Bugün milyonlarca kamu emekçisini ve kamu emeklisinin 2016-2017 yılı çalışma ve yaşama koşullarının belirleneceği toplu sözleşme görüşmeleri başladı. Konfederasyonumuz KESK ve bağlı sendikalar olarak, uzun süredir toplu sözleşmeye ilişkin işyerlerinde emekçilerle birlikte çalışmalar yürütüyoruz. Bugün, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı önünde yürüttüğümüz çalışmaların sonuçlarını, toplu sözleşme ile ilgili taleplerimizi ve değerlendirmelerimizi iletmek, yeni bir satış sözleşmesini kabul etmeyeceğimizi bir kez daha vurgulamak istedik.
Ancak, en demokratik hakkımız olan yürüyüş yapma hakkımız, polisin sert saldırısı ile engellenmek istenmiştir. Polisin saldırısı sırasında KESK MYK üyesi İlhan Yiğit ve BES üyesi Sinan Ok gözaltına alınmış ve aralarında SES Eş Genel Başkanımız İbrahim Kara, SES MYK üyelerimiz Belkıs Yurtsever ve Şinasi Dursun, Eğitim Sen MYK üyesi İsmail Sağdıç’ın da bulunduğu onlarca üye ve yöneticimiz kullanılan biber gazı ve plastik mermiler nedeniyle yaralanmıştır.
İşçilerin ve emekçilerin değil patronların ve devletin haklarını koruyanlar, işçilerin grev kararlarını “milli güvenlik” gerekçesiyle yasaklayanlar, barış isteyenlere gazla copla saldıranlar; emekçilerin ve halkın gücünden ve taleplerini ifade etmelerinden korkanlar, bugün de biz kamu emekçilerinin en temel demokratik hakkımızı kullanmamızı engellemek istemişlerdir.
Biliyoruz ki konfederasyonumuz KESK’e yönelik bu tutumun altında, taleplerimizdeki haklılığımız yatmaktadır. Koalisyon hükümeti kurmak görevi dışında hiç bir yetkisi olmayan bir geçici AKP hükümetiyle toplu sözleşme yapılmasının hukuksuz olduğu, bu nedenle görüşmelerin Ekim ayına ertelenmesi yönündeki talebimiz kamu emekçileri arasında da karşılık bulmuştur. Ancak, hukuksuz ve yetkisiz bir şekilde ülkeyi savaşa sürükleyecek politikaları hayata geçirmek isteyen AKP’nin, kamu emekçilerine de yeni bir satış sözleşmesi hazırlamak niyetinde olduğu açıktır. Bu nedenle, yandaş sendikalarla el birliği içerisinde alelacele kapalı kapılar ardında bir pazarlıkla bu süreç tamamlanmak istenmektedir.
Bu süreci tersine çevirebilecek, kamu emekçilerinin taleplerini toplu görüşmelere yansıtabilecek, satış sözleşmesini engelleyebilecek yegane gücün KESK olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Konfederasyonumuza yönelik saldırgan tutumun altında bu gerçek bulunmaktadır. Konfederasyonumuz üye ve yöneticilerine sokakta polis tarafından yapılan saldırıların benzeri, toplu sözleşme masasında da KESK temsilcilerine yapılmak istenmiştir. KESK heyetimizin görüşmelere katılma hakkı sınırlandırılmak istenmiştir.
Bugün yapılan görüşmelerin içeriği de yeni bir satış sözleşmesi ile karşı karşıya olduğumuzu doğrulamaktadır.
Bu nedenle kamu emekçilerini taleplerine sahip çıkmaya, toplu sözleşme görüşmelerini takip ederek müdahale etmeye, yeni bir “satış sözleşmesine” karşı işyerlerimizden başlayarak daha güçlü bir mücadele için birleşmeye çağırıyoruz.