1960 yılının 25 Kasım’ında, Dominik Cumhuriyeti’nde, bir uçurumun dibinde üç kadının cesedi bulunur. Bunlar Patria, Minerva ve Maria Mirabel isimli üç kız kardeştir. Mirabel kardeşler, ülkelerinde siyasal özgürlük için mücadele ederek  Latin Amerika’daki diktatör Trujillo’ya meydan okur. Bu yüzden 25 duzce25kasim1Kasım 1960 yılında arabalarından zorla indirilerek tecavüz ve işkenceyle katledilirler. 1981 yılında Kolombiya’da bir araya gelen Latin Amerikalı kadınlar kongresinde Mirabel Kardeşlerin anısına 25 Kasım tarihi “Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslar arası Mücadele Günü” olarak ilan edildi. 1999 yılında da Birleşmiş Milletler’in kararına dönüştü ve 25 Kasım “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslar Arası Mücadele Günü” olarak kabul edildi.

Biz kadınlar erkek-devlet işbirliği ile her gün katlediliyoruz. Bu nedenle de tüm dünyada savaşa, şiddete, diktatörlüğe ve cinsiyetçiliğe karşı mücadelemizi yükselterek kadınların 25 Kasım direniş mirasına sahip çıkmaya devam ediyoruz.

2015 yılının ilk on ayında 346 kadın erkekler tarafından katledildi. Kadın katilleri erk-ek yargı tarafından “haksız tahrik, “iyi hal”, “aşırı sevgi” ve “saygın kişilik” indirimleri ile ödüllendiriliyor.

Kadınlar, yemeği tuzsuz yaptığı için, boşanmak istediği için, aşklarına karşılık vermediği için, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliği farklı olduğu için erkek şiddetine maruz kalıyor, katlediliyor.

Kadınlar, savaşa karşı onurlu bir barış mücadelesi verdiği için öldürülüyor. Saray darbelerine, diktatörlüğe, tek adamlığa, ayrımcılığa ve zulme direndiği için devlet şiddetinin birincil hedefi oluyor.

Kadınlar, özgürlüğünden vazgeçmediği için, halkların eşitliği ve kardeşliğinden taraf olduğu için linçe maruz kalıyor.

Kadınlar, doğasına, toprağına, ormanına ve suyuna sahip çıktığı için sermaye-devlet işbirliğinde şiddete maruz kalıyor.

Kadınlar, taşeron çalışmaya karşı iş güvencesi istediği için işten ilk çıkarılan, ucuz işçi olarak görüldüğü için kamyon kasalarında ölüme gönderilen oluyor.

Hayatlarımızı paramparça eden şiddetin kaynağını biliyoruz.

Benim adım Özgecan Aslan; okuldan evime dönerken tecavüze uğrayıp katledildim.

Benim adım Dilek Doğan; galoş giyin dediğim için evime gelen polisler tarafından katledildim.

Benim adım Sevgi Pektaş; boşanmak istediğim için kocam tarafından katledildim.

Benim adım Ekin Van; ölü bedenim çırılçıplak şehir meydanına atılarak teşhir edildim.

 

Benim adım Aynur Dağdemir; doktor olarak çalıştığım hastanede eski kocası tarafından tehdit edilen arkadaşımı korumak istediğim için katledildim.

Benim adım Selamet Yeşilmen; beş çocuk annesi bir kadındım ve evimin önünde keskin nişancılar tarafından katledildim.

Ben, Yalvaç’ta ve Gölmarmara’da ölüm yollarında hayatını kaybeden tarım işçisiyim.

Ben, annesinin ölü bedenini buzlarla koynunda sakladığı Cemile’yim.

Ben, Ankara’da bedeni bombalarla parçalanan Dicle’yim.

Ben, Afganistan’da ailemin zorla evlendirmesine karşı çıktığım için taşlanarak öldürülen Roksahana’yım.

Ben, İtalya’dan barış gelini olarak yola çıkıp Türkiye’de tecavüz edildikten sonra öldürülen Pippa Bacca’yım.

Ben, Filistinli ailelerin evleri yıkılmasın diye İsrail buldozerlerine karşı durduğu için öldürülen Rachel Corrie’yim.

Ben, Ankara’da, Cizre’de, Silvan’da, İstanbul’da, Suruç’ta, Filistin’de, Suriye’de, İran’da, Avrupa’da, Amerika’da yola düşen isyan gülüşlü kadınların nefesiyim.

Ve biliyorum, biliyoruz ki evde, sokakta, mecliste, tarlada, yani hayatın her alanında kadınların maruz kaldığı şiddet ve cinayetler politiktir. Bu cinayetlerin kaynağı egemen sistemdir. Cinsiyetçilikten, eşitsizlikten, tekçilikten ve militarizmden beslenerek büyüyen iktidarlar eliyle geliştirilir. Erkek-devlet-sermaye işbirliğiyle sistematik hale gelir.

Her güne ortalama üç kadın cinayetinin düştüğü coğrafyamızda şu an tam da biz bunları söylerken kadınlar şiddete uğramaya devam ediyor. Bu yüzden artık yeter diyoruz. Tüm kadınları ve erkek-devlet-sermaye işbirliğinde süren bu şiddet yüklü sistemi reddeden tüm erkekleri mücadeleye çağırıyoruz. Çünkü bu şiddeti ancak örgütlü gücümüzle yok edebiliriz.

Ve tekrar tekrar haykırıyoruz:

İnadına eşitlik, inadına onurlu barış, inadına direniş!

Kadın Yaşam Özgürlük!

 

Düzce KESK Şubeler Platformu adına

                                                                                         Nuray ŞİMŞEK

                                                                                          Eğitim Sen Üyesi

İLETİŞİM: SES – Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası
Çankaya, Kızılay, Necatibey Cad. No:82 D: 4, 06420 Ankara Telefon: (0312) 232 61 22 e-Posta: [email protected]