Değerli basın emekçileri
Bundan böyle 2015 ve 2016 yılları Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en zorlu ve karanlık yılları olarak anılacaktır. Özellikle 7 Haziran seçimleri sonrası başlayan ve şiddetlenerek devam eden çatışmalı ortamda, yüzlerce sivil insanında aralarında olduğu sayısını dahi tam olarak bilemediğimiz binlerce yurttaşımız yaşamını yitirdi. Her gün patlayan bombalar ile neredeyse Suriye ve Irak’tan bir farkımız kalmadı.
Suruç, Ankara, İstanbul, Antep, ve bölge illerinde patlatılan bombalar, 15 Temmuz akşamı ve sonrasında yaşananlar, ülkenin içine girdiği zor süreci gözler önüne sermektedir. KESK olarak ülkenin bu 
fotoğrafını defalarca yaptığımız açıklamalarda, platformlarda dile getirdik getirmeye devam da edeceğiz. Gidilen yolun yol olmadığını, hukukun üstünlüğünü, demokrasi, barış ve özgürlükçü yaklaşımlarla sorunların çözülebileceğini daima belirttik ve belirtmeye devam da edeceğiz.
Her gün çatışmaların yaşandığı, insanların yaşamını yitirdiği, halkın yerinden yurdundan edildiği bu süreçte bizim, 10 Ekim Ankara katliamı ile ilgili tarafsız ve adil bir soruşturma yürütülmesi noktasında haklı kuşku ve endişelerimiz hala devam etmektedir. Henüz olayın yaşandığı gün, zamanın Başbakanı tarafından ‘bu bir kokteyl terör saldırısıdır’ denilerek soruşturma, baştan sulandırılmaya çalışılmıştır. Aradan geçen 1 yıl boyunca hiçbir yetkilinin ağzından, katliamın gerçek faillerini yargı önüne çıkarmaya yönelik kararlılık gösteren bir cümle duymadık.
Yapmak istediğimiz anma etkinlikleri yasaklanmakta, anma etkinliği için bildiri dağıtan gençler gözaltına alınmaktadır. 10 Ekim Ankara katliamının perde arkasını açığa çıkartmak için çaba göstermedikleri gibi katliamı lanetlemek için gerçekleştirdiğimiz grev ve etkinlikler nedeniyle yüzlerce KESK üyesi arkadaşımız hakkında soruşturmalar açılmakta, sürgünler olmakta, açığa almalar ve görevden men cezaları verilmektedir. Bunun içindir ki bizler, bu katliamın bağımsız bir komisyon tarafından soruşturulmasını talep ediyor. Adil bir soruşturma için Minnesota protokolünün uygulanmasını istiyoruz.
Değerli basın emekçileri
Daha öncede defalarca bu meydanda dile getirdiğimiz gibi 10 Ekim Ankara katliamında mesele bir güvenlik meselesi değildir, toplumsal ve politik bir meseledir. Meselenin bir tarafında “terör”, öbür tarafında “güvenlik” yoktur. Meselenin bir tarafında “emek, barış, demokrasi” güçleri, diğer yanında emek, barış, demokrasi düşmanları vardır. Herkesin tarafı gizlenemeyecek kadar ortadadır.
Duymayan kulaklara, görmeyen gözlere bir kez daha sesleniyoruz:
ARTIK YETER! EDİ BESE
Bu topraklarda ARTIK KİMSENİN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ!
Demokratik kitle örgütleri olarak biz BARIŞIN TARAFINDAYIZ!
Görevimiz, insanlarımızın öldürülmesine seyirci kalmak değil, insanları yaşatmaktır! Bu iktidarın demokrasiye tahammülü yoktur. Yok ederek, yok sayarak, kırarak, dökerek, ezerek, tüm toplumu sindirmek istemektedir. Oysa çözümün ne olduğunu hepimiz biliyoruz.
Çözüm, evrensel bir hak olan insan haklarının tanınması, temel sorunlarda demokratik çözüm için acil adımlar atılmasıdır. Çözüm, herkesin diline, kültürüne, doğasına özgürce sahip olmasıdır. Bu bahşedilen bir lütuf değildir, doğuştan gelen bir haktır. Bu, bir ülkenin kültürel, etnik, mezhepsel, doğal zenginliğinin açığa çıkmasıdır. Kısacası çözüm, Türkiye’nin gerçek bir demokratik yaşama kavuşmasıdır.
Biz, savaşın ortasında “BARIŞ” diyen bir taraf olarak inisiyatif üstlendik, böyle davrandığımız için bize bedel ödetildi. Ve hala da ödetiliyor. Ancak katillere ve katliamlara inat; yılmayacağız, sinmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz. Tüm ülkeye bıkmadan, usanmadan gerçekleri anlatmaya devam edeceğiz.
10 Ekim Katliamının üzerinin örtülmesine, Ankara’nın kirli, karanlık dehlizlerine hapsedilmesine izin vermeyeceğiz. UNUTMAYACAĞIZ UNUTTURMAYACAĞIZ.
Bedeli ne olursa olsun, “SAVAŞ İSTEYENLERE İNAT, BARIŞI SAVUNMAYA!” devam edecek,
EMEK, BARIŞ ve DEMOKRASİ Mücadelemizden geri adım atmayacağız.
10.10.2016
KESK Adıyaman İl Meclisi
Yusuf DEMİRCİ
Tarım Orkam Sen İl Temsilcisi