Sendikamız 15 Temmuz darbe girişimini fırsata çevirmek isteyen AKP iktidarının kamu emekçilerinin hukuk dışı uygulamalarla açığa alınmasına, OHAL uygulaması ve KHK’lerle parlamentoyu tasfiye edip demokrasiyi askıya alarak adeta sıkıyönetim dönemini aratmayacak uygulamalarına karşı basın toplantısı düzenledi.
Basın açıklamasını sendikamız adına Eş Genel Başkanımız İbrahim Kara gerçekleştirmiştir.
“Sendikamız kurulduğu günden bugüne darbe süreçlerinden en çok emek ve demokrasi mücadelesinin zarar gördüğünü savunmuş ve bu nedenle de tüm darbelerin karşısında, demokrasinin yanında yer almıştır.” diyerek basın açıklamasına başlayan Kara,
“Tabi ki, darbe girişimi içerisinde yer alıp ülkeyi daha da karanlık günlerin içerisine sürüklemek isteyenlerin cezalandırılması hepimizin talebidir. Ancak bütün bu süreçler Anayasa ve yasalar çerçevesindeyapılmalı, hukukun üstünlüğüne özen gösterilerek adil biçimde yargılanmalı ve suçlu bulunanlar cezalandırılmalıdırlar.
Elbette Uluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerden taviz vermeden, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan…
Kamuda yaşanan paralel yapılanmanın birinci sorumlusu sendikamızın taleplerine kulaklarını tıkayan AKP ve onların sağ kolu olarak hareket eden yandaş sendikalar olmuştur. Bugüne kadar ele ele kol kola girerek liyakat yerine yandaş sendikaların referansı ile kamuda her türlü görevlendirmeyi yapanlar, bugün kapattıkları bankaları, dershaneleri, özel okulları dün açmak için birbirini itekleyerek fotoğraf karesine girmeye çalışanlar KHK’lerle50 binin üzerindeki kamu emekçisini açığa almıştır.
Bu açığa alınan kamu emekçilerinin durumuna göz attığımızda maalesef somut belgelere dayanmayan gerekçeler ve iddialarla (Bank Asya’dan hesap açmak, para yatırmak, kredi çekmek; kapatılan Sendika ve derneklere üye olmak ya da çocuklarını belirli dershane ve okullara göndermiş olmak vb.) açığa alındıklarını görüyoruz.
İnsanları bankalardan kredi çekmeye muhtaç bırakanlar, kamu eğitim kurumlarını piyasalaştırarak, gericileştirerek ve niteliksizleştirerek insanların çocuklarını özel okul/dersaneye göndermelerine sebep olanlar ne yazık ki, kendi suçlarını görmezden gelerek kendi gibi düşünmeyenlerden hesap sorma gayreti içerisine girmiştir. “ diyerek basın açıklamasına devam etmiştir.
….
“Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kapsamında bugüne kadar gerçekleştirilen açığa alma işlemleri ile ilgili olarak gerek Bakanlıklar, gerekse il düzeyinde kurumlar tarafından birçok kez talep etmemize rağmen bütünlüklü bir bilgi tarafımıza ulaştırılmamıştır. Bununla birlikte; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 22 Temmuz’daDiyarbakır’da 83 SES üyesi olmak üzere kamu görevlilerinin açığa alındığı bilgisi tarafımıza ulaştırılmış; bunun üzerine Bakanlık yetkilileriyle yapılan görüşmeler ve itirazlarımız neticesinde Diyarbakır’da açığa almalarla ilgili tebliğ işleminin resmi olarak durdurulduğu ve iptal edildiği Diyarbakır Valiliği Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün 01.08.2016 tarih ve 8255 sayılı yazısı ile duyurulmuştur.
Bugüne kadar da tarafımıza ulaşan bilgilere göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde 2; Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında 33; YÖK’e bağlı üniversite hastanelerinde ise 4 üyemiz açığa alınmıştır. Üyelerimiz hakkındaki hukuksuz açığa alma işlemleriyle ilgili itiraz süreçlerimiz ve girişimlerimiz devam etmekte olup AKP iktidarı derhal bu yanlışı düzeltip üyelerimizin görevlerine geri dönmeleri sağlanmalıdır.”
