Ülkelerindeki ağır insan hakları ihlalleri, savaş, yoksulluk gibi çeşitli nedenlerle milyonlarca insan kendi doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalıyor. Hayatta kalabilmek için başka ülkelere göç etmek zorunda kalan insanlar kalıcı bir çözüm bulunana kadar yıllarca birçok sınırı aşmak zorunda kalıyor. Birleşmiş Milletler yetkililerine göre 1994 Ruanda soykırımından bu yana en büyük göç dalgası ve insani kriz ile karşı karşıyayız.[1]
Nisan 2011 tarihinden bu yana Suriye’de devam eden çatışma ortamı nedeni ile son 20 yılın en büyük göç hareketine tanıklık ediyoruz. Suriye nüfusunun çok büyük bölümü hem ülke içinde göç etmek zorunda kalmış hem de Suriye’nin komşu ülkeleri olan Türkiye, Lübnan, Irak, Ürdün gibi ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)’nin 14 Ocak 2015 verilerine göre 3,8 milyon kişi Suriye’den ayrılarak başka ülkelere sığınmak zorunda kalmıştır. Bunların 1 milyon 622 bini Türkiye, 1 milyon 160 bini Lübnan, 622 bini Ürdün, 230 bini Irak, 136 bini de Mısır’a sığınmıştır.[2]
“Uluslararası toplumun Suriyeli mülteci[3] krizine verdiği yanıt, mültecilerin büyük bir bölümünün güvenlik ve koruma bulma umudunun zalimce kendilerinden esirgendiği açık bir başarısızlık oldu. Suriyeli mülteci krizi, dünyanın son 20 yılda tanık olduğu en ağır mülteci krizi haline geldi. Buna rağmen, 2014 yılı sonu itibariyle, BM’nin bölgesel mülteci müdahale planının yalnızca % 51’lik bir bölümüne mali destek sağlanmış durumda ve Avrupa Birliği (AB) ülkeleri ile diğer varlıklı ülkeler, mültecilerin AB topraklarına girişleri engellemeye devam ediyorlar”[4].
Suriye’den farklı ülkelere kaçan 3,8 milyon mültecinin %48,8’ini erkek ve oğlan çocukları, %51,2’sini kadın ve kız çocukları oluşturmaktadır. [5] Yine UNHCR verilerine göre 3,8 milyonluk mülteci nüfusun %52,1’12lik çoğunluğu çocuk mültecilerden, %47,9 lik bölümü de yetişkin mültecilerden oluşmaktadır.[6] Suriye’den Türkiye’ye gelen 1 milyon 622 bin mültecinin %53,3 lük çoğunluğu çocuklardan oluşmaktadır.[7]
UNHCR’nin Türkiye istatistiklerine göre Türkiye’ye Afganistan, Irak, İran, Somali gibi ülkelerden gelen kayıtlı 55.546 mülteci ve sığınmacının (Suriyeliler hariçtir) %35’i çocuklardan oluşmaktadır.[8]
[1][1] http://www.telegraph.co.uk/news/worldnews/middleeast/syria/10183899/Syria-refugee-crisis-as-bad-as-Rwanda-genocide-UN-says.html
[2][2] UNHCR, http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php
[3] [3] Çalışma boyunca, hukuki statüsünden bağımsız yaşadığı ülkeden kaçmak zorunda kalmış tüm kişiler için mülteci tanımı kullanılacaktır.
[4] [4] http://www.amnesty.org/en/library/asset/EUR44/017/2014/tr/52e6eb35-e451-498e-a200-0eebd2e294a9/eur440172014tr.pdf
[5][5] UNHCR, http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php
[6][6] UNHCR, http://data.unhcr.org/syrianrefugees/regional.php
[7][7] UNHCR, http://data.unhcr.org/syrianrefugees/country.php?id=224
[8][8] UNHCR Türkiye, http://www.unhcr.org.tr/uploads/root/tr(14).pdf