OHAL’in İlk KHK’sı (667 Sayılı KHK) İle İlgili Hukuki Değerlendirmemiz!

Facebook
Twitter
WhatsApp

Bilindiği üzere Olağanüstü Hal (OHAL)  kapsamında alınan tedbirlere ilişkin kanun hükmünde kararnamelerin ilki 23 Temmuz 2016 Cumartesi günü resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe girmiştir.

Gözaltı süresinin otuz güne çıkarılmasından, görevden alınan kamu görevlilerinin bir daha kamuda istihdam edilmemesine, kapatılan kurum-kuruluşların mal varlıklarının Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Hazineye bedelsiz devrinden mağdur ve tanık ifadelerinin adli kolluk görevlileri tarafından da alınabileceğine kadar pek çok düzenleme içeren söz konusu Kanun Hükmünde Kararname ile OHAL Kanununun yetkilerini aşan ve fiili olarak Sıkıyönetim Kanununun düzenleme alanına giren,temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasını neredeyse tamamıyla ortadan kaldıran,  pek çok düzenleme yapılmıştır.

            23.07.2016 Tarihinde resmi gazetede yayınlanarak Anayasa 121. maddesi ile OHAL Kanununun 4. maddesine göre yürürlüğe giren söz konusu 667 sayılı KHK’ya ilişkin madde madde değerlendirmemiz aşağıda sunulmuştur.

MADDE 1: Bu madde KHK’nın amaç ve kapsamını belirtmektedir. Burada dikkat edilmesi gereken husus OHAL kapsamında darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması gereken zaruri tedbirlerin kapsamının oldukça geniş olduğudur. Bahsedilen KHK sadece darbe teşebbüsü ile ilişkilendirilebilecek durumları değil aynı zamanda çok daha genel ele alınabilecek “terörle mücadele” kavramını içermektedir. Her ne kadar Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlar Kurulu sözcüleri bu süreçte alınan tedbirlerin darbeye ilişkin zaruri tedbirler olduğunu belirtmiş ise de ülkemiz genelinde bu zamana değin oturmuş devlet algısının gösterdiği birikimden de anlaşılacağı üzere; tüm muhalif kesimlerin yaşam alanlarını yok edebilecek, dikta rejimlerini andıran uygulamalar OHAL süresince yürürlükte olacak mevcut kararname ve kararnameler üzerinden ‘meşruiyet’ kazanabilecektir.Dolayısıyla yürürlüğe giren kararname ile Anayasanın ilgili maddelerine dayanak olarak gösterilen olağanüstü halin ya da sıkıyönetim halinin gerekli kıldığı konular (somut durumda Darbe Girişimi) ile sınırlı kalması hususu ihlal edilmiştir. Kabaca izah edilecek olur ise olağanüstü hal durumlarında çıkarılabilecek kararnameler ile ülkenin tüm sorunlarına ilişkin yanıt aramak/ her şeyin yapılabileceği bir hukuki düzlem yaratmak, gerek Anayasa gerek ise Uluslar arası sözleşmelerce de orantılılık ilkesi gereği sınırlandırılmışken, değerlendirmeye konu kararname bu evrensel sınırı tamamen ortadan kaldırmaktadır.

MADDE 2: İlk iki fıkrasında FETÖ ile ilişkilendirilerek kapatılan kurumlar sıralanmış olup devamında 3. fıkra ile birlikte milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen ya da terör örgütleri ile irtibatı belirlenen kurumların, oluşumların, grupların ya da yapıların ilgili bakanlıklar tarafından oluşturulacak komisyonun teklifi üzerine bakanın onayı ile kapatılabileceği düzenlenmiştir. Bu kapsamda; Sendikalar, dernekler, konfederasyonlar, vakıf üniversiteleri vb. ilgili bakanlığın oluşturacağı komisyon teklifi ve bakanlık onayı ile kapatılabilecek. Kapatılan kurumların malvarlıkları hazineye devredilecek. Bu kurumlardan alacağı olanlar hazineden bu alacaklarını talep edemeyecekler.