…
“Bilinmelidir ki SES olarak darbelerin ve darbe girişimlerinin karşısında olduğumuz gibi, kamu alanında yürütülen süreçlerde başta üyelerimize yönelik olmak üzere tüm hukuksuzlukların da karşısındayız. Üyelerimizin paralel yapı ile ilişkileri olduğu iddia edilmesi ve açığa alınmaları kabul edilemeyeceği gibi, bu süreci fırsata dönüştürerek sendikamıza yönelik saldırıları arttırmaya çalışılmasına ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasının tartıştırılmasından derhal vazgeçilmelidir. “ diyerek basın açıklamasını sonlandırılmıştır.
DARBE GİRİŞİMİ FIRSATA ÇEVİRİLEREK KAMUNUN TASFİYESİNE ve KAMUDA HUKUKSUZ UYGULAMALARA İZİN VERMEYECEĞİZ
15 Temmuz akşamı yaşanan darbe girişimi ile yüzlerce yurttaşımız yaşamını yitirirken, binlerce yurttaşımız da yaralanmıştır.
Sendikamız kurulduğu günden bugüne darbe süreçlerinden en çok emek ve demokrasi mücadelesinin zarar gördüğünü savunmuş ve bu nedenle de tüm darbelerin karşısında, demokrasinin yanında yer almıştır.
15 Temmuz’da Türkiye’nin darbeler tarihine bir yenisinin eklenmesine karşı da açık bir tutum alarak demokrasi ve insan haklarının yanında yer aldığımızı ifade ettik ve ifade etmeye de devam ediyoruz. Demokrasinin inkârı ve temel hak ve özgürlüklerin tamamen ayaklar altına alınması anlamına gelen tüm darbe ve darbe girişimlerinin amasız ve fakatsız karşısındayız.
7 Haziran seçimleri sonrasında çıkan halk iradesini yok sayarak kutuplaştırma siyaseti izleyenler, o tarihten buyana yaşananlardan da sorumludurlar.7 Haziran seçimlerinden sonra siyasi iktidar ve onun yandaşları tarafından bu ülke olağanüstü süreçleri yaşadı, yaşamaya da devam etmektedir.
Suruç’ta, Ankara’da Bursa’da, İstanbul’da Gaziantep’te patlayan bombalar ülkemizi kan gölüne çevrildi,
Birçok İl ve ilçede ilan edilen sokağa çıkma yasakları ve ablukalar ile halkın sağlık hizmetlerine erişimi engellendi, sağlık emekçileri 10’ar günlük nöbetlerle adeta hastanelere hapsedildi; 3 sağlık emekçisi ise katledildi,
Katliamları lanetleyenler, barışçıl eylemlerle basın açıklamalarıyla barış ve kardeşlik isteyenler açığa alındı, memuriyetten el çektirildi,
Ve 15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan yüzlerce yurttaşımızın hayatını kaybettiği, binlerce yurttaşında yaralandığı darbe girişimi…
Darbelerin panzehiri demokrasi ve özgürlüklerin genişletilmesidir. Oysa bu darbe girişimini fırsata çevirmek, kendi iktidarını güçlendirmek için kullanan AKP iktidarı 3 aylık OHAL ilan ederek demokrasiyi askıya aldığı yetmezmiş gibi parlamentoyu işlevsizleştirerek çıkardığı Kanun Hükmündeki Kararnamelerle (KHK) adeta sıkıyönetim dönemlerini aratmayacak uygulamalara imza atmış, atmaya da devam etmektedir. 12 Eylül Askeri Darbe döneminin bir ürünü olan olağanüstü hal kanununa dayanarak ve kanun hükmünde kararnameler çıkararak ülkeyi bu kaostan çıkarmak mümkün değildir. Türkiye’nin böylesi bir kaos ortamından çıkışının yolu demokrasinin, barışın inşa edilmesive temel hak ve özgürlüklerin güvence altına alınmasıdır. Çünkü askeri darbe girişimleri askeri darbe döneminin zihniyeti ve kanunları ile ortadan kaldırılamaz.
