasa Mahkemesi OHAL KHK’ları ile tesis edilen düzenlemeler hakkında yargısal denetim yapılamayacağını belirterek aslında iç hukukun tamamen etkisiz olduğunu itiraf etmiştir. Nitekim bu karar 12 Ekim 2016 tarihinde verilmiş ve bizler de sözlü olarak bu kararı öğrendiğimiz için iç hukukta Danıştay’a başvuru yaparak akabinde AİHM’e gitmenin en isabetli yol olduğunu ifade etmiştik.
Danıştay 5. Dairenin 2016/8135 E, 2016/4076 K sayılı ve 04.10.2016 tarihli kararı hafta sonu kamuoyuna yansımıştır. Bu kararda esasen Danıştay, Anayasanın 121. Maddesine dayanarak çıkarılan OHAL KHK’larının kanun gücünde olduğunu belirtip, bunun bir Bakanlar Kurulu Kararı olmadığını, bunun üzerinde bir kanun olduğunu ifade ederek görevli olmadığını belirtmiştir. İdari Yargılama Usul Kanununda ve yine Danıştay Kanununda Danıştay kendisini görevli görmez ise kararında görevle ilgili hüküm kurması gerektiğini belirtip, Danıştay da buna göre dosyayı yetkili ve görevli olan İdare Mahkemesine gönderilmesine karar vermiştir. Esasen bu karar usulü bir eksikliği gidermeye dönük olup, bu tip davalarda esastan karar verilemeyeceğinin açık itirafıdır.
Konuyla ilgili olarak yine kamuoyuna yansıyan Trabzon İdare Mahkemesi kararında da tıpkı Anayasa Mahkemesi kararı gibi KHK’ların kanun gücünde olduğu belirtilip, idari davaya konu olabilecek bir işlem olmadığı kararı verilmiştir.
Görüldüğü gibi en üst mahkeme olan Anayasa Mahkemesi, idari yargıda en üst mahkeme olan Danıştay ve İdare Mahkemesi Kararı birlikte incelendiğinde iç hukukun tamamen etkisiz olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu durumda usulen iç hukuk yoluna başvurup, bir an önce AİHM’e dava açılmasının önemi ortaya çıkmıştır.
Danıştay 5. Dairenin kararından sonra yapılacak işlemler şunlardır.
Genel Merkezimizin merkezden dava açma kararı devam etmektedir.
Genel Merkezimize gönderilecek üyelerimizin vekaletnameler, bilgi notları, AİHM yetki belgeleri ve AİHM için avukatlık sözleşmesi belgelerinin gönderilmesi bir an önce sağlanmalıdır.
Bu aşamada Genel Merkezimiz Danıştay yerine İdare Mahkemelerine dava açıp, hemen akabinde yukarıda belirttiğimiz AYM ve Danıştay kararlarını da gerekçe yaparak bir an önce AİHM’e gerekli davaları açacaktır. Bir yandan iç hukuktaki usulü davamız sürerken, bir yandan da AİHM’deki davamız devam edecektir.
Sonuç olarak başından beri iç hukukun etkisizliği ve sorunun AİHM’e taşınması ile ilgili temel görüşümüzde herhangi bir değişiklik olmamıştır. Ortaya çıkan yargı kararları üyelerimizin kafasını karıştırmamalıdır. Bütün bu ihtimaller en başından düşünülmüş ve temel başvuru yolları noktasında herhangi bir sorun bulunmamaktadır. Sendikamız hukukçuları Danıştay’a açılan davalarda da Danıştay’ın kendisini görevli hissetmemesi halinde dosyayı kendiliğinden yetkili idare mahkemesine göndereceği bilgisini zaten bilmektedir. Dolayısıyla bizim için değişen herhangi bir şey yoktur.