Dünyanın pek çok ülkesinde ebeler, oldukça iyi sosyal ve ekonomik haklarla mesleklerini yürütürken, ülkemizde ise ebelerin ağır iş yükü nedeniyle ebelerin sağlık, sosyal yaşam ve iş güvencesine dair önemli sorunları bulunmaktadır. Bu sorunların çözümü açısından personel eksikliğinin güvenceli-kadrolu istihdam politikası ile giderilmesi oldukça önemlidir. Ancak hükümet kamuda sözleşmeli ve taşeron sağlık çalışanı uygulamasını yaygınlaştırmakta ve ebelerin çalışma yaşamına ilişkin sorunlarını çözme konusunda en ufak bir adım dahi atmamaktadır. Sağlık hizmetinin sunumunda bu kadar önemli yeri olmasına rağmen, kamu kurumlarında yeterince kadro açılmaması ebelerin temel sorunlarının başında gelmektedir.  Vekil, 4/C’li istihdam edilen veya aile sağlığı merkezlerinde kamu dışı aile sağlığı elemanı olarak çalışan ebe-hemşirelerin, kadro ve güvence beklentisi 2016-2017 toplu sözleşmesinde karşılanmamıştır. Taşeron işçilere kadro düzenlemesine ilişkin çalışmalarda da bu statülerde çalışan ebe/hemşireler kapsam dışı bırakarak sürdürülmektedir. Bu kabul edilemez bir durumdur.

Türkiye’de ebeler hem kamuda hem de özel sağlık alanında kendi iş tanımları dışında başka işlerde de çalıştırılmaya zorlanmaktadır. Neoliberal sağlıkta dönüşüm programı ebelerin mesleki sorunlarını daha da büyütmüş ve ebelik yardımcı sağlık elemanı algısıyla yürütülmeye başlanmıştır.  Birinci basamak sağlık hizmetlerinin aile hekimliği adı altında ticarileştirilmesiyle birlikte bu alanda çalışan ebeler aile sağlığı elemanı olarak kodlanmaya başlanmıştır. Ebeliğe ilişkin mesleki alan angarya ile her geçen gün daha da çok işgal edilmektedir. Ebelik mesleğinin görev sınırları belirsizleştirilerek ebelerin mesleki bağımsızlıkları yok edilmektedir.

Ebeler; ASM ve TSM’lerde iş ve gelir güvencesizliği, yoğun nöbetler,  düşük ücret ve riskli çalışma koşulları, hastanelerde de performans, neoliberal toplam kalite yönetimi anlayışı ve emekliliğe yansımayan ek ödemeler ve eke ödemelerin dağılımında adaletsizlik gibi sorunlar ile yüzyüzedir. Bunların yanı sıra sağlık hizmeti sunan kurumlarda şiddetin giderek tırmanması da ebelik mesleğinin “ağır ve tehlikeli işler” kapsamına alınmasını ve derhal harekete geçilmesini gerektirmektedir.

Sağlık alanında neoliberal dönüşümü gerçekleştiren AKP Hükümetleri eliyle yaratılan bu tablo sağlık hizmetinin her şeyden önce bir ekip hizmeti olduğunu yok sayan bir anlayışın ürünüdür.

SES olarak ebelere ve ebelik mesleğine ilişkin taleplerimiz:

  • Doğurgan nüfus başına düşen ebe sayısı mutlaka arttırılmalı ve personel açığı güvenceli-kadrolu istihdam ile giderilmelidir.
  • Ebelik yasası çıkarılarak iş tanımı muğlaklıktan kurtarılmalı ve ebeler angarya işlerle daha fazla yüz yüze bırakılmamalıdır.
  • Ebelik mesleği ağır ve tehlikeli işler kapsamına alınmalı ve ebeler adil bir biçimde fiili hizmet süresi zammından faydalandırılmalıdır.
  • Ek ödemeler emekliliğe yansımalı ve adil bir biçimde dağıtılmalıdır.
  • İş yerlerimizde maruz kaldığımız her türden riske karşı güvenceli ve güvenli çalışma koşulları sağlanmalıdır.
  • İşyerlerinde şiddet ve taciz çerçevesinde önleyici uygulamalar yaygınlaşmalı ve hukuki yardımdan kadro durumuna bakılmaksızın istisnasız tüm çalışanlar yararlandırılmalıdır.
  • Her iş yerinde kreş hizmeti sunulmalıdır.

21-28 Nisan Ebeler Haftası çerçevesinde, hakları ve geleceği için mücadele eden tüm ebeleri kutluyor ve mücadeleyi birlikte daha da yükseltmeye davet ediyoruz.

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]