Tabi ki, darbe girişimi içerisinde yer alıp ülkeyi daha da karanlık günlerin içerisine sürüklemek isteyenlerin cezalandırılması hepimizin talebidir. Ancak bütün bu süreçler Anayasa ve yasalar çerçevesindeyapılmalı, hukukun üstünlüğüne özen gösterilerek adil biçimde yargılanmalı ve suçlu bulunanlar cezalandırılmalıdırlar.
ElbetteUluslararası hukuktan kaynaklanan yükümlülüklerden taviz vermeden, temel hak ve özgürlüklerin özüne dokunmadan…
Kamuda yaşanan paralel yapılanmanın birinci sorumlusu sendikamızın taleplerine kulaklarını tıkayan AKP ve onların sağ kolu olarak hareket eden yandaş sendikalar olmuştur. Bugüne kadar ele ele kol kola girerek liyakat yerine yandaş sendikaların referansı ile kamuda her türlü görevlendirmeyi yapanlar, bugün kapattıkları bankaları, dershaneleri, özel okulları dün açmak için birbirini itekleyerek fotoğraf karesine girmeye çalışanlar KHK’lerle 50 binin üzerindeki kamu emekçisini açığa almıştır.
Bu açığa alınan kamu emekçilerinin durumuna göz attığımızda maalesef somut belgelere dayanmayan gerekçeler ve iddialarla (Bank Asya’dan hesap açmak, para yatırmak, kredi çekmek; kapatılan Sendika ve derneklere üye olmak ya da çocuklarını belirli dershane ve okullara göndermiş olmak vb.) açığa alındıklarını görüyoruz.
İnsanları bankalardan kredi çekmeye muhtaç bırakanlar, kamu eğitim kurumlarını piyasalaştırarak, gericileştirerek ve niteliksizleştirerek insanların çocuklarını özel okul/dersaneye göndermelerine sebep olanlar ne yazık ki, kendi suçlarını görmezden gelerek kendi gibi düşünmeyenlerden hesap sorma gayreti içerisine girmiştir.
Bu hesap sorma sürecinde sendikamızı ve üyelerimizi de itibarsızlaştırmaya, kriminalize etmeye yönelik politika yürütmekten de geri durmayan AKP’yi, 15 Temmuz öncesi üyelerimize soruşturma açarken cemaatle kolkola çok gördük.
O nedenle de sendikamızı ve üyelerimizi FETÖ/PDY ile ilişkilendirmek cezalandırmaya çalışmak kimsenin haddine değildir.
Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kapsamında bugüne kadar gerçekleştirilen açığa alma işlemleri ile ilgili olarak gerek Bakanlıklar, gerekse il düzeyinde kurumlar tarafından birçok kez talep etmemize rağmen bütünlüklü bir bilgi tarafımıza ulaştırılmamıştır. Bununla birlikte; Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığında 22 Temmuz’da 83 SES üyesi olmak üzere kamu görevlilerinin açığa alındığı bilgisi tarafımıza ulaştırılmış; bunun üzerine Bakanlık yetkilileriyle yapılan görüşmeler ve itirazlarımız neticesinde Diyarbakır’da açığa almalarla ilgili tebliğ işleminin resmi olarak durdurulduğu ve iptal edildiği Diyarbakır Valiliği Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün 01.08.2016 tarih ve 8255 sayılı yazısı ile duyurulmuştur. Ancak, bugüne kadar da tarafımıza ulaşan bilgilere göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde 2; Sağlık Bakanlığı ve bağlı kuruluşlarında 33; YÖK’e bağlı üniversite hastanelerinde ise 4 üyemiz açığa alınmıştır. Üyelerimiz hakkındaki hukuksuz açığa alma işlemleriyle ilgili itiraz süreçlerimiz ve girişimlerimiz devam etmekte olup AKP iktidarı derhal bu yanlışı düzeltip üyelerimizin görevlerine geri dönmeleri sağlanmalıdır.
