Bugün İstanbul’un en merkezi ve turistik bölgelerinden olan Sultanahmet Meydanı’nda gerçekleşen patlamada açıklamalara göre 10 kişi hayatını kaybederken 15 kişi yaralanmıştır. Yapılan bu saldırıyı lanetliyor, yaşamını yitirenlerin yakınlarına başsağlığı diliyoruz.
Patlamanın hemen ardından getirilen yayın yasağı nedeniyle faillere, etkilenen kişi sayısına ilişkin sağlıklı bir bilgi akışı mümkün olmamaktadır. Toplumun tümünü etkileyen, toplumsal güvenlikle ilgili iktidarın kusur ve ihmallerinin açığa çıktığı, ancak hesap verme mekanizmalarının asla işletilmek istenmediği her durumda yayın yasağı neredeyse bir norm olmuştur. 28 Aralık 2011 Uludere Roboski Katliamı’nın ardından, 11 Mayıs 2013 Reyhanlı Katliamının ardından, 13 Mayıs 2014 Soma Katliamı’nın ardından, 5 Haziran 2015 Diyarbakır Katliamı’nın ardından, 20 Temmuz 2015 Suruç Katliamı’nın ardından ve son olarak 10 Ekim 2015 Ankara Katliamı’nın ardından getirilen yayın yasaklarına benzer şekilde bu olayda da yayın yasağı ilk akla gelen şey olmuştur.
Yönetenlerin yönetmek için haklar yerine korkuyu diri tutma gayretleri iyi okunmalıdır. Genel bir korku hâlinin ayakta tutulması, toplumun bu noktadan siyasi karar alma mekanizmalarından dışlanabilmesini ve sorumluların hesap vermeden, ceza almadan, hiçbir şey olmamış gibi devam etmelerini mümkün kılmaktadır. Roboski’nin, Reyhanlı’nın, Soma’nın, Diyarbakır’ın, Suruç’un ve Ankara’nın sorumlularının bulunmaması ve hesap sorulmaması, yeni patlamaları, yeni katliamları getirmektedir.
Bu nedenle öncekilerle beraber İstanbul patlamasında sorumluların, ihmali olanların, suç ortaklığı yapanların yargılanmalarını ve cezasızlık politikasının daha fazla devam etmemesini istiyoruz. yeni katliamlar istemiyoruz.
SES MERKEZ YÖNETİM KURULU