Özellikle son birkaç yıldır yaşananlar anlaşılmadan ve açıklığa kavuşturulmadan ne 15 Temmuz darbe girişimi, ne AKP dikta rejimi anlaşılabilir ne de yeni darbe girişimleri önlenebilir.
2013 yılında Reyhanlı’da gerçekleşen bombalı saldırının aydınlatılması bir yana dosyanın adeta karartılmaya çalışılması sonrasında yaşanacakların habercisi olmuştur.
Daha sonra ortaya çıkan belge ve bilgilerde açık istihbarat olmasına rağmen bilerek ve isteyerek engellenmediği anlaşılan 5 Haziran tarihinde Diyarbakır’da gerçekleşen saldırı bugün geldiğimiz aşamanın önemli kilometre taşlarındandır.
20 Temmuz 2015 tarihinde Urfa’nın Suruç ilçesine gelen SGDF’li 300 gencimizin konakladığı Amara Kültür Merkezi’nde gerçekleşen katliam ise tam anlamıyla bir dönüm noktasıdır. Alçakça bir saldırı sonucu meydana gelen patlamada 34 gencimiz yaşamını yitirmiş, çoğu ağır olmak üzere onlarcası yaralanmıştır.
Kobanêli çocuklara oyuncak getirip Kobanê’nin yeniden inşası için gönüllü olan gençlerimize kıyan katiller geleceğimizi karartmak, umutlarımızı söndürmek ve ezilenlerin karanlığa ve gericiliğe karşı verdiği mücadeleyi yalnızlaştırmak istediler.
5 Haziran’da Diyarbakır’da bombayı meydana koyan katilleri kollayan, koruyan, görmezden gelenler Suruç’ta da saldırıyı önlememiş, gerekli tedbirleri almamıştır.
Etnik, mezhepçi ve gerici güçler emperyalist güçler ile kol kola ülkemizi kan gölüne çevirmeye devam etmiş, 10 Ekim katliamıyla emek, barış ve demokrasi gibi insanlığın temel değerlerini bir kez daha hedef almışlardır.
Katliamları engellemeyen, seyredenler neredeyse tüm protesto ve kınama etkinliklerini ya yasaklamış ya da saldırarak engellemişlerdir. Kimi yönetici ve üyelerimiz hakkında Suruç katliamı protesto etkinliklerine katıldıkları gerekçesiyle soruşturmalar açılmış, cezalar verilmiştir. Suruç katliamı anıtına tahammül etmemiş, anma etkinliğini yasaklamışlardır. Ankara’da ise Gar önündeki anma yerine saldırarak barış karanfillerimizin adlarının yazılı olduğu pankartları yırtmışlardır. IŞİD zihniyeti giderek daha pervasız şekilde ve açıktan tüm demokrasi güçlerini hedef alacak şekilde saldırılarını sokak gösterilerinde de belli etmiştir.
Suruç katliamı aydınlatılmadan, siyasi iktidarın sorumluluğu açığa çıkarılmadan darbe girişimi karşısında demokrasi havarisi kesilenlerin hiçbir inandırıcılığı olamaz.
Karanlık hesaplar ve hevesler uğruna insanlarımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın katledilmesine seyirci kalmak da en az katiller kadar suça ortak olmaktır.
Kaldı ki, Suruç katliamı, 7 Haziran seçimleri sonrası ülkemizin içine sokulduğu şiddet sarmalının ve sivil darbenin başlangıcı olmuştur. 15 Temmuz darbe girişimine zemin hazırlayan siyasi ortamın en önemli katliamlardandır.
Suruç ve 10 Ekim katliamları başta olmak üzere arkasında IŞİD zihniyeti olan tüm katliamları lanetliyor, kınıyoruz.
Suruç katliamında yaşamını yitiren gençlerimizi minnetle anıyor, özlemlerinin ve geleceğe dair düşlerinin gerçekleşmesi için emek, demokrasi ve barış mücadelesinden vazgeçmeyeceğimizi bir kez daha ifade ediyoruz…
YÜRÜTME KURULU