Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük katliamı üzerinden tam bir yıl geçti. Geride bıraktığımız bir yılı yasımızla, isyanımızla, öfkemizle ve yaşamını yitiren yoldaşlarımızı anarak geçirdik. Öfkemiz dinmedi, acımız hafiflemedi. Nasıl hafiflesin ki… Sorumlular hesap vermedi, failler hala belli/belirsiz, ihmaller/kasıtlar hasıraltı edildi, katliam aydınlatılmış ve hesap görülmüş değil. Tıpkı öncesindeki Suruç katliamı gibi…
Bugün de tüm illerde olduğu gibi katliamın gerçekleştiği Ankara tren garında aileler ve demokrasi güçleri ile birlikte yoldaşlarımızı, canlarımızı, barış karanfillerimizi anmak istedik.
Gerçek katilleri yakalamada kılını kıpırdatmayan, bir yıldır dosya üzerinde bir arpa boyu yol almayan, yaralılarımızın tedavisinde bile zorluklar çıkaran siyasi iktidar ve Valilik yeni bir yasak kararı aldı!
Göz göre göre gelen katliamı engellemeyenler, acılı ailelerimizin çocuklarının yasını tutmasını, anma etkinliğini gerçekleştirmesini engellemişlerdir.
Valilik başka bir ikiyüzlülüğe de imza atmış, sabahın erken saatlerinde güya alana çelenk bırakmış ancak bizlerin, ailelerin karanfil bırakmasına, açıklama yapmasına izin vermemiş, Emek, Barış ve Demokrasi Meydanına sadece birkaç kişiden oluşan temsili bir gidişe izin verileceği söylenmiştir!
AKP barış talebine düşman, savaş politikalarına dosttur. 10 Ekim’de de barış talebimiz engellenmek istendi bugün de anma etkinliğinde yoldaşlarımıza vereceğimiz barış için mücadele sözümüz engellenmek istendi.
Anma etkinliğimizi yasaklamak açıkça katillere cesaret vermeye yöneliktir.
Polis saldırıları sonucunda aralarında sendikamız Tarım Orkam-Sen Ankara şube başkanı Ercan Cömert’in bulunduğu çok sayıda arkadaşımız plastik mermi ile yaralanmış, SES MYK üyemiz Aylin Akçay ve en az 71 kişi gözaltına alınmıştır. Yine diğer illerde de onlarca gözaltı olduğu bilgisi basına yansımıştır.
Anma etkinliğine katılmaya gelen aileler, demokrasi güçleri ve vatandaşlarımıza yönelik plastik mermi, gaz ve coplarla yapılan saldırı da katillere yeni katliamlar için davetiye çıkarmaktan başka bir amaca hizmet etmemektedir.
Valiliğin anma etkinliğimizi yasaklamasını ve polis saldırısını protesto ediyor, kınıyoruz. Ankara başta olmak üzere aralarında yönetici ve üyelerimizin de bulunduğu, 10 Ekin anma etkinlikleri nedeniyle gözaltına alınanlar derhal serbest bırakılmalıdır.
10 Ekim katliamı öncesi ve sonrası geliştirdiği politikalar ile AKP iktidarı kendini ele vermiştir.
AKP tam bir yıldır on binlerce arkadaşımıza 10 Ekim etkinlikleri ve 10 Ekim katliamı nedeniyle gerçekleştirdiğimiz greve katılım nedeniyle soruşturmalar açtı, gözaltına aldı ve tutukladı. AKP adeta 10 Ekim katliamını kayıtlardan, dahası hafızalardan silmek istiyor. AKP 10 Ekim’e ilişkin neredeyse bir yıldır OHAL ruhuyla hareket ediyor.
Bu Neyin Telaşıdır? Bu Korku Neyin Korkusudur?
10 Ekim Katliamı emek, demokrasi ve barış mücadelemizde artık bir dönüm noktasıdır. Geleceğimizi belirleyecek bir nitelik taşımaktadır. 10 Ekim katliamına ilişkin tarihi nitelikte bir hukuki ve siyasi mücadele yürütecek bir yandan da diğer saldırılara ilişkin davaların takipçisi olacağız. Gerçekler açığa çıkarılıp katiller hesap verinceye kadar bu davanın peşini bırakmayacağız. Bizleri kanla, bombalarla susturmak, korkutmak, uslandırmak ve terbiye etmek isteyenlerden hesap soruncaya, bu katliamın arkasındaki bütün karanlık ilişkiler açığa çıkarılıncaya kadar bir an olsun durmayacağız.
Adalet talebimiz aynı zamanda bir yüzleşme ve hesaplaşma talebidir.
Bizler, savaşın tam ortasında emek, barış, demokrasi dediğimiz için bize bir bedel ödetildi. Barış ve demokrasi için bedeli ne olursa olsun mücadele etmeye devam edeceğiz. Barış karanfillerimize bunun sözünü bir kez daha veriyor, 101 yoldaşımızı, canımızı özlemle anıyor, anıları önünde saygıyla eğiliyoruz.
Yılmayacağız, sinmeyeceğiz, geri çekilmeyeceğiz.
10 Ekim’de olduğu gibi bugün de “Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi!” diyoruz.
