Ülkemizde son yıllarda yaşanan antidemokratik uygulamalardan tüm yerellerin olduğu gibi ilimizin payına da büyük oran düşmektedir.
Demokrasiyi belli aralıklarla seçim yapma olarak topluma empoze etmeye çalışan siyasal iktidar demokrasinin diğer ilke ve araçlarını hiçe saymaktadır.
Yapılan seçimlerin meşruiyetini bile sorgulatan siyasal iktidar demokrasinin seçim dışındaki ilke ve araçları ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Toplumun muhalif olan tüm kesimlerine baskı ve şiddet uygulayarak demokrasiyi ortadan kaldırıp tekçi, otoriter ve gerici anlayışı dayatmaya çalışmaktadır.
Cumhurbaşkanının her konuşmasında devletin bürokrasisine seslenerek başta anayasa olmak üzere yasa ve mevzuatları takmamasını, Başbakan da 12 Eylül uygulamalarına rahmet okutacak genelgeler yayınlayarak hukuk devletinin ortadan kaldırılmasına yönelik yoğun bir çaba sarf etmektedir.
Bu zihniyet son dönemlerde vali ve kaymakamlar marifetiyle hayata geçirilmiş durumda. Hiçbir hukuki temeli olmayan suçlamalarla iktidara muhalif sendika ve sivil toplum örgütlerinin üyelerine adli ve idari soruşturmalar açılmaktadır. Son bir yıl içerisinde çoğunluğu sendikal faaliyetlerden olmak üzere birçok arkadaşımız hakkında hem adli hem idari soruşturmalar açılmış ve bu soruşturmalar neticesinde Şube Eş Başkanımız Mehmet ALANÇ açığa alınmış, Hacı AKCAN Mardin’e, Hatice TAŞKIRAN Giresun’a sürgün edilmiştir. Daha önce de Dives sendikasından Necip OĞUZ Konya halka pınar, Zübeyir ÇİFTCi Karabüyük Sofular,İbrahim KISRIK Kayseri,Abdulhakim ŞENDÜL Ordu Mesudiye sürgün ve (Nuri ENE Memur yeten men) edilmiştir. Daha önce aynı suçlamalarla ilgili verilen cezaların yerel mahkemeler başta olmak üzere silsile yoluyla Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemelerinin lehimize verdiği kararlar görmezden gelinerek tekrar tekrar aynı konuda soruşturmalar açılıp, cezalar verilmektedir.
Hukukta en önemli kaidelerden biri olan masumiyet karinesi göz önünde bulundurulmadan delilsiz dayanaksız suçlamada bulunup, suçsuzluğumuzu ispatlamamız istenmektedir.
Karşımıza getirilen, kendilerince en önemli dayanak olarak istihbarat raporları hukuki delil gösterilerek mahkeme ve diğer devlet kurumlarının koridorlarında süründürüp, bizi kriminalize etmeye çalışıyorlar.
Başbakanlığın son genelgesine baktığımızda görülecektir ki muhalif sendikalara mensup üyelerin işten çıkarılması için hukuki dayanağa gerek olmadığı görülecektir.
Yaşadığımız süreçler bu genelgenin gereklerinin yerine getirilmesi için bir ön hazırlıktır.
Sendikal hakların kullanılması, basın açıklamaları yanı sıra düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında mahkemelerce değerlendirilmiş sosyal medya paylaşımları suç kapsamında değerlendirilip adli ve idari soruşturmalara tabi tutuluyor.
Demokrasi ve Hukuk devletinin garanti altına aldığı bu temel hakların suç kapsamında değerlendirilmesi ülkemizi özgürlükler açısından tehlikeli bir yola savurmaktadır.
KESK ŞİİRT ŞUBELER PLATFORMU