Burada dikkat çeken husus Anayasal düzlemde teminat altına alınmış birçok temel hakkın Anayasa 15/2. maddesi ihlal edilerek süresiz ve orantısız bir şekilde çiğnenmesidir. Bu kapsamda “terör örgütleri ile irtibatlı ya da milli güvenliğe tehdit” kavramlarının yasal hiçbir yargı merciinin denetiminden geçmeksizin bakanlıklar tarafından oluşturulacak komisyonun takdirine bırakılması hukukun bir bütünen askıya alındığının en büyük ispatıdır. Kaldı ki sendikal alan örgütlenmeleri ve bu kapsamda konfederasyonların kapatılması yetkisi OHAL Kanunu kapsamında ve yetkisinde yer almamaktadır. Ancak sıkıyönetim ilan edilen durumlarda sendika ve konfederasyonların kapatılabileceği düzenlemesi sıkıyönetim kanununda yer almaktadır. Bu hali ile sendikalar, konfederasyonlar ve üniversitelerin mevcut durumda kapatılması ya da kapatılabileceği düzenlemesi OHAL Kanununun yetkilerini aşan ve fiili olarak Sıkıyönetim Kanununun düzenleme alanına giren bir karardır.

MADDE 3: Yargı mensupları  ve bu meslekten sayılanlara ilişkin tedbirlerin sıralandığı maddedir. Buna göre; milli güvenliğe tehdit oluşturduğu tespit edilen ya da terör örgütleri ile irtibatı belirlenen yargı alanında çalışanların meslekten çıkarılma usulleri düzenlenmiştir. Meslekten ihraçları ile birlikte mesleğin getirmiş olduğu tüm kazanılmış haklar bu düzenleme ile birlikte sona erecektir.

MADDE 4: Bu madde de kamu görevlilerine ilişkin tedbirler düzenlenmiştir. Burada yine aynı şekilde milli güvenliğe tehdit, terör örgütleriyle irtibatlı olma hususları diğer maddelerdeki gibi sayılmakla birlikte diğer maddelerde  yasa dışı unsurlarla olan bağın  “tespit edilmesi” ibaresi kullanılırken kamu görevlileri ile ilgili olan maddede bu sınır daha da esnetilip genişletilerek “irtibatı olduğu değerlendirilen” ifadesi kullanılmaktadır. Tespitin nasıl olacağı dahi şüpheli iken “değerlendirmenin” ne düzeyde ve ne kıstas alınarak  yapılacağı elbette tüm kamu görevlileri için çok büyük bir risk olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kamuda çalışanlar statüleri ne olursa olsun yetkili amirin kararıyla ihraç edilebilecek ve bir daha kamu hizmetinde görev alamayacakları mevcut madde ile düzenlenmiş. Yargı mensuplarına ilişkin meslekten çıkarma işlemlerini her kurum bünyesinde oluşturacak bir komisyon karara bağlayacak bu madde ile. Belediye personeli hakkında vali ve İçişleri Bakanlığı ihraç işlemi uygulayabilecek.

Bir kamu görevlisinin hiçbir adil soruşturma geçirmeden, savunma hakkı verilmeden ve sadece OHAL süresince değil ömür boyu meslekten ihracı düzenlemesi hukuken bir OHAL düzenlemesi olamaz. AİHM içtihatları ve Venedik Komisyonu Raporlarında da değinildiği üzere, OHAL süresi sınırları aşılarak orantılılık (alınacak tedbirlerin amaçla ve araçla ölçülü bir oran içerisinde olması), etkililik (tedbirin kendisi), Anayasallık (Anayasal düzenin işletilmesi), hukuk devleti (temel ilkelerin korunması), temel haklar, demokrasi (seçilen organlarla birlikte karar alma ve denetleme)  ilkeleri ihlal ederek tesis edilecek kalıcı bir tedbir Avrupa Konseyi standartlarına açık bir şekilde aykırılık teşkil etmektedir.

MADDE 5: Haklarında soruşturma ve kovuşturma bulunanların ya da idari işlem tesis edilenlerin pasaportları bildirim üzerine iptal edilecek.