Çıkartılan KHK’lerle demokrasi adı altında demokratik işleyişe zarar veren, gözaltı süresinin uzatılması, sendika, dernek, işyeri ve basın yayın kuruluşlarının kapatılması, işkenceye göz yumulması gibi Anayasaya ve Uluslararası sözleşmelere aykırı uygulamalardan da derhal vazgeçilmelidir.
Bilindiği üzere çıkartılan KHK’ler ile hastane ve vakıf üniversiteleri başta olmak üzere birçok vakıf, dernek, gazete, televizyon, dergi, yayınevi ve dağıtımcı kapatılmış ve mal varlıklarına el konulmuştur. Kararnamede kapatılan özel ve vakıf sağlık kurum ve kuruluşlarının her türlü mal varlıkları, alacakları ve hakları hazineye devredilirken, ‘her türlü borçlarından dolayı hiçbir şekilde hazineden bir hak ve talepte bulunulamaz’ ibaresi bulunmaktadır. Yani evvelce bu kurumlarda çalışmış olanların maaş, prim ve benzeri alacakları ve hak ettikleri kıdem tazminatları ödenmeyebilecektir. Bu ise, hem kapatılan kurum ve kuruluşlarda hizmet alanların hem de çalışan binlerce işçinin, eğitimcinin, gazetecinin işsiz kalması, alacaklarının tehlikeye atılması anlamına gelmektedir. Bu şekilde kuruluşlara el koyan devlet bu kuruluşlarda çalışan işçileri mağdur etmemelidir, edemez. Bu kuruluşların kapatılması ile işçilerin ücret ve kıdem tazminatı alacakları ödenmelidir. Ayrıca özellikle sağlık kuruluşlarında hizmet alan durumunda olanların tedavi süreçleri ile ilgili olarak endişeli olduğumuzu ifade etmek isteriz.
Darbe döneminde senelik izinde olan kamu emekçilerinin senelik izinlerinin kaldırılması, ihtiyacı olan insanlara istirahat raporunun verilmesinin engellenmesi gibi anti demokratik uygulamalara derhal son verilmeli ve mağdur olanların mağduriyetleri giderilmelidir.
Siyasi iktidar yaşanan bu süreçten gereken dersleri çıkarmalı, kamuya giriş sınavlarından, görevde yükselme sınavlarına kadar adil bir sınav sistemini getirmeli, kamuda kariyer, sınıflandırma ve liyakat ilkelerini bir an önce hayata geçirmelidir.
Sağlık Bakanlığı ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığından üyelerimizle ilgili yaşanan durumları görüşmek için randevu talep ettiğimizi ve talebimize halen bir yanıt verilmediği kamuoyunca bilinmelidir. Yaşanan hukuksuzlukları, sorunları, yaşananlarla ilgili kaygılarımızı ve önerilerimizi her iki Bakanlığa yazılı olarak bildirmiş olmamıza rağmen sendikamıza herhangi bir geri dönüşte bulunmamaları “demokrasi” söylemlerindeki samimiyeti de gözler önüne sermektedir.
Ayrıca, yaşanan hukuksuzlukların ve mağduriyetlerin engellenmesi için CHP ve HDP ile görüşmeler yaptık ve temaslarımız devam etmektedir. Bunun dışında üyesi olduğumuz uluslararası örgütlerle de bilgileri paylaşmaktayız
Bilinmelidir ki SES olarak darbelerin ve darbe girişimlerinin karşısında olduğumuz gibi, kamu alanında yürütülen süreçlerde başta üyelerimize yönelik olmak üzere tüm hukuksuzlukların da karşısındayız. Üyelerimizin paralel yapı ile ilişkileri olduğu iddia edilmesi ve açığa alınmaları kabul edilemeyeceği gibi, bu süreci fırsata dönüştürerek sendikamıza yönelik saldırıları arttırmaya çalışılmasına ve kamu emekçilerinin iş güvencesinin ortadan kaldırılmasının tartıştırılmasından derhal vazgeçilmelidir. 02.08.2016
MERKEZ YÖNETİM KURULU