MADDE 6: Olağanüstü halin devamı süresince soruşturma ve kovuşturma işlemlerinde alınacak tedbirleri düzenlemiştir. Bu maddeye göre; gözaltı süresi 30 güne kadar çıkabilecektir. Yürütülen soruşturmalarda bütün şüpheli, mağdur ve tanık ifadeleri adli kolluk tarafından da alınacaktır. Cezaevlerinde tutuklu bulunan kişilerle avukatlarının yaptığı görüşmelerde gizlilik kuralı kaldırılabileceği, görüşmeye ilgili personel bizzat katılabileceği ve görüşmelerin kayıt altına alınabileceği, görüşmenin idarenin inisiyatifi doğrultusunda kesilebileceği ve tutuklu hakkında tutanak düzenlenerek avukatının yasaklanması ve barodan müdafii istenebileceği hükme bağlanmıştır. Avukatın tutuklu ile görüşmesinde yanında getirdiği belgelere el koyulabilecek ve görüşe ilişkin süre sınırlamasına  gidilebilecek. Tutuklu hakkında tutanak tutulması halinde Cumhuriyet Savcılığının istemi ve Sulh Ceza Hakimliğinin kararı ile tutuklunun avukatlarıyla görüşmesi yasaklanabilecektir. Tutukluya avukat temini bu halde Baro tarafından gerçekleştirilecektir.

Bu maddenin kendisi adil yargılanma hakkına bir bütünen aykırılık teşkil etmektedir. 90 ların faili meçhullerinin ve kaybettirmelerinin geleneği ve aracı olan uzun gözaltı süresi bu kararname ile bir kez daha hortlamıştır. 30 güne varabilecek uzun gözaltı süresi boyunca her bir şüphelinin nezarethane koşullarında ve şartların OHAL boyunca nasıl olabileceği öngörülemeyen bir halde gözaltında geçirmesinin kendisi dahi bizzat insanlık onuru ile bağdaşmayacak bir uygulamadır. Nitekim OHAL süresince basın yoluyla gün ve gün gözlemlenebilen darbe teşebbüsçüsü şüphelilerin fiziki durumları, gözaltında işkence endişelerinin subuta erdiğinin bir kanıtıdır. İşkence, hiçbir OHAL ya da Sıkıyönetim uygulamasıyla dahi kaldırılamayacak en temel hak olan yaşam hakkının ihlalidir ve bu kapsamda buna olanak sunabileceği öngörülebilen her tür düzenleme temel insan hakları normlarına aykırılık teşkil etmektedir.

Yine bu düzenleme ile birlikte tutukluların aile, vasi, kayyım dışında seçtikleri kişilerle görüşme hakkı ortadan kaldırılmakta, telefon hakkına erişim de sınırlandırılmaktadır.

Benzer şekilde; yürütülen soruşturmalarda müdafiinin yasaklanması usulü özel olarak belirtilmiştir. Bu düzenleme ile avukat/savunma hakkının engellenmesinin yaygınlaşacağının işaretçisidir. Yine hakkında soruşturma ve kovuşturma yürütülen kişinin yalnızca 3 avukat yardımından yararlanabileceği düzenlemesi de aynı düzlemde ele alınabilinir. Savunma hakkına erişim kısıtlaması getiren bu madde devamla, iddianame ve iddianame yerine geçecek belgelerin özeti okunabilir demek suretiyle sanıkların isnat edilen suçlamalar hakkında bilgilendirilmesinin önünü tıkayacak bir düzenlemedir. Yine aynı düzlemde tutuk incelemelerinin sanık olmaksızın dosya üzerinden karar bağlanacağı getirilmiş olup, sanıkların duruşmada bulunması zorunluluğu ortadan kaldırılmıştır.

MADDE 7: Vazife malullerinin aylığa bağlanması ve diğer hakların uygulanmasına ilişkin getirilmiş bir düzenlemedir.

MADDE 8: Yasa dışı yapılanmalarla irtibatı bulunan kiracı sıfatı taşıyan kurumların irtifak ve intifa hakları ile kira sözleşmelerinin re’sen iptali düzenlemesidir.

MADDE 9: Bu KHK kapsamında karar alanlar ve karar uygulayıcılar adli, idari, cezai sorumluluktan muaf tutulmuşlardır. Bu maddenin evrensel temel hak ve ilkelerin askıya alınması ile ilgili gerçekleşecek olan her türlü ihlalde ilgili tüm sorumlulukların ve sorumluların yargılanmasının önünü kapatmaktadır.

MADDE 10: Kararname kapsamında tesis edilen işlemlere karşı açılan davalarda yürütmenin durdurulması kararı verilemeyecek.

MADDE 11: resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe gireceğini düzenlemiştir.

MADDE 12: KHK hükümlerinin Bakanlar Kurulu tarafından yürütüleceğini düzenlemiştir.

YÜRÜTME KURULU

 

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]

×